​​​​​​​Yakın tarihe bakışı değiştirecek hatırat

​​​​​​​Yakın tarihe bakışı değiştirecek hatırat

Tarihimize ve geçmişimize düşmanlıklar cephesiyle bakıyor olmamızın siyasi hayatımızı da olumsuz etkilediğine dikkat çeken araştırmacı yazar Eyyup Bostancı yayına hazırladığı Ali Fethi Okyar'ın hatıraları ile yakın tarihimize yeni bir bakış açısı getirmeye çalışıyor. Bostancı, Akıl Fikir Yayınları'ndan çıkan "Sultan II. Abdülhamid Han'la 113 Gün" adlı çalışmasında II. Abdülhamid ile İttihatçıları çatıştıran yaklaşımı dışlayıp uzlaştırıcı bir yaklaşımla tarihimize yeni bir ufuk açma arayışına giriyor.

Sultan II. Abdülhamid'in İttihadçı Ali Fethi Bey'e dediği,  "Ne ben sizleri, ne de sizler beni tanımışız. Yazık olmuş!.." sözlerinden yola çıkan Eyyup Bostancı, çalışması hakkında şu bilgiyi veriyor:

"II. Abdülhamid Han'ı bir kısım entelektüellerin 'müstebid' hatta Avrupalıların ağzıyla 'Kızıl Sultan' olarak tanımaları ve tanıtmaları hiçbir araştırma yapmaksızın sabit bir fikir olarak bu kanaatlerini asla değiştirmemeleri, bir kısım insanımızın da İttihat ve Terakki içinde bulunmuş insanları ve Cemiyetin bizzat kendisini Osmanlı Devletinin yıkılışının en büyük sorumlusu olarak ilan etmeleri ve tıpkı diğer grup gibi bu konuda asla farklı fikirleri dikkate almamaları tarihimizle yüzleşmek adına kaybettiğimiz bir durum olsa gerekir. Yüzyıl öncesindeki yaşananlara adaletli ve ülkenin geleceğini inşa edecek gözle bakılmasına içinde bulunduğumuz günlerde her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. O dönemleri yaşayan devrin ileri gelenlerinin kendi aralarındaki ihtilafları nasıl çözdükleri -birbirlerine ve olaylara bakış açıları zamana ve şartlara bağlı olarak sık sık değişse de- yaşanan bütün acılara rağmen ülke selametini en önde tutarak birliktelik ruhlarını hiç kaybetmedikleri görülür. Bu durum, en çok da dönemin yaşanmışlıklarını günümüze taşıyan pek çok şahsiyetin hatıratlarında görülür. Ali Fethi Bey'inki ise en kıymetli hatıratlardan biridir. Ali Fethi Bey, son dönem siyasetçilerimiz içinde en önemli on şahsiyet arasındadır. Cumhuriyet öncesi ve sonrasında aldığı görevlerden de (Sofya, Paris Sefirlikleri, Dahiliye Nazırlığı, Serbest Fırka kurucusu, Başbakan, Adalet Bakanı vb.) çok daha önemlisi ve bizi ilgilendiren yanı Sultan Hamid'in en yakınında yer almış, ona refakat etmiş İttihatçı bir siyasetçi olmasıdır. (Dr. Atıf Hüseyin de İttihatçı bir doktor sıfatıyla Abdülhamid'in sağlığı ile ilgilenmiştir.) Sultan Abdülhamid'le rahat ve samimi bir konuşma imkânına kavuşmuş olan Ali Fethi Bey, onunla Selanik günlerinde geçmişte yaşanan pek çok konuyu bizzat Sultan'dan dinlemiştir. Sadece Abdülhamid'in hafızasında kalan devleti yönetme ve ulusları idare etme konularındaki kararlarını birinci elden aracısız dinleme fırsatını da elde etmiştir. Bu hatırat Sultan Abdülhamid'i tanımadan Abdülhamid düşmanlığı yapanlara da, İttihatçılar'ı vatan haini sananlara da düşüncelerini bir kez daha gözden geçirme fırsatı sunacaktır umudunu taşımaktayız."

Akıl Fikir Yayınları Tel:(0212) 514 77 77

***

Büyük düşünür ve sanatkârlarımız

Prof. Dr. H. Ömer Özden; bazı filozof, din ve bilim alanındaki düşünür ve sanatkârlarımıza yer verdiği seçkiyi, "Türk Düşünce Tarihi" adıyla kitaplaştırdı. Düşünmenin giderek daha önem kazandığı bir dünyada yaşadığımıza dikkat çeken Prof. Dr. H. Ömer Özden, bu önemli çalışması hakkında şubilgiyi veriyor:

"Dünyayı ve hayatı anlamlandırmamızı, bilimi, hayatımızı kolaylaştıran teknolojik ürünleri, yapıp ettiklerimizin bir ürünü olan sanatı ve inançlarımızı rasyonelleştirmeyi, düşünmeye borçluyuz.

Ancak düşünce tarihi veya felsefe tarihi deyince çoğunlukla Batı dünyası akla gelmekte, bilim adamlarımızca yazılmış olan felsefe tarihiyle ilgili kitaplarda Türk-İslam filozof veya düşünürlerine yer verilmediği görülmektedir. Oysaki tarihe bakıldığında bizim de birçok filozofumuz ve mütefekkirimizin bulunduğu, milletçe muazzam bir düşünce mirasına sahip olduğumuz, bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstelik bu düşünce mirasımızın içerisinde sanattan dine, felsefeden bilime kadar her alanda ortaya konulmuş sayısız düşünce ürünlerimiz bulunmaktadır. Bu geniş yelpazeyi dikkate aldığımızda sınırları belli olan elinizdeki bu kitapta, filozof unvanına sahip, dinî düşüncede söz sahibi, bilim tarihine mal olmuş ve sanat alanında kendini kanıtlamış bulunan şahsiyetlerimiz arasında bir seçki yapma mecburiyetinde kaldık ve öne çıkmış bazı filozof, din ve bilim alanındaki düşünür ve sanatkârlarımıza yer verebildik. Kitabın, geçmişimizi öğrenmek ve geleceğe güvenle bakabilmek bakımından okuyuculara faydalı olması dileğiyle...

Bilge Kültür Sanat Tel:(0212) 520 72 53

***

HAFTANIN KİTABI

İsyanlar ve arka planı...

Osmanlı İmparatorluğu tarihinde en büyük Celali isyanı başlatan Abdülhalim Karayazıcı 'nın yaşayan en büyük torunu Radi Dikici, "Ben Bir Celaliyim" adlı kitabını farklı bir iddia ile sunuyor:

Kitabın adı "Ben Bir Celaliyim" gerçeğin ifadesidir. Elimizdeki belgelere göre, Osmanlı tarihinin bir bölümü bu kitap yayınlandıktan sonra değişmek durumunda kalacaktır. Basit bir, iki örnek vermem gerekirse, ilk kez bu kitapta Celali isyanlarını tetikleyen olayların gerçek nedenleri ortaya konmuştur. Abdülhalim Bey'in kökeni ilk kez açıklanmaktadır. Tüm tarih kitaplarında yazılanın aksine ölüm tarihi 1601 degil,1606'dlr. Hiç bir Osmanlı tarihçisi, o dönemde isyanları ve siyasal olayları derinden etkileyen, Küçük Buzul Çağı'ndan ve Büyük Kuraklık'tan bahsetmemiştir.

Rüşvetin müesseseleştiği Ill. Murat ve Ill. Mehmet dönemini farklı bir şekilde tanımak sizleri biraz şaşırtacaktır.

Tarihçi Kitabevi Tel:(0216) 418 68 86

***

Bir başka İstanbul

Tolga Gümüşay'ın kaleme aldığı "İstanbul Maviyken" dili, müziği ve sarıp sarmalayan atmosferiyle okura kendini adeta mavi camdan bir kar küresinde hissettiriyor.

Beyoğlu'nun serüvenci ruh hali, Kumkapı ve Kadırga'nın alçakgönüllülüğü, Boğaziçi'nin baştan çıkarıcılığı İstanbul'un mavisinde eriyor, okurun ruhunu ısıtan bir örtüye dönüşüyor.

Kitabın ana karakteri Konstantin'in de ifade ettiği gibi, "Sanki bu şehir karlar altındayken, insanın kulağına hayatın anlamını fısıldayıverecekmiş gibi gizemli bir havaya bürünüyor." Ve 20. yüzyıl İstanbul'unun büyüleyici yaşantısı, Konstantin'le birlikte okuru da usul usul ele geçiriyor.

 

Altın Kitaplar Tel:(0212) 446 38 88

***

KÜTÜPHANEMDEN:

Günümüze ışık tutan geçmiş gerçekler

Türkiye'nin dününe bakmadan bugününü anlamak mümkün değil. Hele hele siyasetini ve siyasetteki gelişmeleri anlamak sözkonusu ise düne bakmak kaçınılmaz. Çünkü bugünün şifreleri dünde yani çok da uzak olmayan yakın geçmişte saklı. İşte yakın siyasi tarihimizden günümüze uzanan bu şifreleri çözecek anahtar niteliğindeki kitaplardan biri de Prof. Dr. Sina Akşin'in ilk baskısı 1980'de yapılmış olan "Jön Türkler ve İttihat ve Terakki" adlı çalışması. Bilebildiğim kadarıyla daha sonra yeni baskıları da yapılmış kitaba şu sıralarda da biraz çaba gösterilerek ulaşılabileceğini düşünüyorum. Elimdeki 3.Baskı 2001 yılında İmge Kitabevi tarafından yayınlanmış. Kitabın girişinde Osmanlı toplum yapısının üzerinde etraflıca duran Prof. Dr. Sina Akşin'in Jön-Türkler ve İttihatçılar üzerine yaptığı araştırma üç ana başlık altında toplanmış:

1889-1908 İttihat Terakki'nin kuruluşu,

1908-1913 Denetleme İktidarı

1913-1918 tam iktidar dönemi 

Sonunda geniş bir kaynakçanın yer aldığı kitabıyla ilgili olarak Prof. Dr. Sina Akşin şunları söylüyor:

"Tarık Zafer Tunaya, 'II. Meşrutiyet, cumhuriyetimizin siyaset laboratuvarıdır' demişti. Cumhuriyeti anlamak için önce 1908-1918 dönemine bakmak gerekiyor. Bu çerçevede, Jön Türkler kimdi, neler yaptılar? İttihatçılar kimlerdir, neleri başardılar, neleri başaramadılar? Bu kitapta, Jön Türkler ile İttihat ve Terakki konusunda aradığınız temel bilgileri ve bu soruların yanıtlarını bulacaksınız."

Yakın tarihe meraklı ve yakın siyasi tarihi anlayıp günümüze etkilerini muhakeme etme ihtiyacı duyan herkesin mutlaka okuması gereken bu kitabın peşine düşmenizi hararetle tavsiye ediyorum. İyi okumalar...

                                                                                                                                    (Ahmet Yabuloğlu)