Vergi verilmez, alınır

Tarihte bütün demokratik toplumlarda haksız, adaletsiz ve aşırı vergiye karşı tepki olmuştur. İsyanlar oluşmuştur. Bunlardan bazı örnekler veriyorum.

İngiltere'de 1381'de ilk vergi isyanı, vergisini ödeyen köylülerin haftada iki gün kiliseye ait arazilerde çalışması, baş vergisi şeklinde yeni bir verginin getirilmesi ve vergilerin artırılması nedeniyle bir halk isyanı şeklinde olmuştur. Bu isyana, öncülüğünü yapan kişiden dolayı  Wat Tyler isyanı denilmiştir.

Yine İngiltere'de 1629'da Kral I. Charles parlamentodan yetki ve uygunluk almadan yeni vergi koymuş halktan zorla borç toplamıştır. Hampden adında bir mükellef vergiyi ödemiş ve isyan halka sıçramıştır.

1950'li yıllarda, Fransa'da Poujade hareketi denilen bir olay yaşanmıştır. Poujade aşırı vergi yüküne karşı halkı ayaklandırmış, sonra bu hareket parti haline dönüşerek 1956 yılında yapılan seçimlerde Fransız Parlamentosu'na 52 milletvekili sokmuştur.

1990 yılında İngiltere'de baş vergisine karşı tepki oluşmuş ve Başbakan Margaret Thatcher 22 Kasım 1990 senesinde istifa etmek zorunda kalmıştır.

İngiltere'nin koloni Amerikan halkı üstüne getirdiği yeni vergiler, halkın tepkisine yol açmıştır. İngiliz Parlamentosu kağıt, boya, cam ve kumaş üzerindeki vergileri kaldırmış ancak çay vergisini kaldırmamıştır. Amerikalılar 1773'te, tepki olarak İngiliz gemilerine saldırarak gemilerin çay yükünü denize dökmüştür.

Amerika'da bağımsızlık sonrasında da, 1786-1787'de Shays isyanı, 1794'te Viski isyanı, 1799'da Fries isyanı, haksız ve aşırı vergilere karşı halkın tepki göstermesidir.

Vergi yükü toplam vergi gelirlerinin GSYH'ya oranıdır. Aşırı vergi yükü ise vergilerin devlet tarafından verimsiz kullanılması, popülist amaçlı kullanılması ve vergilerin adaletsiz ve yüksek olmasından dolayı, maddi yükü aşan bir eziyet haline dönmesidir.

Aşırı vergi yüküne karşı ilk tepki halkın vergi bilincinde olumsuz etki yapmasıdır.

Türkiye aşırı vergi sınırında değil. Ancak gidişat da çok iyi değildir.

1- Vergi yükü vergi gelirlerinin GSYH'ya oranıdır. Bizde bu oran 2000 yılında yüzde 1.5 iken 2017 yılında yüzde 19.3'e yükseldi.

2- Üretim üzerinden alınan vergi yükü de yüksektir ve üretim için risk oluşturmaktadır. Kaçak ve kayıpları artırmaktadır.

Aşağıdaki tablodan anlaşılacağı üzere en yüksek vergi yükü üretim ve ithalat üzerindedir.

++++++++++++++

             Genel Devletin Gelirleri 2017       

                Yüzde

Üretim ve İthalat Üzerindeki Vergiler    39,3

Net Sosyal Katkılar          23,7

Gelir ve Servet vb.Üzerindeki Vergiler  18,9

Piyasa Çıktısı, Kendi Nihai Kullanımı İçin Çıktı

Ve Piyasa-Dışı İçin Yapılan Ödemeler     9,7

Diğer cari Transferler, Alınan      4,8

Diğer Mülk Gelirleri, Alınan         1,9

Faizden Alınan  1,2

Sermaye Transferleri, Alınan     0,4

Kaynak: TÜİK

++++++++++++++++

 

Gerçekte ise Millî Gelire en fazla katkı mal ve hizmet üreten, mali olmayan sektörden gelmektedir. (Aşağıdaki tablo.)

 

+++++++++++++++

Kurumsal Sektörlerin Toplam Katma Değer

İçindeki Payları, 2016 -2017        

Kurumsal Sektörler        2017 Yüzde

Toplam Ekonomi             100,0

Mali Olmayan Şirketler 58,4

Mali Şirketler     3,7

Genel Devlet     10,8

Hane Halkı          27,2

Kaynak: TÜİK

+++++++++++++++++++

Buna karşılık daha düşük katma değer yaratan ve fakat daha yüksek kâr marjı olan aracı mali kurumlar olan mali şirketler daha az katma değer yaratmaktadır.

Dahası, üretim üzerinde yüksek vergi yükü, üretim yerine ithalatın artmasına neden olmuştur. Üretimde ithal girdi payının yüzde 50'ye çıkmasına neden olan faktörlerden birisi olmuştur.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları