"Ver coşkuyu"  işe yaramıyor

"Ver coşkuyu"  işe yaramıyor

2014 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde iktidar mensupları şöyle diyordu:

"Erdoğan'ı seçin, terör bitsin, çocuklarımız artık ölmesin. Erdoğan'ı seçin, ekonomi şaha kalksın, Türkiye uçuşa geçsin."

1 Kasım seçim kampanyasında da benzer sloganlar kullandılar...

Tayyip Erdoğan üç yıldır tek ve sınırsız yetkili...

Üç yıldır fiili başkanlık uygulanıyor.

Buna rağmen üç yılda işler eskiye göre daha fazla sarpa sardı.

Üç yıl önce 2.15 TL olan dolar, şimdilerde 3.65 TL. İşsizlik oranları arttı. Turizm çöktü...

Dış politika çamura saplandı. Ülkenin tek bir dostu, normal, medenice ilişki sürdürebildiği tek bir ülke neredeyse kalmadı.

(...)

Neden böyle oldu peki?

Çünkü müteahhit kalkındırmaya yönelik mevcut model, halkı ve ülkeyi kalkındırmıyor...

Ortada halk lehine geçerli formüller olmayınca yetkilerin çoğalması işe yaramıyor. Tam tersine, artan yetkiler halkın aleyhine karar ve uygulamaları hızlandırıyor.

Yeni bir anayasa ile yetkileri artırmak ve tek elde toplamak daha farklı bir sonuç verir mi? Yoksa bizi daha karanlık yollara mı götürür?

Karar sizin..

Melih Aşık Milliyet

***

Siyaset kaşalotları

---------

 Meral Akşener açıkladı:

MHP'li seçmenin yüzde 80'i HAYIR diyor. Bu sonuç normaldir. Çünkü parti tabanı Devlet Bahçeli'nin altından ıslak sabun gibi kaymış durumda... Bu yüzden MHP'li muhaliflere engelleme ve saldırılar sürüyor.

Kim bu saldırganlar?

Önceki Sağlık ve Devlet bakanlarından Rifat Serdaroğlu, Meral Akşener, Sinan Oğan, Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu'na yapılan saldırıları şöyle değerlendiriyor:

"Kişinin beyninde akıl, aklında doğru bilgi, yüreğinde sevginin kırıntısı, fıtratında medenice tartışma yeteneği yoksa tehdit de eder, toplantı da basar, masaları da devirir, adam da döver! Böyle kişilerin siyasi kimliklerinin önemi yoktur. Çoğu işsiz güçsüz, it-kopuk takımındandır. Tabii ki, en büyük suçlu, bu it-kopuk takımını azmettiren, oturduğu koltuğa yapışmış siyaset kaşalotlarıdır!"

Kaşalot, çok büyük bir deniz memelisidir. Argoda "aptal, bön" anlamına gelir. Özdağ ve Halaçoğlu saldırganları MHP Genel Merkezi'nin yönlendirdiğini iddia ederek:

"Ucunda ölüm de olsa toplantılarımıza devam edeceğiz. Hiçbir tehdit bizi 'HAYIR' kararımızdan vazgeçiremez" diyorlar!

Rahmi Turan Sözcü

***

Utanmadan "bedava otobüs" reklamı da yapıyorlar

----------

Cumhurbaşkanı ve Başbakan her gün bir hatta birkaç referandum mitingi yapıyor. Ancak hesapta miting yapmıyorlar da "açılış" ya da "temel atma töreni" düzenliyorlar. Nedeni basit. Seçim yasakları nedeniyle kamu kaynaklarının kullanılması mümkün değil. Kim olursa olsun seçim sürecinde propaganda çalışmaları için devletin aracına binemez, kamu çalışanlarını işe süremez, devletin parasını bu propaganda için harcayamaz. Ama açılış, temel atma, resmi tören falan derseniz bu kısıtlamadan kurtuluyorsunuz.

İşte devletin tepesi, referandum propagandası için AKP'nin parasını harcamak yerine evet veya hayır diyecek herkesin parasını kullanmayı tercih ediyorlar.

Şimdi çıtayı daha da yükselttiler. Artık bu resmi görev maskesi altında yapılan referandum mitinglerine vatandaşların bedava taşınması için belediyelere de talimat veriliyor. Belediyeler miting öncesi ve sonrası hangi toplu ulaşım araçları varsa bedava kullandırıyor. Hatta hiç utanmadıkları için verdikleri televizyon reklamlarına "Açılış törenine katılacak yurttaşlar için otobüs -tramvay-metro ücretsizdir" notunu da ekliyorlar. Pes yani.

Can Ataklı Korkusuz

***

Uçuracağız derken batıracaklar

--------

Tam da halktan "Evet oylarını bize verin... Türkiye'yi uçuracağız..." diye meydanları, ekranları, sarayları, salonları inlettikleri sırada "et fiyatlarının uçuşa geçmesi" iyi olmadı!

(...) Nüfus artıyor. Yerli et üretimi yetersiz, hayvanı besleyip büyütecek yerli yem üretimi de dışa bağımlı. Dolar kuru artınca yemin içine giren ithal hammaddenin de fiyatı arttığı için gidip ahırdaki sığırın besi maliyetinin içine giriyor, bu da kasaptaki, marketteki et fiyatını uçuruyor. Et fiyatları uçmasın diye sığır ithal ediyor, yerli üretim sığırcılığı vuruyor, dışarıdan şeriata uygun sukukla dilenip bulduğu parayla Hristiyan çiftçinin sığırını satın alıyor. Onun hayvancılığına destek vermiş oluyor. Bakan konuşuyor, birileri et fiyatları ile oynuyormuş onları tehdit ediyor. Kim bunlar, kaç kişiler? Bakan'dan niçin korkmuyorlar? Havaya tehdit! Yalan, dolan!

 Sukuk dilen!

 Et ithal et!

Türkiye'yi uçuracağım de!

Evet iste!

Türkiye'yi bu hava batırır!

Necati Doğru Sözcü

***

Üst akıl hurafesi...

---------

'Üst akıl' denilen hurafe, Akıncı Hava Üssü iddianamesine de girmiş.

Eğer bu dava, bu mantıkla sürdürülürse, şuraya yazıyorum...

Cumhuriyet gazetesinde iddia edildiği gibi, iddianame önce Adalet Bakanı'na götürülüp, orada darbenin "siyasi ayağı" ile ilgili bölümler gerçekten rötuşlanmışsa...

15 Temmuz günü MİT ve Genelkurmay Başkanlığı'nda yaşanan olay tam açığa çıkarılmazsa...

MİT Müsteşarı, Cumhurbaşkanı'nın Koruma Müdürü'nü arayıp gerçekten "Sen orayı koruyabilecek durumda mısın" diye sormuşsa ve Koruma Müdürü bunu Cumhurbaşkanı'na söylememişse... İddianame bu konularda tek kelime bile etmiyorsa...

Adil Öksüz'ün nasıl serbest bırakıldığı inandırıcı biçimde ortaya çıkarılmazsa...

Tarih 15 Temmuz darbesini, bugün bu "üst akıl" iddianamesindeki tezlerle yazmayacak...

Ertuğrul Özkök Hürriyet