Ya Cumhurbaşkanı bırakmak istemezse!..

Ya Cumhurbaşkanı bırakmak istemezse!..
(...) Başkanlık sistemine geçişten sonra, seçimi kaybeden ya da seçimi kaybedeceğini hesaplayan Cumhurbaşkanı neler yapabilir?

TBMM'deki anayasa paketine bakarsak, o kadar çok şey yapabilir ki. Mesela, görevi bırakmayabilir.

Anayasa paketinde Cumhurbaşkanı'na olağanüstü hal ilan etme yetkisi veriliyor. Üstelik olağanüstü hal boyunca, normal zamanlarda çıkarmasının yasak olduğu, temel insan hakları ve özgürlükleri ile siyasi alanda "kararname çıkarma" hakkı da tanınıyor. Üstelik, Cumhurbaşkanı'nın çıkardığı bu kararnameler TBMM'nin önüne ancak 3 ay sonra geliyor.

Şöyle bir senaryo düşünün; İkinci kez Cumhurbaşkanlığı görevine aday olan Cumhurbaşkanı seçimi kaybedebileceğini hesaplayıp, olağanüstü hal ilan ederse ne olur? Seçim yapılmış ve kaybetmişse, görevi teslim etmeyebilir; "ülkenin içinde bulunduğu şartlar..." gerekçeli bir siyasi kararnameye bakar. Seçim yapılmamış ve kaybedeceğini anlamışsa, seçimleri iptal edebilir; Yine "içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullar..." diye başlayan bir kararnameye bakar. En az üç ay ülkeyi tek başına yönetmeye devam edebilir. Üstelik bu üç ay içinde, siyasi partileri kapatmaktan, siyasilerin ve vatandaşların mallarına el koymaya kadar her türlü yetkisi olur. Olmayan yetkilerini de, yine siyasi kararnamelerle çıkarıverir. Üç ay dedik ama, o süreyi de uzatmak mümkün. Ne de olsa koşullar "olağanüstü".

 Malum; Cumhurbaşkanı ve TBMM aynı gün seçiliyor. Bu durumda, halkın oylarının çoğunluğunu almış Cumhurbaşkanı'nın partisinin de TBMM'de çoğunluğa sahip olması büyük ihtimal. Olağanüstü hal, Partili Cumhurbaşkanı'nın partisinin çoğunlukta olduğu TBMM'ye geldiğinde, onaylanıp uzatılması da pek ala mümkün. Koşullar oluşup da, görevi bırakmak istemeyen o Cumhurbaşkanı yeniden seçileceğini kestirene kadar da bu düzen devam edebilir.

Türkiye gibi çatışmayla, savaşla anılan bir coğrafyada bulunan bir ülke için, "olağanüstü hal" bahanesi bulmak da, bunu sürdürmek de çok zor olmasa gerek...

Zeynep Gürcanlı Sözcü

 

 

***

 

Bir de bu gözle bakın...

 

İnsan haklarının birinci maddesi nedir?

Yaşama hakkı..

İşkence, eziyet, dışlanma, cinsiyet ayrımı, ırkçılık, kötü muamele, kötü yaşam koşulları, kötü sağlık hizmeti, kötü eğitim hizmeti, kötü yönetim sonra gelir..

İnsanın yaşaması garanti altında olacak ki..

İnsanın yaşaması devlet güvencesi altında olacak ki..

Gerisini konuşalım..

***

Üzülerek söylüyorum yaşama hakkımız tehdit altında..

(...)

IŞİD MİŞİD, PKK MKK, FETÖ  METÖ o bu..

Önemli değil..

Hata ne biliyor musunuz?

Bu toprakların bütün terör örgütlerinin açık alanı, top sahası haline gelmesidir..

Getirilmesidir..

***

Siyaset biliminde bir kural vardır..

Başka coğrafyaları dizayn etmeye  kalkarsan onlar da senin ülkeni dizayn etmeye niyetlenirler..

Başımıza gelen felaketlere bir de bu gözle bakın derim..

Mehmet Tezkan Milliyet

 

 

***

 

Nereye kadar?

 

Nasıl oluyor da yine ABD istihbaratı bu bilgiyi yine Türk istihbaratından önce alıyor?

Bu bilgi verilmesine, o güne kadar güvenlik önlemleri alınmasına rağmen neden asıl önemli olan yılbaşı gecesinde Reina'nın kapısında sadece 1 polis memuru bulunuyor?

Bu durumda MİT'ten başlayarak Emniyet, Valilik, İçişleri Bakanlığı zincirleme sorumluluk taşıdığına göre neden onlardan bu yönde net bir açıklama yok?

Bir sonra beklenen soru doğal olarak; neden bir istifa yok?

Ülke çapında vatandaşların can güvenliği sıfırlanmış durumda. Diğer ülkelerden bakıldığında neredeyse ülkemiz Suriye, Irak gibi terör-savaş ortamında bir ülke haline geldi.

Onlar devamlı başsağlığı diliyor, biz devamlı "terörü kınıyoruz", nereye kadar?

Güngör Mengi Vatan

 

 

***

 

O film FETÖ'cülerin peki ya o pankart

 

Baktım, yine o malum televizyon dizisi tedavülde.

Samanyolu TV'nin o malum dizisinde, terörist Noel Baba da varmış...

 İyi de arkadaş, daha 3 gün önce sahibi olduğu binanın tepesinden o sakil devasa Noel Baba pankartını sallandıranlar kim? Hani Noel Baba'ya yumruk atan o sakallı adam posterini... Ya AVM'lerde o Noel Baba müsamerelerini yapanlar... Bakın bir bakalım yahu...

(...)

 Tamam, bu Allah'ın belası FETÖ'cüler hâlâ çok güçlü ve her tür melaneti yapar...

 İyi de devletimiz de bu kadar güçsüz mü ki, bu melanetlerin hiçbirini önleyemiyor?

Ertuğrul Özkök Hürriyet

 

 

***

 

Eğriye eğri doğruya doğru

 

Bu ülkede nefret büyütülüyor. Kamplaşma ve düşmanlık büyütülüyor. Sonra, gelin birlik beraberlik! Olacak şey mi?

Ha, şunu demek istiyorsanız, evet bu koyduğumuz ölçüleri ve politikaları kabul edeceksiniz, öyle birlik ve beraberlik sağlayacağız! Yani bu ülkenin diğer yarısı sizin gibi düşünecek, davranacak!

Bakın, size, bugünkü terörün özellikle cihatçı- köktendinci kanadına, Suriye'de Esad rejimini yıkacak diye sınırlarımızı açmanıza, yurttaşlarımızın gözünüzün önünde teröriste devşirilip Suriye'ye gönderilmesine değinmiyorum. Ülkemize, ideolojisi ve adamlarıyla yerleşmesine göz yumduğunuzu hiç anımsatmıyorum. Şimdi bu uyuyan canavarlar katliam yapıyor. Başından tamamen yanlış bir Suriye politikanız bizi bu hale düşürdü, hiç demiyorum!

Bir taraftan teröre karşı birlik diyeceksiniz, öte yandan terör örgütü üyeliğiyle ilişkisi olmayan gazetecileri, mesela en son Ahmet Şık'ı tutuklayacaksınız...

Birlik isteği, yalancıktan ortada duruyor. Eğriye eğri, doğruya doğru!

Orhan Bursalı Cumhuriyet