"Ya sev, ya terk et"

Sayın okurlarım ne günlere ve kimlere kaldık. Bugün sizlere günlük gazetelerden kesip sakladığım ve beni fazlası ile üzen, devletimizin en üst makamlarında görevli şahıslara ait, duymak istemediğimiz beyanlardan söz edeceğim.
İlki Tayyip Erdoğan’ın resminin üstünde “Ya sev, ya terk et’i reddediyorum” başlıklı haber.
Başbakanlık sözcüsü Akif Beki de “Ya sev, ya terk et anlayışını sayın Başbakanımız, hiçbir zaman tasvip etmediği gibi bugün de şiddetle reddetmektedir” diyor. Ben bu sözcüğü kullananın ve sözcülüğünü yapanın bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadıkları kanaatindeyim. Onlar, bu sözcüğün, niçin ne ve neden kullanıldığından habersizler.
Bu güzel sözcüğü, Türk Milliyetçisi Ülkücüler, şanlı ordumuzun bölücülerin kökünü kazıdığı, bölücü başının ve yandaşlarının yurt dışına kaçtığı, vatandaşlarımızın birlik ve beraberliğe ulaştıkları yıllarda, on onbeş yıl önceleri, halkımıza sunmuşlardı. Ve seksen yaşını geçmiş Cumhuriyetimizde kendilerini halen Türk göremeyenlere, gösterdikleri yolun, özeti idi “Ya sev ya terk et.”
İkinci beyan da, Cumhurumuzun başına getirilen Abddullah Gül’e aittir; “Ne mutlu Türküm diyene, lafını tutup her yerde yaza yaza Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür. İkinci Cumhuriyeti ve Yeni Osmanlılık kavramlarını çok sağlıklı buluyorum ve geleceğe umutla bakıyorum. Türkiye’de Cumhuriyetin sonu geldi, kesinlikle laik sistemi değiştireceğiz. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik ve laiklik bu ilkeler bu halka zorlatma şeklinde dayatıldı. Türkiye’nin Irak - Libya - Suriye’ye benzeyen çok yanları vardır. Neden? aynı tek adam pozisyonu. Gidin, tek insanın heykelleri vardır.”
İşte, Büyük Bozkurt M. Kemal Atatürk’ün liderliğinde Anadolu insanının seksen yıl önce kurduğu Cumhuriyetimizin, yeni Cumhur’unun(!) görüşleri.
Üçüncü beyan da, eski dışişleri bakanlarımızdan ve soyadı da kendi görüşlerine hiç uymayan İlter Türkmen’e ait; “Milliyetçilik cereyanı bugün negatif bir model yaratmıştır, bütün batıya karşı kuşku ve husumet duyan, AB üyeliğini reddeden, içine kapanık, ekonomide devletçi, yabancı düşmanlığı benimseyen bir model” diyor. “Milliyetçilik, vatanseverlikle özleştirildiği için kutsallaştırılıyor, yoksa ikisi arasında fark var. Vatanserverlik çatışmacı değildir. Milliyetçilik ise kolaylıkla ifrada, şovenizme ve saldırganlığa dönüşen bir cereyandır.”
Gördünüz mü? Ülkücülerin “Ya sev ya terk et” dedikleri Türkiyelilerin halini. Tanrı Türkü Korusun.
* * *
Sayın okurlarım; bugün saat 15.00’te İstanbul Edirnekapı Şehitliği’nde şehitlerimizi anacağız. Bölücü teröre karşı vatan, bayrak, birlik ve bütünlüğümüz için canlarını çekinmeden veren aziz şehitlerimizi rahmetle anmak için toplanacağız. Arz ederim...
- Yorumlar 0
- 80 yılda nereden nereye geldik? (04.02.2010 tarihli yazısı)19 Temmuz 2014 Cumartesi 00:01
- Nihâl Atsız Hocamızı anacağız10 Aralık 2011 Cumartesi 00:00
- Tek milletiz, şimdilik yedi devletiz13 Ekim 2011 Perşembe 00:00
- Dilde birlik06 Ekim 2011 Perşembe 00:00
- Geleceğimizi kimlere teslim edeceğiz?29 Eylül 2011 Perşembe 00:00
- 50 yıl önce başbakanımızı ve bakanlarımızı idam ettik22 Eylül 2011 Perşembe 00:00
- AKP yanlış yolda giden iktidarımızdır15 Eylül 2011 Perşembe 00:00
- Türk Dünyası’ndan iyi haberler08 Eylül 2011 Perşembe 00:00
- Türk’ün sembolü Bozkurt’u nasıl büyüttüm01 Eylül 2011 Perşembe 00:00
- Kastamonu’muzda iki bayramımızı birlikte kutladık25 Ağustos 2011 Perşembe 00:00
- 2020 Olimpiyat’ı 18 Ağustos 2011 Perşembe 00:00
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.