​​​​​​​Veresiye defterlerini kapatan teröristler!

8 Nisan'da bir yıl olacak... Ankara Büyükşehir Belediyesi bundan bir yıl önce el değiştirdi ve Mansur Yavaş Büyükşehir Belediye Başkanı oldu…

Rakip aday Mehmet Özhaseki, seçimin kaderini milliyetçilerin belirleyeceğini biliyordu ve göğsüne gazoz kapağı gibi iliştirilmiş 'Kızılay Ocak Başkanı' unvanıyla milliyetçi damara oynuyordu… Yanında da onun ülkücülüğüne şahitlik eden 'şıracı milliyetçiler' vardı…

Kürsüden sesleniyordu: "Yarın bir gün o militanlar, PKK'lıların veyahut da kafasına göre değişik örgütlere mensup olanların, ki onlardan daha tehlikeli olan DHKP-C'nin, bu ülkeyi yıkmak isteyenlerin, bölmek isteyenlerin, bunları boş bırakacağını mı zannediyorsunuz? O listelere hiç dokunmayacaklarını mı zannediyorsunuz? 'Sana destek verdik, sen de bizi gör' diyecekler. Bu oyun çok oynandı Türkiye'de. Hepimiz biliyoruz zaten bu oyunu. İnsanların parklarında artık o militanlar olacak. Allah korusun, evine su parasını getiren tahsildarın militan olduğunu bir düşünün. Başımıza gelecek felaketleri bir düşünün. Allah korusun."

***

Bu sözlerden dolayı mahcubiyet duymalarını, helallik istemelerini tabii ki beklemedik… Çünkü bu bir erdemdi ve bu iftiraları atanlarda zor bulunurdu!..

Su faturasını bir terörist namlunun ucunda götürseydi, haklı çıkmanın gururunu yaşayacaktı herhalde!.. Şehre gelen huzur ve adalet, halkta artan memnuniyet rahatsız etmiş olmalı ki, perde arkasından belediye meclisini işlevsiz kılma, şehrin iyiliği için yapılacak ne varsa engel olma faaliyetlerine girişti…

Bu hazımsızlık, iktidar partisine mensup meclis üyelerinin vicdanını da kanattığı için grup yönetimi değişmek zorunda kaldı… Otobüs sayısını arttırmak, bulvarları açmak, su arıtmayı geliştirmek yani şehre hizmet götürmek doğru değildi!.. 31 Mart'tan kalma öfke buna engeldi çünkü!..

***

Söylemiştik: Teröristler erken uyanamadığından olsa gerek, Başkent'e Türkiye Cumhuriyeti geldi!.. Devlet terbiyesi, iş ahlâkı, yetim malına sahip çıkma duygusu ve şeffaflık hâkim oldu… Yağma ve israfın başı ezildi… Belki Esenboğa Havaalanına metro bir günde getirilemezdi ama belediyeye adalet bir günde getirilebilirdi, işte o getirildi…

Sosyal yardım alanlar, önceki belediyenin 'garanti oy havzası'ydı… 'Yardımlar kesilecek' denilerek korkutulanlar, oylarını büyük oranda AKP adayına vermiş olmalarına rağmen, aldıkları yardımlara dokunulmadı…

"Kimsenin ekmeğiyle oynamayacağız" sözüne sadık kalındı ve evine ekmek götürmekten başka derdi olmayan hiçbir çalışana ilişilmedi, ilişilmeyecek de…

Aynı işyerinde gözüken ama yanındaki emeğiyle Ankara halkına hizmet verirken, kendisi trollük yapan, arkadaşının alın terini çalan elbette hesabını verecek, veriyor da… Bankamatikler elbette bedel ödeyecek, ödüyor da…

***

Kandil'den yönetileceği iftirası atılan belediye, bir yıldır iftira duvarlarını sözle değil eylemle yıkarken, şimdi de içinde bulunduğumuz salgında kamuya örnek oluyor…

Milletinin derdiyle hemdert bir belediye… Üzerindeki ekonomik kısıtlamalardan şikâyet etmek yerine sürekli çözüm peşinde… Yardımlar arttırılıyor, "Bana niye yetişmediniz?" diyecek bir kişi bile bırakmamak için insanüstü çalışılıyor…

Ticaret Bakanı'nın maskenin parayla satılacağını söylediği bir düzende sosyal belediyeciliğin gereği yapılıyor… Bağışı belediye üzerinden halkla buluşturmanın önü kesilince, hayırseverler mahalle bakkalındaki, kasabındaki, manavındaki veresiye defterlerini kapatmaya sevk ediliyor…

Bir yılın özeti bu değil şüphesiz ama şu veresiye defteri hassasiyeti, devasa bir farkı vurguluyor… Bir avuç imtiyazlı zenginin, nimetleri paylaşmaya kurgulanmış şımarık ailelerin değil de vicdanların hükümranlık kurduğunda nelerin başarılabileceğini gösteriyor…

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları