Yağma düzeni

Açlık, yokluk ve geçim sıkıntısı, aldı başını gidiyor. Gittikçe düzeleceği yerde tam tersine gittikçe derinleşiyor. Neredeyse ülkenin geleceğini tehdit edecek boyutlara doğru yol alıyor.

Bütün bu gelişmelere rağmen Akp iktidarının umurunda değilmiş gibi davrandığı herkesin malumu. Aklı başında hangi insan, daha önce yapıp gördüğü hatasını yeniden dener ve gene aynı sonuçla karşılaşacağını bile bile yapar?

"Hiç kimse yapmaz" demeyin çünkü benim ülkemde bir kere de değil pek çok kere hatalar tekrarlanıyor.

İşte MB''nin gece yarısı operasyonundan sonra doların ve bağlı olarak altının çıktığı seviye ortada.

Şaşılacak durum değil mi?

Daha önce birkaç kere denendi ve görüldü ki, MB''ye zorlama yapıldığında dolar yükseliyor. Bu bilindiği halde ısrarla müdahalenin sürdürülmesinin mantığı ne?

Prof. Dr. Veysel Ulusoy, "Kasıt var" diyor.

"Ortada bir devalüasyon var" diyerek de devam ediyor.

Kılıçdaroğlu: "Erdoğan ve Kavcıoğlu''nun el ele verip halkı fakirleştirdiğini" söylüyor.

Doğru..

Kur artışlarıyla, sabit gelirlilerin fakirleştiği gerçek.

Piyasalarda her zaman "Dolar arttı" deyip fiyatı artıran esnaf ve üretici var ama "Dolar arttı" deyip artış oranında işçinin ve diğer çalışanların maaşlarını artıran yok. Bu durumda sabit gelirlilerin dolar arttığında bütçesi eksilirken, ticaret ve sanayi çevrelerinde aynı durum yaşanmıyor.

Olan garip gurabaya oluyor.

Akşener haklı olarak bu düzeni "Harami düzeni olarak" kabul ederek "Sandıkta demokrasiyle yıkacağız" diyor.

Akp iktidarlarının oluşturduğu "yağma düzeni" sadece kur artışlarının sonucu değil elbet.

"Hasta garantili" hastaneler, "yolcu garantili" hava alanları, bire beş fiyatla yapılan ihaleler ve elbette Sayıştay raporlarına yansıyan o kara düzeni de kapsıyor. Yaratılan bu kara düzen, milletin cebini boşaltırken, eş zamanlı olarak da toplumsal çaresizlik üretiyor. Yetmiyor, gittikçe derinleşerek "beka" sorununa doğru evriliyor.

Yoksullaşan Türkiye, aynı zamanda etrafı ABD-Yunanistan ve Fransa iş birliği ile kuşatılmakta olan Türkiye değil mi?

Evet öyle.

Ekonomisi art arda yapılan hatalarla güç kayıp eden bir Türkiye, iç ve dış sorunlarla baş edebilmek için hangi maddi gücü kullanacak diye kimse kendi kendine sormuyor mu? Kısacası savaşmak için paraya ihtiyacımız olmayacak mı?

Olmaz olur mu? Hem de nasıl.

Öyle ise neden fakirleşiyoruz?

Neden yağma düzenine dur demiyoruz?

Neden millî kaynaklarımızı başta İngiliz faiz lobileri olmak üzere kimi ülkelere ödemekteyiz?

Akp iktidarlarının yurt dışına ödediği faizlerle, millî savunma sanayi, beşe ona değil bine katlanırdı. Dahasını da söyleyeyim. Dolar üzerinden 20-30 yıllığına borçlanılarak yaptırılan yap işlet devret masalına dayalı köprü-yol ihalelerine yapılan pahalı ödemelerin fazlasıyla öğrencilerin yurt sorunu çözülür, Katar''a devrettiğimiz tank palet fabrikası satılmazdı.

Bizim kuşak, neredeyse 50 yıldır boşuna "Kavgamız vurguncu düzenedir" demiyor. İşte o düzen tam da bu düzendir. Milleti çaresizleştiriyor, halkı bıktırıyor. Bir ülkeyi faiz lobilerine çalışır hale getirdikten sonra, parasız pulsuz bir toplum ile baş başa bırakıyor. Bu arada düşman, hem zenginleşiyor ve hem de ülkeni adım adım ikili anlaşmalar, askerî üslerle kuşatıyor.

Yazarın Diğer Yazıları