Yalnız sözler değil icraat da milli olursa…

Türkiye, Tayyip Erdoğan'ın Dolmabahçe müjdesine kilitlendiği sırada, bir ABD savaş gemisi, Girit adasına geldi. Daha önce de Fransa, Almanya ve Rusya, Doğu Akdeniz'e savaş gemileri göndermişti. Bu arada, Türkiye'nin desteklediği Libya hükümeti de ateşkes ilan etti. Bilindiği gibi Yunanistan, Girit ve diğer adaların bulunduğu bölgedeki deniz yataklarının kendilerine ait olduğunu iddia ederken, Türkiye bu iddiaları reddediyor ve adaların münhasır ekonomik bölgenin tespitinde esas alınamayacağını savunuyor. Yunan iddiaları kabul edilirse, Türkiye kendi kıyı şeridine hapsediliyor!

Müjde öncesinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Almanya Başbakanı Angela Merkel Paris'te buluştu. Basın toplantısı Türkiye konusunda "sözlü düello"ya dönüştü. Macron, isim vermeden Türkiye'nin Libya'daki politikalarının cezalandırılmasını istedi. Merkel ise "Libya, üçüncü ülkelerin stratejileriyle çözüm bulacağı bir ülke değil. Kendi çözümünü bulmalı" dedi.

Merkel, "Almanya olarak biz Türkiye ve Yunanistan'ın yeniden diyaloğa geçmesi yolunu seçtik" diye tavrını açıklarken Macron, "Bir bölgesel gücün sınırları aşması karşısında, diplomasinin yanında, askeri güç kullanmak da gerekti. Bizim yaptığımız da budur" diye cevap verdi. .

Yine müjde öncesinde Irak Başbakanı Mustafa El Kazımi, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geldi. Kazımi, basın toplantısında Türkiye'nin askeri operasyonlarını gündeme getirdi ve Türkiye'nin saldırılarının "kabul edilemez" olduğunu söyledi. Trump ise Amerika'nın, özellikle de kendisinin şahsen Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la çok iyi bir ilişki içinde olduğunu kaydetti ve Amerika'nın da Türkiye ile konuşacağını söyledi. ABD Başkanı, "Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la çok çok iyi ilişkilerimiz var" dedi

***

Kısacası, Doğu Akdeniz'deki mücadelenin ana sebebi, bu bölgedeki enerji kaynakları! ABD, Rusya ve Fransa, askeri güç gösterisi yaparak pastadan pay almaya çalışıyor. ABD ve Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs Rum devletinin yanında yer alarak, Türkiye ve KKTC'nin haklarını yok sayıyor. Türkiye de direniyor.

Şimdi, Erdoğan'ın açıkladığı Karadeniz'de 320 milyar metreküplük doğalgaz bulunduğuna dair müjde, Doğu Akdeniz'deki durumu ortadan kaldırmıyor.

Erdoğan'ın verdiği bilgilere göre, bulunan doğalgaz yataklarının etrafında başka yataklar da olduğu tahmin ediliyor. Akdeniz'deki araştırmalardan da olumlu sonuçlar bekleniyor.

Erdoğan, Karadeniz'deki doğalgazın en geç 2023'te Türkiye'nin kullanımına sunulacağını söyledi. İnşallah dediğini yapar.

Erdoğan, enerjide ihracatçı konumuna gelmekten söz etti ve Türkiye'nin kimseye ihtiyaç duymadan kendi ayakları üzerinde duracağını söyledi, Türkiye'nin karşısında duran güçlere de uyarılarda bulundu.

***

Erdoğan'ın ekonomik krizden çıkış yolunu, yeni enerji kaynakları keşfetmek olarak gördüğü anlaşılıyor. Elbette, yeni enerji kaynaklarının bulunması, Türkiye ekonomisini rahatlatır. Fakat bu durumun, "eksen değişikliği"ne yol açacağını veya yeni bir dönemin başlangıcı olacağını söylemek zordur. Buna rağmen, gerek Erdoğan'ın gerekse, Berat Albayrak'ın, "milli enerji politikaları"ndan, "cari açık fazlası"ndan, "döviz rezervi fazlası"ndan ve dolayısıyla "tam bağımsızlık"tan söz etmeye başlamaları önemlidir.

Yalnız, AKP'nin çıkardığı maden yasası, Amerikan işgali sırasında Irak Meclisi'nin çıkardığı maden yasasından bile geri ise herkesin bu durumu sorgulaması gerekir. Burada önemli olan güzel sözler değil, icraattır. Yalnız sözler değil icraat da milli olursa, o zaman parti farkı gözetmeksizin 83 milyon, bu politikaların arkasında durur.

 

Yazarın Diğer Yazıları