Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Yarattığın canavarın kahramanı olmak!

Film senaryolarına özenle yerleştirirler kötü karakteri...

Vicdansız, acımasız olmalı ki; onunla savaşan iyi karakterin değeri ortaya çıksın... Ya da amansız bir canavar vardır korku salan. Kimsenin karşısına çıkamadığı...

 Dikkat ettiniz mi? AKP, iktidar olduğu ilk günden bu yana hep bir "canavar" yarattı...

Sürekli kavga halinde, hep şikayet ediyor!

Kimi zaman askeri vesayetti savaştığı canavar, kimi zaman "iki ayyaş"ın kurduğu düzen! Kimi zaman bürokratik oligarşi diyerek teftiş ve denetim birimlerini baskı altına aldılar, kimi zaman üniversiteleri...

Ve elbette medya, bağımsız gazetecilik AKP için üç başlı ejderhaydı!

***

Hep kavga edecek bir gölge yaratıldı.

Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarında AKP'nin yine yalın kılıç uydurulmuş düşmanla, yaratılmış canavarla kavgasına sahne oldu Türkiye...

Ve her kavgayla eş zamanlı baskı iklimi, korku düzeni hakim kılındı...

Kumpas davalarında sıradan insanlar bile takip edildiklerini, fişlendiklerini düşünüyor, eğer siyasi eleştiriler yapılacaksa aynı ortamda neredeyse işaret dili ile anlaşmaya çalışılıyordu!

 Her Atatürkçü'nün hapis tehdidini hissettiği, yaşadığı günlerdi...

 İktidarın çok eleştirdiği Esad Suriyesi'nin korku/baskı iklimi bundan farklı değildi...

 15 Temmuz darbe girişiminin ardından AKP'yi yine bir canavar ile kavga ederken izliyoruz...

Ancak bir farkı var; bu kez "hayali" değil gerçek bir "vahşi" var karşımızda... Pençelerini Atatürk Türkiyesi'nin göğsüne geçirmiş, örgütlenmiş, uzun yıllar son hamleyi yapmak için pusuya yatmış bir canavar!

İyi ama bu kez her şeyi ile gerçek olan bu canavarı kim yarattı?

Evet, hemen hemen tüm iktidarlar besleyip büyüttü, ancak FETÖ denilen ejderha AKP döneminde Türkiye'yi kanatlarının altına almadı mı?

Hem bu canavarı yaratıp hem onunla savaşarak nasıl kahraman olursunuz?

***

Toplumun algıları ile oynanıyor.

AKP kumpas davalarından başlayarak halktan ve neden olduğu korkunç mağduriyetlerden dolayı samimi bir özür dilemelidir. Bu mağduriyete bilerek göz yumanlar, hem hapiste hem dışarıda sırf kendileri gibi düşünmüyorlar diye, masum insanları canavarın pençelerine terk edenler, hatta onun vahşetini aklamaya çalışanlar!

Hesap vermelidir!

 17/25 Aralık'ı FETÖ yandaşlığı ile ilgili milat kabul etmek yanlıştır!

 1) Bu tarihten önce bu yapının Türkiye ile ilgili emellerini "bilerek" destek olanlar, Erdoğan korkusu nedeni ile vazgeçmiş olabilirler. Bu onların sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

2) Bu tarihten sonra FETÖ'nün gerçek niyetini "bilmeyen", "kandırılmaya devam eden" insanlar da olabilir. 17/25'ten sonra cemaatin yanında perde arkasını bilmeden kalanlar için de terörist muamelesi yapılmamalı.

 Buradaki ölçü FETÖ'nün Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya yönelik faaliyetlerini "bilen" ve "buna rağmen bu örgüte destek" verenlerin yargı önüne çıkarılması olmalıdır. Yani siyaseten; cemaatin sizi hedef aldığı günü başlangıç kabul edip; öncesinde cemaate destek verenler "kandırılmış", sonrasında destek verenler "terörist" olmamalı... Somut, hukuki delillere dayanılmalı... Erdoğan korkusu nedeni ile düne kadar örgütün iç yüzünü bilen ve buna rağmen destek olanların "geri basması", "saklanması" canavarı yaralı bırakmaktan başka bir sonuca götürmez.

 Ve "öldürmeyen yara güçlendirir" derler... Böyle bir durumda Türkiye için tehlike sonlanmaz ama ötelenmiş olur!

Devlet mekanizması, FETÖ ile mücadelede mağdurlar yaratmadan, hukuk devleti sınırları içinde hareket etmeye özen göstermeli, suçlu ile suçsuzu; siyasi iktidarın belirlediği bir tarih üzerinden değil, örgüte bulaşanların niyeti ve işlemleri üzerinden tarif etmelidir.

 AKP, FETÖ canavarını iktidarı döneminde özgürleştirmiştir. Tüm kurumlar ve masum insanlar üzerindeki vahşetini uzun yıllar izlemekle yetinmiştir.

Bugün verdiği mücadele takdire şayandır. Ancak buradan kahraman yaratmaya çalışmak toplum aklı ile dalga geçmektir.

Öncelikle uyuyan canavarı memlekette tiran yapmalarının siyasi ve hukuki hesabını vermelidirler.

Yazarın Diğer Yazıları