Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Vay'lar ki vay...

Gazi’yi kaybettiğimiz günden bu yana 69 yıl geçmiş. Her gün çok daha fazla aradığımız Anıtkabir’deki ziyaretçi sayısından belli oluyor. Başkent Ankara’nın nüfusunu bilenler, Kasım ayının soğuk ve yağmuruna rağmen 546.620 vatandaşın özlemle huzura çıkmasına dünyanın hiçbir yerinde rastlayamazsınız. Üstelik malum belediyeler marifetiyle Ata’nın huzuruna çıkanlar ücretsiz otobüslerle taşınmamıştır. Daha açığı dünkü 546.620 kişi  “bindirilmiş kıta”  değildir.
Geçtiğimiz yıl 127.382 olan rakamın dörde katlanmasının matematik hesabı yerine, siyasi ve sosyal boyutunu AKP’nin pek mahir danışmanlar ordusu bilmem nasıl açıklayacak? Tabii sadece Ankara’yı değil yurdun dört bir yanında çoluk-çocuğunu, anasını da alıp gelenlerin yan gelip yatmak yerine anlamlı bir tavır sergilemesine bakalım ne diyecekler!
Tezatlar ülkesi haline getirilen canım Türkiye’den 10 Kasım manzaraları elbet bununla bitmiyor. Gazete manşetlerine bakıp, o iğrenç fotoğrafları seyrederken bir türlü tutamadığım tansiyonum önce tavan yapıp ardından tabana iniyor.
Üç yıl öncesine kadar ellerinde silahla PKK kamplarında eğitim gören kadının biri bugün, TBMM sıralarında milletin vekili olmuş. Mehmetçik katili olarak aranan azılı katilin nikâhlı karısı  “beni eşimle değerlendirmeyin” cakasını satarken, bakalım terör kampındaki fotoğrafı için neler yumurtlayacak.
Benim asıl merak ettiğim ise; daha bir yıl önce örgütün kampında  “gitar çalan romantik kızlar” ın masum (!) görüntülerini gazetesine taşıyan dünkü güvercinin, bugün şahini oynarken takınacağı tavır olacak.
Ataları isyan çıkardığı için ceddimiz tarafından idam edilen Suudi Kralı’nın ayağına giden, devletin zirvesinin utanç veren fotoğraf ve görüntülerini gördünüz mü?
Milletlerarası protokol kurallarına göre Cumhurbaşkanının karşılayıp, başbakanın uğurlamasına denecek söz yok. Canım Türkiye’m bir dönem başbakanın Libya çöllerinde çadıra kadar gidip, hakarete maruz kaldığı günleri unutmamış ama, deplasmanda gol yemeye alışık futbol taraftarı gibi bedevi saygısızlığını unutmuş görünüyordu. Ancak kendi sahamda kendi başkentimde  “Huzura çıkma”  işini ne kadar hazmedecek bilmiyorum.
Suudi Kralı Türkiye’ye bilmem kaç uçakla gelip, onlarca kamyon bavul, yüzlerce araçlık hizmeti, amblemi Hıristiyanlığın sembolü olan bir otelde yerleşerek görüyor. Ve dış politikada dirayetli (!) tutumlarıyla bilinen malum yönetim, kralın ayağına giderek muhteşem(!) anlaşmalara imza atıyor...
Eski bir futbol sunucumuz  “Vay anasına sayın seyirciler...”  demişti ya işte tam onun söylediği türden bir görüntü...
“Yaşına Saygı” kılıfına inanan bir tek Allah’ın kulu varsa, beri çıksın demiyorum. Çünkü bu memlekette yaşı yüzü bulan, ayakta zor duran devlet adamları defalarca gelip, Çankaya Köşkü protokol salonunda ayakta beklemiştir.
Huzura çıkmanın üzerine bir de devlet şeref madalyası takdim edilmesi kadayıfın üzerine kaymak tabii. Üstü kızarmış kadayıfın altını şöyle bir çevireyim derseniz, 1.5 trilyon dolarlık şerbet görüyorsunuz ama bedeviler uyanıktır. Şerbeti gösterip ağızları sulandırırken, 1.5 trilyonun yüzde 10’unu bile koklatmıyorlar adama. Kaldı ki Amerikan bankalarında rehin tutulan bunca parayı bavula doldurup Türkiye’ye getirebileceklerini sakın hayal etmeyin. Birkaç villa, harem ile rahat edeceği SİT alanı olan bir koy, üç-otuz kuruşa dostluk adına hediye edilir. Hepsi o kadar.
Neymiş efendim, ilişkilerin iyileştirilmesi için ek protokoller imzalanmış. İslamın şartını gerçekleştirmek için kutsal toprakları ziyarete bile sınırlama getiren Suudi yönetimi yoksa, AKP’lilerin turizm şirketlerine birkaç binlik ek kontenjan mı verdi? Yoksa, belediye arazilerine burgulu gökdelen mi dikilecek?
10 Kasım’da Anıtkabir’i 546.620 vatandaşımız ziyaret etti. Türkiye’ye gelen komünist, faşist, liberal, demokrat her devlet adamı Ata’nın huzurunda eğilir. Mozole’ye çelenk koyduktan sonra, deftere düşüncelerini yazar. Suudi Kralı dedelerinin kuyruk acısı yüzünden bunu yapmaz ama bizim yalaka medya, bedevi parasından nemalanmak uğruna vahabilerde mezar ziyareti olmadığını savunur,  oysa Anıtkabir büyük Ata’nın mezarı değil Türk milletinin kalesidir. Bu kalenin kapısından eğilerek girmeyenin, ülkemizde işi yok...

Yazarın Diğer Yazıları