"Verdik oyu MHP'ye, gitti AKP'ye!"

Dakika bir gol bir! Golü atan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli! Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, AKP’nin ilk iki turda 367’yi bulması için TBMM’ye gireceklerini açıkladı! Böylece, AKP’nin seçim boyunca sürdürdüğü sloganın ne kadar yanlış olduğunu göstermiş oldu!

Nasıldı AKP’nin sloganı:

“Ver oyunu MHP’ye gitsin CHP’ye!”

Şimdi ne oldu? Telefondaki vatandaş şöyle diyordu:

“Verdik oyu MHP’ye, gitti AKP’ye!”

Veya, “Verdik oyu MHP’ye, gitti Abdullah Gül’e!”

* * *

Peki bunca kavga gürültü, MHP’nin parlamentodaki CHP koltuklarını kapması için miydi sadece?

Üstelik, Trakya’da, Ege’de ve İstanbul’da birçok CHP’li aile, “CHP nasılsa yüzde 25’i aşacak. MHP de parlamentoya girsin, CHP ile birlikte hem terörle mücadele konusunda hem de diğer bütün milli meselelerde görev yapsın” diye oylarını bölmüş ve bir kısmını MHP’ye ayırmıştı. MHP, bu destek olmasaydı barajı aşamayacaktı!

MHP yüzde 14.2’yi, bir defalığına verilen

oylarla aşmıştı.

* * *

Bahçeli, AKP adayının üçüncü turda rahatça Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayacak kararı yine tek başına aldı. MHP’li milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı seçimi sorulduğunda, “yetkili kurullarımız karar verecek” diyordu!

Bahçeli ise milletvekillerine bir hafta konuşma yasağı getirdi ve tıpkı Kocayayla’da 3 Kasım 2002 seçim tarihini açıkladığı gibi kimseye danışmadan kararını gazetecilere bildirdi! Demek ki, 3 Kasım seçimlerine karar veren merkez, yine düğmeye basmıştır! Bahçeli burada kendi tabiriyle “siyasi aktör” dür! Yönetmen başkasıdır!

* * *

57’nci hükümetin son aylarında da Bahçeli benzer bir tutum içindeydi.

Bahçeli, 2002 yılı Temmuz ayı içerisinde düzenlediği basın toplantısında MHP dışındaki parti ve gruplara AB Uyum Yasaları’yla ilgili, şu çağrıyı yapmıştı:

“Anlaşın ve yasaları geçirin, önünüz açıktır. Bu konuda samimi iseniz, 3 Kasım’da seçime gidilen süreçte buyurun gerekli düzenlemeleri yapın. İdam cezasını terör suçlarını da kapsayacak şekilde kaldırın. Anadilde eğitim ve yayın için Türkiye’nin hayrına olacağına inandığınız düzenlemeleri yapın.”

Bahçeli, “hükümeti bozarım” çekincesini de kaldırarak, “AB’ye uyum” yasalarının yolunu açtı! MHP, idamın kaldırılmasına, Kürtçe yayın ve öğretime, vakıflar maddesine, daha doğrusu yasanın tümüne “hayır” dedi ama bu hayır ve Anayasa Mahkemesi’ne gecikmiş itiraz başvurusu, MHP’yi sorumluluktan kurtaramadı.

O tarihte Türk aydınlarının ve daha sonra Bahçeli’nin de “ihanet yasaları” dediği AB’ye uyum yasalarının TBMM’den diğer partilerin kabul oyları ile geçmesi karşısında, Bahçeli’nin tepkisi Anayasa Mahkemesi’ne 10 günlük süre geçtikten sonra başvurmak şeklinde olmuştu!

* * *

Bahçeli, “IMF ve Dünya Bankası’nın ve AB’nin baskıları karşısında niçin radikal çözümler üretmiyorsunuz?” şeklindeki bir sorumuza, “Biz, olgunlaşan şartlar üzerinde siyaset yapıyoruz” diye cevap vermişti!

Şimdi de şartlar olgunlaştı demek ki! İşte bu olgunlaşan şartlara uyum sebebiyle MHP 2002’de barajın altında kalmıştı. 2007’de ise MHP daha barajı geçtiği günden üç gün sonra yine aynı duruma düştü!

Bugün seçim yenilense MHP barajın altında kalır! Çünkü Meclis’te sağlam bir muhalefet olsun diye verilmiş oylar, daha ilk günlerde heba edildi!

* * *

Türkeş döneminin Genel Sekreter Yardımcısı Naci Memiş, bir tarihte bize şöyle demişti: “MHP, meçhul emirlerle yönetilmemelidir. MHP’yi görevliler değil, MHP’liler idare etmelidir.”

MHP’ye oy veren kitleler, Abdullah Gül, MHP’nin yardımı ile Cumhurbaşkanı olsun diye oy vermedi! MHP’li milletvekilleri daha mazbatalarını bile almamıştı. Bu dönem parlamentoya girenler arasında en değerli şahsiyetlerden biri olan Prof. Dr. Cihat Özönder, mazbatasını almaya giderken trafik kazasında can verdi! Allah rahmet eylesin!

Yazarın Diğer Yazıları