Yakın gelecek Türklerindir

“AB’ye, ABD’ye karşı ol, sizin amacınız Türkiye’yi Libyalaştırmak mı?”  diyen arkadaşa ne desek bilmem ki.
Kardeşim kimse Türkiye’nin etrafına duvar örelim ve kendimiz pişirip kendimiz yiyelim demiyor. Böyle bir şey genlerinde   “Cihan hakimiyeti mefkûresi”  olan bir millet için mümkün olabilir mi!
 Bu millet Hunlar ile Avrupa’ya boydan boya adaleti götürmüş ve  Batı Roma’ya el öptürmüş, yine bu milletin Osmanlı’sı Doğu Roma’ya el koymuş, Afrika’nın en batısından Asya ve Avrupa içlerine kadar 22 milyon kilometre kareye yüzyıllarca huzur, barış ve adalet emzirmiştir..
Belki,  “O dündü, sen bugüne bak!” diyeceksiniz.
Zâten bizim kavgamız da bu kafalarla.
 Çünkü altın yere düşmekle pul olmaz.
Söyler misiniz şu anda dünyada kaç İngiliz, kaç Rus, kaç Fransız, kaç ABD, kaç Alman, kaç İtalyan devleti var! Cümlesinden birer tane. Ama Azerbaycan’ından Kırgızistan’ına, Türkmenistan’ından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne kadar kaç Türk devleti var, varın onu da siz hesap edin.
Türk’ün fıtratı tohum gibi patlayıp derinlere kök salmak, yücelere dal uzatıp insanlığa gölge ve meyve sunmaktır. Sen onu, yüzü sürülmüş tarla gibi kargacık burgacık ’bir garip adam’ olarak görür, küçümser, git karnını doyur diye Almanya’lara gönderirsin.
Sonra ne olur?
Ne olacak, o elleri nasırlı, yüzü toprak gibi kara ve kuru Türk, bastığı toprağa bir tohum gibi düşer, çatlar, yeşerir ve öyle bir kök salar ki, şaşırmayan kalmaz.
Bak bugün Almanya’da 2 milyon 300 bin Türk var ve bunların 500 bini doktor, hukukçu, mühendis. Bugün Almanya’da 70 bine yakın Türk şirketi  binlerce Alman’a iş veriyor ve yıllık ciroları 40 milyar avroya dayanmış durumda. Üstelik Türk patronların yaş ortalaması da 38’den küçük. Avrupa yaşlanıp eksiliyor, Türkler çoğalıyor ve genç yaşta işsiz Avrupalının işvereni oluyor. Durum Fransa dahil Avrupa’nın diğer ülkelerinde de farklı değil.
 Yani Avrupa’da da gelecek Türk milletinin.
 Bugün Rusya’da Türk müteahhitlerin yaptıkları iş hacmi 20 milyar doların üzerinde.
 Yani bu milletin çevresine duvar örmek ne ABD, ne AB ne SSCB’nin haddi olmuştur, olamayacaktır. Birileri küçümsese de, birileri uyutsa da, birileri bu toprağın insanına, “Benden adam olmaz” dedirtmeyi başarsa da, Allah bu milleti sebep içinde sebep yaratarak yeryüzüne yayar, itibarını korur.
Bu hep böyle oldu, yine böyle olacak..
Çünkü bu milletin kalbi ve niyeti çok temizdir.
İnişler çıkışlar ve talihin yüzümüze gülmediği anlar bulunabilir. Bunların cümlesi geçer ve bu millet tarihe damgasını vurmaya devam eder.
Gerçek bu olduğu için hiç kimse Türk milletinin çevresini duvarla örelim falan demiyor. Türk insanı bütün bu başarılarını AB ve ABD’siz, hatta onlara rağmen yani onların ürünü olan ASALA’sını, PKK’sını, sağ-sol çatışması ve diğerlerini aşarak gerçekleştirmiştir. Bizim dediğimiz, önce kendimize inanmamız ve güvenmemizdir. Biz Yunanistan, Portekiz ve İspanya AB üyesi olduktan 6 yıl sonra Gümrük Birliği üyesi olurken Türkiye AB üyesi olmadan niye Gümrük Birliği’ne giriyor, diyoruz. GB üyesi olduğu için Türkiye’nin Çin’inden Rusya’sına kadar dış ticaretini AB üyesi ülkeleri bloke etmiş bulunuyor. Türkiye dış politikasını AB ile uyumlu yapma taahhüdünü imzaladığı için de mesela AB dış politikada  “Kıbrıs’ta Türk askeri istemiyoruz”  veya  “İsrail mağdur, Filistinli zalim” dediğinde aynısını demek zorunda.
Böyle bir teslimiyet böyle büyük bir millete yaraşır mı?
Fransa Aktif Türk İşadamları Derneği Başkan Yardımcısı Hilmi Çalışkan,  “Fransa iyiye mi gidiyor?”  sorusuna bakınız nasıl cevap veriyor:
 “- Kötüye gidiyor. Türkiye’nin AB’den alacağı hiçbir şey yok. Onların bizden alacağı çok şey var. Türklerdeki vizyon hiçbir millette yok. Daha yeni uyanıyoruz!”
Bizim söylediğimiz de bu.

Yazarın Diğer Yazıları