Gündem baya hareketli.

Bir yandan yapay zekâ sohbet ekranlarımızı cüzdana çeviriyor, bir yandan pazar yerleri kimlik değiştiriyor, öte yandan devletler içerik üreticisine “dur bakalım, sen kimsin” diye soruyor.

Üstüne Amazon Ceo’su Andy Jassy’nin “fiziksel mağaza devri bitiyor, kronometre çalışıyor” çıkışı geliyor.

Önce PayPal tarafına bakalım.

Şirket 2026 itibarıyla sohbet robotu ekranında geçen konuşmayı tek tıkla alışverişe dönüştürecek bir yapı kuruyor.

OpenAI ile birlikte kurulan sistemde Instant Checkout denilen akış devreye girecek, altyapı tarafında da açık kaynak Agentic Commerce Protocol bulunacak.

Böylece satıcıyı Perplexity ya da ChatGPT içinden görünür hale getirecek.

Kullanıcı ürün bakarken sohbet penceresinden çıkmadan “al” dediği anda ödeme PayPal cüzdanından akacak, üstelik koruma mekanizmalarıyla birlikte ilerleyecek.

Buradaki kritik detay satıcı tarafının ekstra entegrasyon yükü yok denecek seviyeye iniyor.

PayPal yönlendirmeyi, ödemeyi, güveni tek pakette sunuyor. Küçük bir rahatlık hamlesi gibi okumak yetersiz kalır; aslında “müşteriyle en önde kim temas kuruyor?” sorusunu baştan yazıyor.

Eskiden kullanıcıyla satıcı arasındaki geçiş noktası Google arama kutusuydu, şimdi o temas noktası sohbet penceresinin içi haline geldi.

Bu tabloya Türkiye’den n11’i koyunca tablo iyice renkleniyor.

N11 pazaryeri olarak hayatımıza 2013’te Güney Kore merkezli K11 ve Doğuş grubu ortaklığı ile kırmızı-siyah rengi ve uğur böceği maskotuyla girmişti.

Yıllar sonra Getir bünyesine geçince mor-sarı palete kaydı.

Son devir teslimle birlikte DMSF Holding çatısı altına geçti ve şimdi pembe-siyah çizgisiyle, yuvarlak yeni logosuyla sahada.

Sadece logo güncellemesi de yok…

Kasım kampanyası için verdiği vaatler tam avcı refleksi taşıyor: yeni üye için 500 TL’ye kadar indirim, 50 TL üzeri kargoya ücret yansıtmama sözü, siparişte yüzde 10’a varan puan geri dönüşü gibi tetikleyicilerle “gel ve ilk alışverişini benden başlat” diyor.

Amaç basit!.. Pazaryerinin yeni dönem anlatısını hem görsel hafızaya kazımak hem cüzdan tarafını ısıtmak. Kimlik değişimi tek başına estetik bir karardan ziyade dönüşüm odaklı performans kampanyasıyla yürüyen bir açılış töreni gibi ilerliyor.

Ticaret ile oyun çizgisinin eridiği başka bir örnek de İngiliz mobilya markası DFS’in Pinterest UK iş birliği.

“What’s Your Thing? Collage Quest” adı verilen deneyim kullanıcıya “kendi stilini seç, ipuçlarını topla, bir sonraki sahneye geç” diyen etkileşimli bir akış kuruyor.

Pinterest’in büyüyen collage formatı üzerinden altı farklı iç mekân içinde ipucu avı başlatılıyor. Görevlerin hepsini tamamlayan kişi hayalindeki kanepenin gerçek versiyonuna DFS sitesinde kavuşma şansına sahip oluyor.

İlk faz 20 Ekim - 23 Kasım arasında sürüyor.

İkinci fazda Quiz to Board denen sistem devreye giriyor. Pinterest ilk kez kullanıcının zevkine göre otomatik kişisel alışveriş panoları kuracak. Sosyal medya kaydırması artık hobi panosu yerine, kişisel mağaza gezisi oldu. Koltuk seçimi bile bilgisayar oyunu gibi hissettiriyor.

Cadılar Bayramı tarafı da dönüşen tüketim iştahını gözler önüne seriyor...

Bir zamanlar çocuk şeker partisi gibi görülen, kostüm giyip kapı kapı dolaşmaktan ibaret kalan bir gündü.

Şimdi durum bambaşka. Artık yaz ortasında başlayan, yetişkinlerin de en az çocuklar kadar sahneye çıktığı tam ölçekli bir ekonomi var.

Yalnızca şeker torbası doldurmaktan söz etmiyoruz. Bu yıl Cadılar Bayramı için harcamanın 13 milyar doları aşacağı konuşuluyor; kişi başı ortalama sepet 300 dolar bandına çıkmış durumda.

Üstelik bu para tek seferlik şirin ikramlara gitmiyor. Yetişkin kostümleri, temalı kıyafetler, ev dekoru, bahçeye konan dev iskeletler…

Hatta iskeletler sezonluk aksesuar gibi de düşünülmüyor, bazı evlerin önünde yıl boyunca kalıyor. “Bir gecelik eğlence” diye pazarlanan şey artık kalıcı dekor statüsüne geçmiş durumda.

Bu da şunu gösteriyor. Markalar kutlama anını satmıyor, kimlik satıyor. Bayram bahane, yaşam tarzı şahane.

Buraya kadar anlattıklarım müşterinin dikkatini yakala, sonra bırakma yaklaşımını anlatıyordu. Fakat sahada başka bir eksen daha var.

Konuşanın yetkisi ne?

Çin, yeni düzenlemesiyle bu soruyu yasal seviyeye taşıyor. Ülke, sosyal medya içerik üreticileri için kapsamlı bir kural seti getiriyor.

Finans, sağlık, hukuk, eğitim gibi başlıklarda her kafadan ses çıkmasına sıcak bakılmıyor. Bu alanlarda içerik üretmek isteyen kişinin diploma ya da sertifika göstermesi şart koşuluyor.

Douyin, Bilibili, Weibo gibi platformlara da sorumluluk yüklenecek; içerik üreticisi ile beraber platform da hesap verecek. Lüks tüketim övgüsü ve gizli reklam paylaşımları da gözetim altında tutulacak.

Yapay zekâ ile üretilen içeriklerde yapay zekâ katkısının açık şekilde belirtilmesi zorunluluğu geliyor. Yasa bir yandan dezenformasyon riskini azaltma iddiası taşıyor, öte yandan içerik ekonomisine profesyonel lisans mantığı getiriyor.

Kısacası influencer sahnesine burası herkesin kürsüsü olamaz, konu ciddiyse belge göster denecek.

Medya tarafı da kaynıyor… Reuters’ın haberine göre Netflix Warner Bros. Discovery’i satın almak için harekete geçmiş.