Vedalar ve Ergenekon'dan kaçış

2020 Yeniçağ için kayıplar ve hüzün yılı oldu. Birçok yazar arkadaşımız aramızdan ayrıldı. Bazılarıyla şahsen tanışmasam da kendi ailem saydığım Yeniçağ'ın bu kaybı elbette üzüntü vericidir.

Her insan değerlidir.

Biriciktir.

Pek çokları özel yetenektir ve kolay yetişmez aynı zamanda kolay da bulunmaz.

Burhan Ayeri.

Muhittin Nalbatoğlu

Ve Kenan Akın

Nalbatoğlu'nun yazdıklarına bakınca çocuk dünyasına ayrılmış onlarca öyküyle karşılaşıyoruz. Demek ki çocuklarla dolu bir dünyası varmış. İçinde çocuk seslerinin olduğu, ruhunun derinliklerinde yaşayan yüzlerce çocuk yer etmiş…

Dedem Korkut, "Gidimli gelimli dünya.  Ecel aldı yer gizledi. Fani dünya kime kaldı.." diyor.

Gidenlere kalmadığı gibi bize de kalmayacak. "Baki kalan hoş bir seda" olsun.

Hepsine Allah rahmet eylesin… Bu arada Türkocaklarından da bir yıldız kaydı. Kültür Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcılarından ve aynı zamanda Türk ocakları Genel merkezine pek çok görevlerde bulunmuş olan Alaaddin Korkmaz Bey de 2020'nin sonunda korona tedavisinden çıkamadı.

Hüzünlü veda vakti demek ki.

Milliyetçi camianın büyük şairi Yahya Kemal'in dediği gibi: "Demir almak günü gelmişse zamandan/ Meçhule giden bir gemi kalkar limandan…"

Bu hep böyle oldu ve hepimiz biliyoruz ki daima böyle olacak.

Gidenleri rahmetle anıp, hayırla yad etmek ve kimi zaman da hatırlamak gerektir.

Yolunuz açık olsun iyi insanlar.

Yazdıklarınız, anlattıklarınız toplumsal fayda açısından değerliydi. Bilerek ve isteyerek insanlara kötü şey söylemediniz.

Ruhunuz şad olsun..

***

Ergenekon'dan kaçış

Ankara'da bulunan eski Türkocağı binası, müze olarak düzenlendi ve bir hafta önce açıldı. Ancak bu adamlarda tarihe, geçmişe milim saygı olmadığından, o müzede bulunması gereken Ergenekon'dan çıkış tablosu depoya kaldırılmış.

Şaşırdık mı?

Hayır!

Cumhur İttifakı'mızın, Ergenekon'la ne işi olabilir? Hele bu tabloyu bir de Atatürk yaptırmışsa, ders kitaplarına bile koydurmuşsa, paraların üzerine bile bozkurt çizdirmişse, ne olması lazım?

Depoya kaldırılması lazım.

Niye?

Çünkü Cumhur İttifakı'mız aşırı milli ve çok aşarı yerli de ondan(!)

Ne söylemiştik geçen yazımda?

"Milliyetçilik soğuk savaş sonrası tasfiye ediliyor" dedik.

Aha da ispatı.

Dünyanın süper güçleri, uluslararası küresel sermaye ve uluslararası güç merkezleri Türklerin uyanışından korkuyor.

"Turan" dediniz mi kulakları dikiyor.

Türk, orta Asya, Kırgız, Türkmenistan gibi kavramları duyunca endişeleniyor.

Öncelik Rusya ile Çin'de.

ABD, şimdilik oradaki güçleri yanına çekip, adsorbe etmek istiyor. Bir taraftan da nükleer silahlanmayacaklarına dair anlaşmalar imzalıyor.

Bu politikaların Türkiye'deki uygulaması ise, ülkücü-milliyetçiliği kontrpiyede (belirli seviyede) tutmak. Zira büsbütün yok edilemeyeceğine göre fazla güçlenmesin. Onun için, soğuk savaş dönemindeki gibi etkisi ve gücü yok.   Mevcut görevliler onu, AKP'ye eklemlemeye çalışıyor. İhvancı AKP ideolojinin peşine takarak ve onunla birlikte entegrasyona (uyumlu kültürel bütünleşmeye) zorluyor.

Bunu yaparken kullandıkları gerekçe "yerlilik ve millilik, beka meselesi."

Korkutma öğesi, terör.

Korkutma politik nesnesi, HDP.

Ergenekon tablosu bu sebeple depoda olacak tabi?

Uyanış Selçuklu mu, Ergenekon mu? Varın siz düşünün.

 

Yazarın Diğer Yazıları