Vusulsüzlük ve usulsüzlük

Eskilerin bir sözü vardı: "Vusulsüzlüğümüz usulsüzlüğümüzdendir." Gerçekten de geriye dönüp baktığımızda bazı şeyleri başaramamamızın yahut eksik yapmamızın; tembelliğimizden değil, yol yordam bilmememizden yani metotsuzluktan kaynaklanmış olduğunu görürüz.

Kendimden bir örnekle konuya girmek isterim: İlkokulu bitirdikten sonra Kur'an Kursu'na gittim. Orada Arapça okuduk. Hocalar bize Emsile, Binâ, Avâmil, Maksud, Izhâr, Kâfiye ve Molla Câmî okuttular. Ben müzakere hocasıydım. Önce hocamız dersi okutur gider, sonra kürsüye ben geçerdim, arkadaşlara aynı dersi ben tekrarlardım. Hocaya hiç soru sormayan arkadaşlar beni soru yağmuruna tutarlardı. O zamanlar "sözlük" diye bir şey olduğunu bilseydim, söz gelimi elimde bir "Lügat-i Nâcî" olsaydı bugünkü Arapça bilgim eminim 10 kat daha ileri olurdu. İşte usulsüzlük/metotsuzluk dediğimiz şey bu.

Günümüze gelelim… Sağ olsun, öğretmenlerimiz öğrencilere bol bol kitap okumalarını tavsiye ediyor. Ama "Niçin kitap okumalıyız?" sorusunun cevabı ortada yok. Dolayısıyla, öğrenciler okumuş olmak için okuyorlar ve okuduklarının da pek fazla bir yararını göremiyorlar.

Oysa kelime dağarcığımızı artırmak, kelimeleri daha yakından tanımak, okuduğumuz her kitaptan sonra kelime hazinemize en az 30-40 yeni kelime girmesini sağlamak ve belki de çok daha önemlisi "yazmak için okumak" gibi birçok amacı olmalı kitap okumanın…

İsterseniz şu son söylediğimizi biraz açalım.

Yazmak için okumak

Lütfen kendi eğitim hayatınızı şöyle bir gözden geçirin. Size "yazmak için okumanız gerekir", diğer bir ifade ile "okumanın gayesi yazmaktır" diye telkinde bulunan bir öğretmen, bir hoca hatırlıyor musunuz? Oysa bir roman okurken bir roman yazmayı, bir hikâye okurken bir hikâye yazmayı, bir makale okurken bir makale yazmayı hedeflemiyorsanız öylesine roman, hikâye yahut makale okumuş olursunuz. Milyonlarca üniversite mezunu insanımız olmasına rağmen eli kalem tutanların parmakla gösterilecek kadar az oluşunu bu usulsüzlüğümüzden/metotsuzluğumuzdan başka ne ile izah edeceğiz?

Amerikalı yazar Benjamin Franklin'in bu konuda söylediklerine kulak vermek ister misiniz?

"Güzel yazıları derleyen bir kitap elime geçti. Satın aldım. Baştan aşağı okudum. Üslûbu fevkalade idi. Bu üslûp kabiliyetine ben sahip olmak istiyordum. Taklitle işe başladım. Önce kitaptaki en güzel makaleleri seçtim. Her paragrafın en mühim yerlerini küçük küçük hülasa ettim. Kitabı bir kenara attım. Birkaç gün sonra bu makaleleri aslına uygun olarak, kitaba bakmadan yazmaya çalıştım. Gördüm ki kelime stokum ve kelimeleri kullanış tarzımda hayli eksiklerim var. Ara sıra çıkardığım hülasaları birbirine karıştırdım. Ve birkaç hafta sonra bu hülasaları tekrar düzelterek metni meydana çıkarmaya çalıştım. Bu çalışmalar telif metodunu öğrenmemde çok faydalı oldu."

Demek ki, başarının temelinde akıl, fikir, çalışma, merak vb. unsurların yanında usulün/metodun da önemli bir yeri vardır. Usulsüzlükten yani yol yordam bilmemekten dolayı Türk gençliğinin hemen her alanda heba olup gittiğini görmek beni kahrediyor. Bilmem sizler ne düşünüyorsunuz?..

***

ACZİMİN GİRYESİ:

AKILDAN TASARRUF

Akıl Frengistan'da, ihtişam ise Osmanlı'da derler,

Bizde  itibardan  değil, akıldan tasarruf  ederler.

(Li-müellifihî)

 

Yazarın Diğer Yazıları