Vefanın elle tutulur gözle görülür hâli…
Toplumun değerli kişileri için hazırlanan armağan kitapları “vefanın elle tutulur, gözle görülür hâli” diye tanımlamak sanırım yanlış olmaz. Bu tür kitaplar o değerli kişi hayattayken yapıldığı gibi ölümünün ardından da sevenleri tarafından hazırlanabiliyor. Hayattayken o değerli kişinin kıymetinin bilindiğinin kendisine gösterilip mutlu edilmesi ne kadar güzel bir davranış ise, öldükten sonra sevenlerinin bir kitap çatısı altında onu anmaları takdire şayan bir vefa örneğidir. Armağan kitaplar kervanına son katılan eser de Şeyh-ül Muharrirîn Ahmet Kabaklı için hazırlanan kitap oldu. Kurucusu olduğu Türk Edebiyatı Vakfı tarafından yayınlanan “Doğumunun 100. Yılında Şeyh-ül Muharrirîn Ahmet Kabaklı Armağanı” adlı eser okurla buluştu. İmdat Avşar ve Saadet Örmeci tarafından editörlüğü yapılan kitap Kabaklı Hoca’yı her yönüyle tanımak isteyenler için önemli bir kaynak niteliğinde.
Bu armağan kitap hazırlanırken lütfedip benden de Kabaklı Hoca’yla ilgili bir yazı istediler. Beni çok mutlu eden bu talebi memnuniyetle yerine getirirken özetle şunları ifade ettim:
“Şeyh-ül Muharrirîn Ahmet Kabaklı’nın edebi yönünü değerlendirmek haddim değildir. Onu, değerli edebiyat tarihçilerimize bırakarak, daha çok tanıdığım Kabaklı Hoca’nın insani yönü hakkında bir şeyler söyleyebilirim. Kabaklı Hoca için, “Dünyanın en nezaket sahibi ve kibar kişilerinden biriydi…” desem mübalağa etmiş olmam. Hele o kusursuz Türkçesiyle sohbetlerini ve nasihatlerini dinlemek tadına doyulmaz ziyafetlerdi. Sohbetleri pek çok kişiye nasip olabilirdi ama nasihatlerinin en özelleri çok sevgili yeğeni rahmetli Servet Kabaklı ağabeyimin hissesine düşerdi. Ben de o yıllarda gece gündüz birlikte ve yenilerin tabiriyle “kankası” olduğum Servet ağabeyin her daim yanında bulunduğum için Kabaklı Hoca’nın o çok özel nasihatlerinden nasiplenirdim.
Tercüman Gazetesi’nin Kıbrıs Temsilcisi olarak Lefkoşa’ya gitmeden Kabaklı Hoca’yı ziyaret ettiğimde de yol gösterici nasihatlerde bulunup, “Kıbrıs’ta okumak için bol bol zamanın olacak” diyerek, o yıllarda henüz 3 cilt olan “Türk Edebiyatı Tarihi” adlı muhteşem eserinin her cildini adıma ayrı ayrı imzalayıp hediye etti. Ayrıca yazdığı bir mektubu rahmetli Rauf Denktaş’a ulaştırmak üzere bana verdi.
Kıbrıs’a gittiğimde de Kabaklı Hoca’nın orada da bilinen ve sevilen bir kişi olduğuna tanıklık ettim. Yeri gelmişken burada Kabaklı Hoca ve Kıbrıs’la ilgili bir konuyu da tarihe not düşmüş olayım. Kabaklı Hoca, 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanını bir gün önce Tercüman’daki köşesinden dünyaya duyuran kişi olmuştur. Kabaklı Hoca’nın Millî Kıbrıs davamızla ilgili bilinmeyen emeklerinden birini de merhum Ergun Göze ağabeyim dile getirmişti. Ergun ağabey, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan önceki yıllarda “din görevlisi” görüntüsünde Kabaklı Hoca ile birlikte Kıbrıs’a gittiklerini. Köy köy dolaşarak Rum zulmü altındaki soydaşlarımıza moral verici sohbetler yaptıklarını anlatmıştı.”
Doğumunun 100. Yılı anısına hazırlanan 592 sayfalık Ahmet Kabaklı Armağanı dört bölümden oluşmakta. Birinci bölüm, hatıra ve değerlendirmelere ayrılmış. İkinci bölümde, Ahmet Kabaklı hakkındaki makalelere yer verilmiş. Üçüncü bölümde de ithaf edilmiş şiirler derlenmiş. Dördüncü ve son bölümde ise Ahmet Kabaklı’nın hayatından kesitler yansıtan çok sayıda fotoğraf bulunuyor.
Türk Edebiyata Vakfı Yayınları
Tel: (0212) 526 16 15
Gezmek kolay, yazmak zor
Fark yaratan iş insanı olmanın canlı örneği
Yenilgiyi önleyemeyen bir askeri ortaklığın hikayesi
Devlet aklı ile korunan devlet mi? İktidar mı?
Yenilen tokatın ruhun derinliklerindeki acısı
Türkçü Ziya Gökalp’in İslâmcı makaleleri
Ömrünü milli davaya adamış bir Kıbrıslı Türk
Eski İstanbul’u yaşamak isteyen herkes okusun
Vefanın elle tutulur gözle görülür hâli…
Türk dünyasının Sovyet esaretindeki acı yılları









