WhatsApp’ta yapay zeka isyanı! Kullanıcılar ayaklandı

WhatsApp’ta yapay zeka isyanı! Kullanıcılar ayaklandı

WhatsApp’ın yeni yapay zeka özelliği Meta AI, kullanıcıların tepkisini çekti. Devre dışı bırakılamayan sohbet robotu, gizlilik endişelerini artırırken, milyonlarca kullanıcı uygulamayı terk etmeye başladı. Uzmanlar, dijital mahremiyetin tehlikede olduğunu söyledi.

Dünyanın en popüler mesajlaşma platformu WhatsApp, Meta tarafından entegre edilen yeni yapay zeka özelliği Meta AI nedeniyle kullanıcılarının öfkesini topladı.

Uygulamanın temel işlevi olan kişisel mesajlaşmadan uzaklaştığı eleştirilerine yol açan bu özellik, devre dışı bırakılamaması ve gizlilik endişeleriyle birleşince, milyonlarca kullanıcıyı alternatif platformlara yöneltti.

Bilim insanları ve teknoloji uzmanları, bu krizin dijital mahremiyet tartışmalarını alevlendirdiğini belirtti.

s-38259b50590a3a719be149cfe6d767f204cd7c7b.jpg

META AI: ZORUNLU YAPAY ZEKA DENEYİMİ

Meta’nın Nisan'da WhatsApp’a eklediği Meta AI, kullanıcıların uygulama içinde sorular sorabileceği ve bilgi alabileceği bir sohbet robotu olarak tanıtıldı. Ancak, ekranın üst kısmında beliren arama çubuğu ve sohbet başlatma düğmesi, kullanıcıların izni olmadan sürekli görünür durumda. Kullanıcılar, bu özelliği kullanmak zorunda olmasalar da tamamen devre dışı bırakma seçeneğinin olmaması büyük rahatsızlık oluşturdu. Bu durum özellikle Avrupa ve Asya’daki kullanıcılar arasında yoğun tepkilere yol açtı.

Kullanıcılar, sosyal medyada ve forumlarda Meta AI’nin “davetsiz misafir” gibi hissettirdiğini ifade etti.

İstanbul’da yaşayan bir kullanıcı, “WhatsApp’ı sadece ailemle ve arkadaşlarımla iletişim için kullanıyorum. Şimdi her açtığımda bir yapay zeka robotuyla karşılaşmak zorunda kalıyorum. Bu, özel alanımın ihlali gibi” dedi. Benzer şekilde, İngiltere’den bir kullanıcı, “Gizlilik zaten Meta’nın zayıf noktası. Bu robotun konuşmalarımı izleyip izlemediğinden emin olamıyorum” diyerek endişesini dile getirdi.

4wjfqdxvp0u4eaktbrzjcq.webp

GİZLİLİK ENDİŞELERİ VE ETİK SORUNLAR

Meta AI’nin entegrasyonu, gizlilik ve veri güvenliği tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Oxford Üniversitesi’nden veri gizliliği uzmanı Prof. Dr. Sandra Wachter, “WhatsApp’ın uçtan uca şifreleme vaadi, Meta AI gibi üçüncü taraf entegrasyonlarla sorgulanabilir hale geliyor. Kullanıcıların bu özelliği devre dışı bırakamaması, rıza ilkesine aykırı” dedi. Wachter, Meta’nın kullanıcı verilerini yapay zeka eğitimi için kullanma ihtimalinin, Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) ile çelişebileceğini vurguladı.

Meta, iç yazışmalarda çalışanlarının Meta AI’nin kurallarını kolayca ihlal edebildiğini tespit ettiğini kabul etti. Şirket, bu durumları “uç örnekler” olarak nitelendirerek yeni önlemler alındığını duyursa da, kullanıcı güvenini geri kazanmakta zorlandı. ABD’deki Carnegie Mellon Üniversitesi’nden yapay zeka etiği uzmanı Prof. Dr. Patrick Lin, “Zorunlu yapay zeka entegrasyonları, kullanıcıların özerkliğini tehdit ediyor. İnsanlar, teknolojiyi kendi şartlarıyla kullanma hakkına sahip olmalı” dedi.

s-794204ee8ffd3908fb7a26a39c4ebaaebf8fde81.jpg

BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR: YAPAY ZEKANIN DİJİTAL HAYATA ETKİSİ

Yapay zeka entegrasyonlarının kullanıcı deneyimine etkisi, son yıllarda bilimsel araştırmaların odak noktalarından biri.

Journal of Computer-Mediated Communication’da yayımlanan bir çalışma, zorunlu yapay zeka özelliklerinin kullanıcı memnuniyetini %30 oranında azalttığını ve platform terk etme oranlarını artırdığını gösterdi. Çalışma, özellikle gizlilik odaklı kullanıcıların bu tür yeniliklere karşı daha hassas olduğunu ortaya koydu.

Ayrıca, Nature Human Behaviour’da yayımlanan bir başka araştırma, yapay zeka tabanlı sohbet robotlarının kullanıcı verilerini analiz etme potansiyelinin, dijital bağımlılığı artırabileceğini ve bireylerin mahremiyet algısını zayıflatabileceğini belirtti. Bu bulgular, WhatsApp kullanıcılarının Meta AI’ye yönelik tepkilerini destekler nitelikte.

103272510-gettyimages-1001511110-1-jpg.webp

KULLANICILAR ALTERNATİFLERE YÖNELİYOR

WhatsApp’ın 2 milyardan fazla kullanıcısıyla küresel bir dev olduğu düşünülürse, bu krizin etkisi büyük. Kullanıcılar, Signal ve Telegram gibi gizlilik odaklı alternatiflere yönelmeye başladı. Signal’in 2025’in ilk çeyreğinde kullanıcı sayısında %15’lik bir artış kaydettiği bildirildi. Telegram ise, WhatsApp’tan ayrılan kullanıcıların tercih ettiği bir diğer platform olarak öne çıktı.

Kullanıcıların tepkileri sadece yapay zeka özelliğiyle sınırlı değil. Grup sohbetlerindeki rahatsız edici mesajlar ve bitmeyen bildirimler de kullanıcıları bezdirmiş durumda. Bir araştırmaya göre, ortalama bir WhatsApp kullanıcısı günde 38 mesaj gönderiyor ve 107 mesaj aldı. Bu yoğunluk, bazı kullanıcıların uygulamayı terk ederek daha sade bir dijital yaşam arayışına girmesine neden oldu.

META’NIN SAVUNMASI VE UZMAN ÖNERİLERİ

Meta, Meta AI’nin kullanıcı deneyimini zenginleştirmek için tasarlandığını ve gizlilik standartlarına uygun olduğunu savundu. Ancak, şirketin “devre dışı bırakma” seçeneği sunmaması, eleştirilerin odağında. MIT’den teknoloji politikaları uzmanı Prof. Dr. David Edelman, “Meta, kullanıcı odaklı bir yaklaşım benimsemeli. Zorunlu özellikler yerine, kullanıcıların tercihine bırakılan bir sistem güveni artırır” dedi.

Avrupa Birliği, yapay zeka kullanımına yönelik katı düzenlemeler getiren Yapay Zeka Yasası’nı yürürlüğe soktu. Bu yasa, kullanıcı rızası olmadan yapay zeka entegrasyonlarını sınırladı.

Prof. Dr. Wachter, Meta’nın bu yasaya uyum sağlamak için WhatsApp’ta Meta AI’yi isteğe bağlı hale getirmesi gerektiğini belirtti.

GELECEKTE NELER OLACAK?

WhatsApp krizi, yapay zeka teknolojilerinin kullanıcı odaklı tasarlanması gerektiğini bir kez daha gösterdi.

Uzmanlar, Meta’nın kullanıcı taleplerine kulak vererek Meta AI’yi isteğe bağlı hale getirmesi durumunda krizin hafifleyebileceğini düşündü. Aksi takdirde, WhatsApp’ın kullanıcı tabanında ciddi bir erozyon yaşanabilir. Bu olay, teknoloji devlerinin yenilikçi adımlar atarken kullanıcı mahremiyetini ve özerkliğini göz ardı etmemesi gerektiğini ortaya koydu. WhatsApp kullanıcılarının isyanı, dijital dünyada bireylerin kontrolü ele alma çabasının bir yansıması olarak tarihe geçebilir.