Yanlışları düzeltmeden...

47 yıldır Kıbrıs meselesi “1960 devleti; Anayasası ve meşru hükümeti ile devam etmektedir” yalanı ve yanlışı üzerine bina edilmiş formüllerle halledilmeğe çalışılmaktadır. Niye? ABD ile garantör İngiltere’nin işine öyle geldiği için ve Sovyetlerin iki NATO ülkesi arasındaki kavgayı kızıştırıp,kendine pay çıkarmayı hedeflediği için!
1964’te Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar Kıbrıs’ı eli kanlı Makarios’un Akritas planı yapımcıları, gayri meşru idaresine “Meşru Kıbrıs Hükümeti” olarak hibe ediyordu. O gün, Rumlar açısından, Kıbrıs meselesi halledilmişti. Onlar için mesele adanın yüzde üçüne hapsettikleri Kıbrıs Türklerinin teslim olmaları veya bu “Helen adasından” çekip gitmeleriydi.
Dünyaya, utanmadan “Türkler adayı bölmek için isyan ettiler; hükümet isyanı bastırmaya çalışıyor” mesajını veriyorlar ve burada temsilcileri bulunan ABD, garantör İngiltere ve diğerleri de hiç sıkılmadan bu yalanı yutuyorlardı.
1974’ten sonra Rum liderliği “Kıbrıs meselesi Türk işgalinden kaynaklandı” demeye başladı. ABD, garantör İngiltere ve diğerleri ile 1964’ten bu yana adada asker bulunduran BM, Rum liderliğine “yalan söylemeyiniz.. 1963-1974 yıllarını ört bas edemezsiniz... Yalan üzerine uzlaşma bina edemezsiniz” diyemediler.
Bu da yetmedi; bu sahte ve gayri meşru Kıbrıs Hükümetini, hiç utanmadan, “Allah var; günahtır, haksızlık olur” demeden, hak ve hukuka bakmadan, “Kıbrıs Hükümeti” dedikleri geçmişi suç dolu, kan dolu Rum idaresini AB üyesi yaptılar.
Şimdi bu sahtekârlar, Türkiye’den ve Kıbrıs Türklerinden yukarıda tarifini yaptığımız “Kıbrıs Hükümetini” ,yani Rum idaresini meşru hükümet olarak kabul etmelerini bekliyorlar. İçimizde bunlara içten gelen duygularla “Has.......tir” diyen yüzde 99 bir kitle sessizce Allah’ın merhametine ve Anavatanın gücüne, anlayışına, Mehmetçiğine sığınırken, birkaç kendini bilmezin yarattığı havaya bakarak “Kıbrıslılar, Türkiye’den kopuyor” sevincine kapılanlar var.
Rum liderliği bunlara bakarak taleplerini artırmaktadır.AB veya BM’nin kontrolünde nüfus sayımı istiyorlar.Nüfus sayımı bir devletin egemenlik hakkıdır. KKTC devleti vardır. Nüfus sayımını bu devlet kendi yasalarına göre yapar ve dünyaya duyurur. KKTC hükümeti her halde, AB ile BM’nin, bu Rum talebini bize kabul ettirme baskısı karşısında dik durur ve “ben KKTC olarak nüfus sayımını yapar, neticeyi size duyururum” der. Murakabeli, dıştan müşahedeli bir sayıma asla ve asla razı olmaz.
Rum liderliği “meşru Kıbrıs Hükümeti” olduğuna ve Kıbrıs’ı tümü ile AB üyesi yaptığına öyle bir inanmış ki, bu hayalden vazgeçmedikçe Kıbrıs meselesinin halli için gereken “doğruları” bir türlü kabul edemeyecek. Zaten, “AB üyesi Kıbrıs” olduğuna inandığı sürece de buna ihtiyaç duymayacak, zamana oynayacak ve bu zaman içinde, içimizdeki paralı parasız ajanlarına güvenerek bizi içten parçalamak için elinden geleni yapacak. KKTC’yi tanımayan AB’nin, içimizde at oynatmasına, Rum ajanlarının Avrupa-Amerika gezilerine, “barışçılarla-barış karşıtları” diye takdim ettikleri insanlarımızı daha da bölmek için yaptıklarına hız verecektir.
Bu arada, BM Genel Sekreteri ve buradaki temsilcileri “görüşmeler iyi gidiyor” diye kendi kendilerini aldatmaya devam edeceklerdir.
Mesele: KKTC halkının devletine, egemenliğine anavatanın fiilî ve etkin garantörlüğüne sahip çıkma yönündeki kararlılığına ve bunlardan vazgeçmesi için gelecek baskılar karşısındaki dayanaklığına kalmıştır.Hristofyas utanmıyor, “Talat ile anlaştık.Rum-Türk nüfusu kalıcı bir şekilde 4:1 olacak” diyor! Daha ne desin?

Yazarın Diğer Yazıları