Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Yahya Akengin Vakıflar ve Millî Düşünce...

İnsan kâinatın öznesi... İnsan aklının bilgiyle; ruhunun sevgiyle, saygıyla donanımı benim için her şeyden önce gelir. Ve insanı, ’insanca’bir ufka yöneltenler, inanın hiç ölmezler; onlar binlerce yıl yaşarlar... Sorarım; 24 Ağustos 1572’de Paris’te Aziz Bartolomeus Yortusu günü, binlerce Protestan’ı öldüren Katolik komutanının adını kim biliyor? Veya o yıllarda dünyanın en zengin insanını bilen var mı? Tarih uzmanları dışında kimsenin bildiğini sanmıyorum. Ama yine o yıllarda Paris’te “Denemeler”i yazan Montaigne’i -Mehmet Kaplan’ın dediği gibi- tüm dünya biliyor; tanıyor... Montaigne niçin tanınıyor? Çünkü o, insanın ‘insanca hallerinden’ söz ediyor... İşte, ben de inanıyorum ki; ruhunu kirletmemiş, ‘gönül sarayını’ yıkmamış bizim yazarlarımız içinden de binlerce yıl yaşayacaklar çıkacak. Bence, o yazarlarımızdan birisi de Sayın Yahya Akengin’olacaktır!

Sevgili Akengin’in yeni çıkan 126 sayfalık “Gece Yarısı Yazıları” adlı kitabını iki saatte okudum; kısa, öz ve müthiş bir anlatım... Akengin gerçekten aydınlık bir ufuk. 28. sayfadaki gelenek konusuna bir bakınız: “Gelenek tanımı soyut olarak bir kutsallığı ifade etmez. Geleneğe değer kazandıran, taşıdığı muhtevadır”. “Ağaca yapılan aşılar gibi geleneğe de aşılar gerekir”, “Gelenek yaşamalı ama zürriyetsiz olmamalıdır” Yine 37. sayfadan bilge yazarımızın bir-iki sözü: “Akılla inancı bir arada barındıramayan dindarlık, bir türlü kanatlanamıyor.”, “Akıl ve inancın gölgesinde eğer estetik bir zenginlik yeşerip gelişemiyor ise bir sakatlık var demektir.”

Akengin’in “dil kervanı” bölümünü tümüyle size aktarmayı ne kadar isterdim... “Tarih edebiyatla soluk alır” bölümü de öyle. Özellikle “Sen de mi Brütüs” sözünün edebiyatın tarihe bir armağanı olduğunu -doğrusu bu yaşımda- yeni öğrendim. Yine alkışlanacak bölümlerden birisi de “felsefe, insan ve edebiyat üzerine bir deneme”. Bu bölümde Akengin, Batı-Doğu çelişkisini pek güzel anlatıyor. “Bir söylencedir edebiyat” bölümünde 2011 yılında yayımlanan “Mitoloji Sözlüğü”nde, bir Türk efsanesi olan “Ergenekon”un yer almadığını özellikle belirtiyor.

Sevgili okuyucum “Gece Yarısı Yazıları” ufkumuzu genişletecek bir eser. Bu kitabı okuyunuz. Yazarımızı gönülden alkışlıyorum. Eseri yayımlayan Akçağ Yayınevi’ni kutluyorum. Kitaba, Yayınevi’nin 312 432 17 98 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.

Vakıflar konusuna gelince...

12 Mayıs 2015 tarihinde Vakıflar Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda “Vakıf ve Sanat” konulu bir panel gerçekleştirildi. Vakıf eserlerdeki ’sanat’konusunun işlendiği paneli -bu konuda birikimli- Sayın Nazan Sezgin Hanımefendi ile beraber takip ettik. Prof. Dr. Hüsrev Subaşı yönetimindeki panelde; Prof. Dr. Mehmet Akkuş “Vakfiyelerde Söz Sanatı” nı, Prof. Dr. Uğur Derman “Medresetü’l-Hattatin’in Yüzüncü Yılı ve Vakıf Eserlerde Hat Sanatı” nı, Dr. Aras Neftçi “Mimaride Vakıf İzleri” ni, Yrd. Doç. Dr. Rüstem Bozer ise “Vakıf Eserlerde Ahşap Sanatı’nı anlattılar.

Ve Millî Düşünce...

Başkentimizde, eski Devlet Bakanlarımızdan Sayın Sadi Somuncuoğlu’nun kurduğu ” Millî Düşünce Merkezi “ gerçekten bir Akademi gibi çalışıyor. Günlük siyasetten uzak; Türkiye’nin ve Türklüğün her türlü sorunlarının tartışıldığı bu mekân, yoğun biçimde bilgi üretiyor; insanları donatıyor. Her Çarşamba bir konuda verilen -Bilgi Şöleni denilen-konferanslar ve konferans sonunda oluşan yoğun fikrî tartışmalar, Millî Düşünce Merkezi’ni özel kılıyor. Nitekim 13 Mayıs 2015’te Merkez’in 290. Bilgi Şöleni’nin konusu: “İran ve Türk Hâkimiyeti’nin kaybı” idi. Sayın Rahim Cevatbeyli tarafından sunulan konferans büyük ilgi gördü. İran’ın nasıl bir Türk coğrafyası olduğu; Türk egemenliğinin 20. yüzyıl başlarında nasıl kaybedildiği açıklandı. Özellikle Hindistan’daki İngiliz etkisi dile getirildi. Konferans konuk sorularının yanıtlanmasıyla sona erdi.

Esen kalın efendim.

Yazarın Diğer Yazıları