Japonya’da bilim ve sanat dünyasını bir araya getiren çarpıcı bir gelişme yaşandı. Hitoshi Matsubara liderliğindeki bir araştırma ekibi tarafından geliştirilen yapay zeka programı, Konpyuta ga shosetsu wo kaku hi (Bir Bilgisayar Roman Yazdığı Zaman) adlı kısa romanıyla, prestijli 3. Nikkei Hoshi Shinichi Edebiyat Ödülleri’nde ilk elemeyi geçmeyi başardı. Her ne kadar birincilik ödülünü kazanamasa da, bu olay edebiyat dünyasında yapay zekanın potansiyelini bir kez daha gündeme taşıdı.
Hakodate Gelecek Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Hitoshi Matsubara ve ekibi, yapay zeka ile insan işbirliğinin sınırlarını zorlayan bir çalışma yürüttü.
Ekip, romanın ana hatlarını ve temel parametrelerini belirledikten sonra, yapay zekaya kelime ve cümle seçimi görevini verdi.
Ortaya çıkan eser, insan yazarların eserleriyle yarışacak kadar etkileyici bulundu ve ödül jürisinin ilk elemesini geçmeyi başardı.
Matsubara, “Bu proje, yapay zekanın yalnızca teknik değil, aynı zamanda sanatsal alanda da ne kadar ileri gidebileceğini gösteriyor” dedi.
YAPAY ZEKANIN EDEBİYATTAKİ YÜKSELİŞİ
Yapay zekanın edebiyat alanındaki bu başarısı, sanat dünyasında hem heyecan hem de endişe yarattı. Japonya’da iki yapay zeka destekli roman ödüle aday gösterildi ve bunlardan biri ilk elemeyi geçti. Bu durum, yazarlık mesleğinin geleceği hakkında tartışmaları alevlendirdi.
Londra Üniversitesi’nde dijital insanbilim üzerine çalışmalar yapan Prof. Sarah Dillon, “Yapay zeka, insan yaratıcılığını taklit edebilir, ancak özgün bir duygu ve deneyim sunup sunamayacağı hâlâ tartışmalı” yorumunda bulundu. Dillon’a göre, yapay zekanın edebiyattaki rolü, yalnızca teknik bir araç olmaktan çıkıp bir ortak-yazar pozisyonuna evrilebilir.
Daha önce de yapay zeka, sanat dünyasında adından söz ettirmişti. 2016’da bir yapay zeka programı, şiir yazma yarışmasında insan rakiplerini geride bırakmış; 2018’de ise bir yapay zeka sanat eleştirmeni, resim analizleriyle dikkat çekmişti. Ancak edebiyat ödüllerinde bu denli ileri bir başarı, ilk kez Japonya’da gerçekleşti.
BİLİMSEL PERSPEKTİF VE GELECEK VİZYONU
MIT’de yapay zeka ve insan-bilgisayar etkileşimi üzerine çalışmalar yapan Dr. Kate Crawford, bu gelişmeyi “teknolojinin sanatla kesişiminde bir dönüm noktası” olarak nitelendirdi. Crawford, “Yapay zeka, büyük veri setlerinden öğrenerek insan dilini taklit edebiliyor. Ancak bu, yalnızca bir başlangıç. Gelecekte, yapay zekanın daha karmaşık anlatılar üretmesi mümkün” dedi. Öte yandan, bazı uzmanlar yapay zekanın özgünlükten yoksun olduğunu savundu.
Oxford Üniversitesi’nden edebiyat profesörü Dr. John Carey, “Yapay zeka, mevcut metinlerden türetilmiş bir kolaj sunuyor. Gerçek bir yazarın duygu derinliğini ve özgün bakış açısını henüz yakalayamıyor” görüşünü paylaştı.
Japonya’daki bu olay, yapay zekanın yalnızca endüstriyel veya teknik alanlarda değil, sanat ve edebiyat gibi insana özgü alanlarda da etkili olabileceğini kanıtladı.
Nikkei Hoshi Shinichi Edebiyat Ödülleri’nde yaşanan bu gelişme, yazarlık mesleğinin geleceği kadar, sanatın tanımını da yeniden sorgulattı.