Yardımlar niye rahatsız eder?

Rahatsız oluyorlar yardımlardan… Seçimlerden önce "Bunlar gelirlerse yardımları kesecekler" propagandası yaparak, aileleriyle birlikte yaklaşık 500 bin kişilik blok oy havuzunu etkilemeye çalışmışlardı…

Olmadı… Ankara'da belediye el değiştirdikten sonra sadece sosyal yardım alanlara değil, salgın sürecinden etkilenen tüm kesimlere yetişilmeye çalışıldı…

Böylece kara propaganda boşa çıktı çıkmasına ama yine de kabullenmekte zorlanıyorlar… Belediye imkânları azalmasına rağmen nasıl oluyor da bu kampanyalar yapılabiliyor? Teşekkür etmek veya bu kampanyalara omuz vermek yerine akıllarınca sorgulamaya çalışıyorlar…

"Kim yardım etti? Niye etti? O yardım edenler belediyeden hangi işleri aldı?"… Ne tuhaf değil mi? Bir yardımseverin belediyeden hiçbir iş almadan, menfaat temin etmeden bir başkasına yardım edemeyeceğine dair inanç!.. Çünkü dünyaları bu… Ufukları bu… Pratikleri bu… Veya şimdiye kadar gördükleri bu… Başka türlüsünün olabileceğini akılları almıyor!..

***

Nasıl olur da birisi bir başka yerden hiçbir menfaat temin etmeden tanımadığı bir başka kişiye yardım eder? Kalbinde buna yer vermeyenler için ne kadar zor ve anlamsız bir soru değil mi? Bunların kitabına göre yardım edecek kişiye önce bu yardımlardan kat kat fazla para kazandırılacak, o da gelen paradan bir kısmını bahşedecek… Mümkünse de bunu göstere göstere yapacak, yardım kolileriyle poz verecek, gariban aileler de o pozun içinde yer alacak!..

Başka türlüsünü beyinleri almıyor çünkü… Belki de diğeri aptallık olarak geliyor onlara!..

Düşünebiliyor musunuz, Çankaya'da nispeten varlıklı bir vatandaş, Büyükşehir Belediye Başkanı'nın çağrısına uyuyor, Sincan'da veya Altındağ'da hiç tanımadığı kişilerin bakkallardaki veresiye defterini kapatıyor… Akıl alır gibi değil bunlara göre!..

Çünkü reklâm yok, görünen yüz yok, siyasî propaganda yok… Sadece iyilik var… Olacak iş değil!.. Sadece iyilik kesmez ki!.. Oysa şöyle olmalıydı değil mi: Sol el sağ elin verdiğini bilmeliydi!.. İhtiyaç sahipleri yöneticilerle birlikte kadraja sokulmalı ve rencide edilmeliydi!.. O ihtiyaç sahiplerinin çocukları yanında gururları kırılmalıydı!.. Sonra yönetici, sanki cebinden veriyormuşçasına açıklama yapmalı ve lütfettiğini göstermeliydi!..

***

Beyinlerini kemiriyor o soru: Bir insan karşılığını almadan nasıl ve niye yardım eder?

"Güven nedir, nasıl inşa edilir, bu iyilik kervanında inşa edilen güvenin payı nedir, bu dünyada daha fazla menfaat peşinen elde edilmeden de iyilik yapılabilir mi?" sorularının zihinlerinde yeri yok… Herkesin de kendileri gibi olabileceğini düşündükleri için 'hayırda yarışmak' dışında kendilerince mâkul sebepler arıyorlar!.. "Acaba nereyi çarptılar veya nereyi hortumladılar da bir kısmıyla iyilik yapıp günah çıkarıyorlar?" Bütün vizyon bu işte!.. Çünkü dünyaları hep böyle döndü, aksini akıl edemiyorlar!..

***

Muhtemelen seçim mağlubiyetini hâlâ hazmedememiş ve hasetten kalpleri kararmış kimileri de imzasız veya sahte imzalı ihbar mektuplarıyla devletin ilgili kurumlarını harekete geçirme ümidiyle 'organize kötülük' peşinde…

Yılmak yok… Mansur Yavaş'ın cevabı net: "İnşallah bundan sonra da aynı kararlılık içinde belediye/vatandaş dayanışmasıyla bu afeti birlikte göğüsleyeceğiz. Kimseyi ayırmayacağız, her yangına yetişmeye çalışacağız, sadece masumun ve mazlumun ahından korkup ona göre davranacağız, bir garibin, bir yetimin yüzüne düşecek tebessümü dünyalara değişmeyeceğiz.

Hasetten kalbi kararanlar, bu yardım kervanını gayrimeşru yöntemlerle durdurmaya ne kadar çalışırsa çalışsınlar, biz kararlılığımızdan hiçbir şey kaybetmeyeceğiz. Ankara halkının yanında olacağız, yardımlaşmayı daha da arttıracağız ve bu afeti el birliğiyle aşacağız. Kardeşlik ve dayanışma ruhu içinde bu süreci bitirdiğimizde, kazandıklarımızın kaybettiklerimizden çok daha fazla olduğunu göreceğiz."

 

 

Yazarın Diğer Yazıları