Yandaştan al haberi…

Konuk, İçişleri Bakanı.

Konu, "kayyum" atamaları.

"Gazeteci" sıfatıyla karşısında oturanlar arasında bir ara bir hareketlenme yaşandı. İçlerinden -iktidara yakınlığı, en azından iktidar tarafından makbul sayıldığı sır olmayan biri-,  ıkındı, sıkındı, kıvrım kıvrım kıvrandı… Oraya döndü, buraya döndü… Aşağı baktı, yukarı baktı… Öyle bir şey sormalıydı ki; yanında oturan kızıl-bakır saçlıdan daha çok konuşulmalıydı… "Manşet" onun sorusundan çıkmalıydı…

Uzun bir müddet  "düşünen adam emojisi" pozu kestikten sonra ileri atıldı:

- "Kayyum" atamalarına HDP ve CHP çok sert tepki gösterdi ama İYİ Parti'den o kadar sert bir açıklama, yüksek sesli bir itiraz gelmedi. Millet İttifakı'nın kendi içinde böyle farklı bir durum oluştu… Siz bu operasyonların kararını alırken, "Millet İttifakı"na dönük bir hesap da yaptınız mı?

***

Not tutmadım, kelimesi kelimesine böyle değildi ama buna benzer cümlelerle ifade etti derdini…

Tercümesi:

Amacınız, "milliyetçi" yanı daha baskın olan İYİ Parti ile "demokratikleşme(!)" noktasında HDP'ye daha yakın duran CHP'nin arasına nifak sokmak mıydı? Millet İttifakı'nda kriz çıkarmak mıydı? İYİ Parti'den Cumhur İttifakı'na bir kaymaya/kopuşa zemin hazırlamak mıydı?

***

Yuh be arkadaş!

Velev ki öyle…

Ne diyecekti İçişleri Bakanı? "He, onu planladık. Cumhur İttifakı'ndaki kan kaybını nasıl önleriz diye düşündük, taşındık… Aklımıza, İYİ Parti'yle tampon yapmak geldi… Biz de böyle böyle bir tuzak kurmaya karar verdik" mi diyecekti yani!

"Aferin, ne zeki şeysin sen öyle şıp diye okumuşsun niyetimizi" diye sırtını mı sıvazlayacaktı?

"Devletin bekası" gibi, "terörle mücadele" gibi itirazın mümkün olmadığı başlıklar altında yürütülen bir operasyonun gerçekteki nihai siyasi hedefini deşifre ediyorsun diye madalya mı takacaktı?

***

Yanlış anlamayın böyle bir sorunun sorulmasına itiraz etmiyorum;

Böyle bir sorunun, iktidarın ali menfaatlerini gözetmekten geri durmayan biri tarafından, iktidarın hoşuna gidebileceği, işine yarayabileceği zannıyla sorulmuş olmasına gülüyorum!

Yoksa bence vatana millete son derece hayırlı bir kaş yapayım derken göz çıkarma eylemiydi;

Hiç değilse paranoyak olmadığımız tescillendi; yandaştan almış olduk haberi.

Yine gol değil…

Yukarıdaki yazıdan devamla…

Siyasi iktidar sahiden de "terörle mücadele" ekseninde yeni bir saflaşmaya gidiyorsa, "beka"yla muradına eremediğine şimdi "kıran" kırana yeni bir metodla ulaşmayı deniyor, seçimde Millet İttifakı'na kaptırdığı milliyetçi oyları bu yolla geri döndürmeyi planlıyorsa; oltanın ucunda da İYİ Parti varsa, "kayyum" atamaları doksandan yapılmış bir gol vuruşu kıvamındaydı.

Yiğidi öldür hakkını yeme, İYİ Parti, kurulduğu günden bu yana -bana göre- savunma hattının en zayıf olduğu dönemde bu topu iyi çıkardı.

Tek cümleyle, partinin kurucu üyelerinden Mehmet Tolga Akalın'ın ifadesiyle "HDP'nin demokrasi diyerek yaptığı sistematik bölücülüğün" de, iktidarın "güvenlik diyerek yaptığı sistematik hukuksuzluğun" da yanında olmadan, yanında algılanmadan tepki göstermeyi başardı:

"Türk devleti, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne halel getirmeden de terörle mücadele edebilir."

Bu cümleye kim bölücülükle, hukuksuzlukla, antidemokratlıkla ilişkili bir anlam yükleyebilir.

Ve fakat…

Maç sona ermedi…

Hasan Seymen'in Cumhuriyeti "Çerkes asimilasyonu"yla suçladığı, Salim Ensarioğlu'nun da iktidarın çözüm sürecindeki Öcalan açılımını onayladığı söylemlerinden dolayı zerre pişmanlık duymayan ve hatta üste çıkmaya çalıştıkları açıklamaları ortada "surda açılmış delikler" gibi dururken, iktidarın yeni "millilik", "milli güvenlik", "milliyetçilik" ataklarının çarpıp döneceği bir savunma barajı bulamayabilir kalesinin önünde İYİ Parti…

Aynı sorun ittifakın diğer kanadında CHP için de geçerli.

Millet İttifakı'nı destekleyen, desteklemenin ötesinde sahiplenen seçmenin bu yapıya "iktidarın lafı/gazı"yla sırt dönme ihtimali zayıf; yeterki kendileri işgüzarlıklarıyla çileden çıkarmasınlar milleti!

Ağacın kurdu içeride olur; bilmem anlatabildim mi!

SORU-YORUM

Böyle bir açıklamanın arkasına sığınmak acizliğini bir kenara bırakalım ve Bakan Bey'in haklı olduğunu ve THK'nın elindeki 6 uçağın 3'ünün motorunun bulunmadığını/çalışmadığını varsayalım; diğer 3 uçağın havalandırılmamasına mazeret sayılır mı?

Yazarın Diğer Yazıları