Yarası geçse de izi kalır

Yarası geçse de izi kalır
"FETÖ soruşturması" iyi de… Hukuka saygılı herkes "Suçlular aranırken cadı avı yapılmasın" diyor.

Kılıçdaroğlu'nun dillendirdiği "Cadı avı" nedir? Haksızlık ve hukuksuzluktur, suçlunun yanı sıra suçsuzu da yakmaktır!

Adamın biri bir ihbar mektubu yazıyor ve "Filan filan kişiler FETÖ adına bir siyasi partiye sızma ve ele geçirme teşebbüsünde bulunuyorlar" diyor.

Üstelik, ihbar mektubu imzasız!

Haydaa… Evleri basılıyor ve götürülüyorlar!

Ve günlerce nezarette bekletiliyor, sonra da "Sizin suçunuz yokmuş" diye serbest bırakılıyorlar!

Yeniçağ Gazetesi yazarlarının başına gelen budur.

*  *  *

Yavuz Selim Demirağ, Servet Avcı, Adnan İslâmoğulları, Kürşad Zorlu, eski yazarlardan Alper Aksoy… 3 sayfalık imzasız bir ihbar mektubuyla "Bir partiye FETÖ'cü sızma girişimi" iddiasıyla gözaltına alındılar.

Bu yazarların FETÖ ile hiçbir ilgileri olmadığı gibi tam tersine ülkücü ve milliyetçi kişilikleriyle tanınıyorlar.

…Ve imzasız bir ihbar mektubu… Hepsi gözaltına alınıyor!

Bir hukuk devletinde bu nasıl olabilir, anlamak mümkün değil!

*  *  *

Başbakan Binali Yıldırım'a "Haksızlığı önleyici tedbirleri almak sizin görevinizdir" diye sesleniyor ve ona bizzat kendisinin söylediği:

"Vicdanlarımızı rahatsız edecek, bu da yapılır mı denilecek bir olay yaşanmaması için kılı kırk yaracaksınız. Yanlış hesap Bağdat'tan döner!" sözlerini hatırlatıyoruz.

Olağanüstü Hal döneminde yaşasak bile biz bir hukuk devletiyiz. Adaletten şaşmamak gerekiyor. Yapılan yanlışlıkların sonradan düzeltilmesi acıları yok etmez, izleri kalır!

Hak ve hukukun çiğnendiği bir ülkede açılan toplumsal yaraların kolay kolay kapandığı görülmemiştir.

Rahmi Turan Sözcü

**********

Allah'tan siyaset yapmıyor

----

Orhan Pamuk kayırmacılığı

-------

ERGENEKON zulmüne seyirci kaldı.

Balyoz'a ses etmedi.

Kumpasa bir şey demedi.

Delil sokuşturmayı gündeme getirmedi.

Ali Bulaç'ı görmedi.

Ahmet Turan Alkan'ı görmedi.

*

Ama ne zamanki...

Ahmet Altan ve Mehmet Altan gözaltına alındı.

Orhan Pamuk'tan ses geldi.

*

Size bir şey söyleyeyim mi?

Orhan Pamuk belediye başkanı falan olsa...

Bütün ihaleleri amcaoğluna, damadına falan veren, akrabalarını kayıran, nepotizme zirve yaptıran bir belediye başkanı olurdu…

Ahmet Hakan Hürriyet

******

70 günün acısını 7 günde çıkarmayın

-------

İki bayram arası Türkiye alt üst oldu dersem yeridir..

IŞİD'in havaalanı baskını zaten yerlerde sürünen turist girişini bıçak gibi kesti..

Üstüne 15 Temmuz darbe girişimi geldi..

Tatile çıkacaklar da çakıldı kaldı..

Kamuda izinler kalkınca; sahiller sinek avladı..

Neredeyse iki aydır esnaf kan ağlıyor..

***

Darbe öncesi, daha doğrusu Ramazan Bayramı öncesi işler iyi miydi?

Hayır..

Yabancı turist dibe vurmuştu..

Rus uçağının düşürülmesi sahillerin belini kırdı.. Binlerce kişinin işsiz kalmasına neden oldu..

Yüzlerce orta ölçekli esnafı iflasın eşiğine getirdi..

Hatırı sayılır kısmını da iflas ettirdi..

IŞİD'in canlı bomba saldırıları..

Güneydoğu'daki şehir savaşları..

PKK'nın bomba yüklü araçla yaptığı katliamlar, Türkiye'nin imajını yerle bir etti..

Batı'da Suriye gibi olmasa bile Pakistan gibi algılanmasına neden oldu..

Ruslardan sonra Avrupalı turist de elini ayağını çekti..

***

Yerli turiste gelince.. Daha doğrusu tatilcilere.. Büyük çoğunluk iş yoğunluğuydu, ramazandı, okuldu, üniversite sınavıydı derken izne çıkacak fırsat bulamamıştı.. 

Tatil yöreleri için mayıs, haziran kötü geçti..

Yaprak kımıldamadı..

Otelcisinden, taksicisine, lokantacısından, pansiyoncusuna, çiftçisinden, işçisine, turizme hizmet veren bütün kalemler cepten yedi..

Geçimini turizme bağlayanlar cepten yedi.. Borç aldı yedi, bileziğini sattı yedi..

***

Gelelim zurnanın zırt diyeceği yere..

Ramazan Bayramı'nda tatil dokuz gündü.. Hükümet turizme destek için tatili uzattı..

Milyonlarca kişi fırsat bu fırsat diye sahillere akın etti..

Peki mayıs ve haziran ayını boş geçiren esnaf ne yaptı?

Çok ayıp etti.. İki ayın kaybını dokuz günde çıkarmaya kalktı..

Hesaplar şiştikçe şişti..

***

Resmen tatile çıkanlara soyulacak kaz muamelesi yaptılar..

Keriz yerine koydular.. O kadar çok şikayet aldım ki..

Esnafa sor, savunması şöyle; 'Abi iki aydır neredeyse siftahsız kapatıyorduk.. Borç harç birikti'

İyi de tatile gelen adam da bir yıldır boğazından kesiyor!.

Bir yıldır para biriktiriyor..

Ramazan Bayramı'nda yaşadık.. Pansiyoncular giydirdi, lokantacılar giydirdi, taksiciler giydirdi..

Fiyatları ikiye, üçe katladılar..

***

O bayramla bu bayram arası sahiller boştu.. Hükümet yine kıyak olsun diye Kurban Bayramı tatilini dokuz güne çıkardı..

Sahiller yine doldu..

Korkarım, esnaf temmuzun, ağustosun acısını yine bayramda çıkarmaya kalkacak..

Korkarım, yine tatilcilere yolunacak kaz muamelesi yapacaklar..

Faturaları şişirdikçe şişirecekler..

***

Tatile çıkanları uyarıyorum; açıkgöz esnafa pabuç bırakmayın..

Kurban bayramınız kutlu olsun..

Mehmet Tezkan Milliyet

*****

Dini doğru anlatmalı

------

FETÖ siyasal İslamcı bir harekettir ve FETÖ'cüler de IŞİD, El Kaide gibi hasta zihinlerdir. Adam ya açıktan ya dolaylı mesihim, mehdiyim diyor.Bu ne demek? Bütün dünyayı kirlerden, kirlenmişlikten kurtaran adam. Ona inananda diyor ki benim şeyhim, hocaefendi böyle bir görevle bu dünyaya gönderildi. Dini hedef var mı var, bunun için siyaseti kullanmayı da projesinin içine koymuş mu koymuş. Darbe girişimiyle Türkiye'nin yönetimini ele geçirmek istedi. Bu bir siyasal İslamcılıktır. Referansı İslamdır, kullandığı araç siyasettir.IŞİD ve El Kaide'de aynısını yapıyor.FETÖ'nün arkasında Amerika vardır,İsrail vardır,şu vardır,bu vardır, Olabilirde aynası IŞİD, El Kaide içinde söyleniyor.Arkasında bir takım devletlerin ya da derin güçlerin olması bu harektlerin siyasal İslamcı olmadığını göstermez. O derin güçlerin buradaki siyasal İslamcı bir hareketi kendi amaçları için kullandıklarını gösterir.

***

IŞİD ve benzeri yapıların Türkiye'de (…) Gaziantep vs gibi sınır illerinde kısmen etkili oldukları azda olsa bir taban ürettikleri anlaşılıyor. Dolayısıyla genel olarak ülke çapında ve özellikle de o yörelerde doğru sağlıklı bir din eğitimi yani IŞİD gibi kafa üretmeyecek din bilgisi konusuna daha da özen göstermek gerekiyor. Dini söylemle izah edecek olursak fıtratı bozulmamış, kirlenmemiş çocuklarımıza doğru bir din eğitimi öğretimi verirsek IŞİD ve benzeri oluşumların taban bulmasına imkan vermemiş oluruz.

Tunca Bengin Milliyet

**********

Üç seçenek

-------

(…) Devleti, devlet eliyle toplumu dönüştürme süreci 14 yılda büyük yol aldı. AKP, projesi ilerledikçe liberal destekçileri sırtından atarken devletin içinde birbirleriyle baş başa kalan siyasal İslamın iki kanadı arasında, projenin yönüne ilişkin bir savaş patlak verdi. Proje, son, devleti başkanla "bir"leştirme aşamasına girerken aşılması giderek zorlaşan tıkanıklıklar oluştu.

Tam bu noktada "Allah'ın lütfu" olarak gelen darbe girişiminin yarattığı ortamda, AKP liderliğindeki siyasal İslam olağanüstü bir fırsat yakaladı. Artık tıkanıklıkları aşarak devletin ideolojisini, kültürünü değiştirme, girdilerini işleme, çıktılarını tamamen belirleme, gereksiz bulduğu parçaları sökerek devleti projesine uygun yönde basitleştirme yolunda

o güne kadar ulaşamadığı bir hızla, son hamleyi yapabilirdi.

(…)

Artık üç seçenek var: (1) Ya siyasal İslam AKP liderliğinde, bu kritik durumu aşarak kendi projesini tamamlayacaktır. O durumda on yıllarca, İslamcı totaliter bir rejimde yaşıyor olacağız. (2) Ya da muhalefet, güçlerini birleştirecek, siyasal İslamın devleti, toplumu dönüştürme sürecini durduracaktır. (3) Ya da toplum ve devlet bu ikilemi kaldıramayacak, emperyalizmin Büyük Ortadoğu bataklığında boğulacaktır…

Ergin Yıldızoğlu Cumhuriyet

******

Neleri kurban verdik

---------

Bugün Kurban Bayramı…

(…) Kurban İslam'da farz bir ibadet değil ancak farz gibi mütalaa edilmesi ve hatta kat'i olan pek çok hükümden daha çok dikkate alınıyor olması, üzerinde durulmaya değer.

(…)

Gayri ihtiyari şu soruyu sormadan geçemiyor insan: Geleneksel fıkha göre, Hanefilerce vacip, diğer tüm mezheplerce sünnet (nafile ibadet) olan kurban ritüeline gösterilen ilgi ve hassasiyet -zengini yoksulu herkes kesiyor çünkü- Kur'an'da onlarca yerde geçen ve kurbana atıfla da söylenilen ayetteki "sorumluluk ve duyarlılık bilincine" gösterilmiş olsaydı, halimiz acep nasıl olurdu? Muhtemeldir ki:

"Oku" emri dikkate alınır, her türlü cehaletin boynu vurulurdu.

Kötü huylar, güzel huylar uğruna boğazlanırdı.

"İhtiyaç fazlasını dağıt" emri dikkate alınır, biriktirme arzusu, şan şöhret ve makam hırsı kesilirdi.

Haksızlıktan, hırsızlıktan, arsızlıktan öyle korkulurdu ki, "Kızım Fatıma da olsa elini keserdim" sözü düstur olurdu.

"Kul hakları" hassas terazimiz vazifesi görürdü.

"İbrahim'in baltası", önce, her birimizin içindeki puta inerdi.

Dışımızdaki "yanılmazlık" payesiyle yücelttiğimiz kişiler, mezhepler, meşrepler, cemaatler putlaştırılmaz, İslam düşüncesinin önü kesilmezdi.

BİZ NE YAPTIK

Şekle, biçime; özü kurban verdik.

Kibre, gurura, samimiyetsizliğe; aşkı, sevgiyi, dostluğu kurban verdik.

Kılığa kıyafete, saça sakala; kendimizi/özgürlüğümüzü kurban verdik.

Kabileciliğe, ırkçılığa; tevhidi kurban verdik.

Particiliğe, mezhepçiliğe, cemaatçiliğe; adaleti kurban verdik.

Kadrolaşmaya, peşkeşe, adam kayırmaya; liyakati kurban verdik.

Körü körüne tabi olmaya; düşünceyi, akletmeyi, araştırmayı, dikkati, rikkati, izahı kurban verdik.

Dalkavukluğa; doğruları kurban verdik.

Görgüsüzlüğe, şımarıklığa; vakarı, sadeliği, tevazuu kurban verdik.

Ranta, çıkara, doymazlığa; doğayı kurban verdik.

Kamplaşmaya, kavgalara, üslupsuzluğa; millet bilincini kurban verdik.

İktidar hırsına; devlet geleneğini kurban verdik.

Ne idüğü belirsiz ideolojilere; Türklüğü kurban verdik.

İslam'ın son ordusu dedik, onu da hainlerin kalkışmasına kurban verdik.

Oysa ibadetler yani arınma ve yak(ın)laşma ritüelleri, "değer" bilincini oluşturmak için…

Ayşe Sucu Sözcü

******

Bize dair

------

Bayram gelince, aklımıza hemen otoyollar geliyor. Trafik kazalarında kimleri kaybettik, bir hatırlayın.

Kurban verdiğimiz sporcular en az iki futbol takımı eder.

Kurban verdiğimiz sanatçılar, koskoca bir arenayı doldurur.

Kurban verdiğimiz siyasetçiler, en az bir Bakanlar Kurulu oluşturur. Neler neler. Türkler, araba sahibi oldukça, maalesef ölümler hızlanmıştır.

Araba sevdamızı bilenler, daha başlangıçta zaten bu tarafımızı gıdıkladılar.

70'li yılların araba promosyonları, ilk felaketimiz oldu. 90'lı yılların siyasetini hatırlayınız.

Vaatlerden en şirini 2 anahtardı. Çünkü anahtarlardan biri mutlaka araba anahtarıydı.

Trafik terbiyesi almamış bir toplumun, bu derece direksiyon merakına ne dersiniz?

- Evladım, 18 yaşını bitir de ehliyetini al. Yaşla ne alakası var? 48 yaşına da gelse kurallara uyacağının garantisi ne?

Bizim nesilden ümit yok. Hödük gibi büyüdük. Bari yeni nesilleri kaybetmeyelim.

Çünkü bizde çevre adâbı da sıfır. Parklarda bize kanepeleri parçalattıran, bize trenleri taşlattıran o şeytan, ruhumuza girmiş.

Kirli Marmara, bizim eserimiz. Boğazın pisliği bizim marifetimiz. Düşünün...

Eski bir Başbakan, çocuklara şu meşhur öğüdü verirdi:

- Karpuz kabuğu düşmeden denize girilmez. İlahi bey. "Karpuz kabuğunun denizde ne işi var" diyemezdik.

İşte bu hale geldik

. .........

Aman ha, otoyollara dikkat. Güzel gidin, güzel dönün. Kurban Bayramı'nız şimdiden kutlu olsun.

Rauf Tamer Posta