Yargıya güven nasıl sağlanır?
Son zamanlarda mahkemelerin verdiği bazı kararlar adalete güveni sarsıyor, vicdanları yaralıyor.
Bunun son örneğini Pınar Gültekin’in öldürülmesiyle ilgili kararda gördük.
Yargıtay 1. Dairesi, üniversite öğrencisi genç kızın işkence gördükten sonra varile konulup yakılmasına “canavarca hisle yapılmamış” dedi, yerel mahkemenin verdiği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozdu.
Bundan sonraki süreçte bozma kararına aynen uyulursa yaklaşık 4 yıldır cezaevinde olan katilin 2 yıl sonra tahliye edilebileceği belirtiliyor.
***
Mahkemelerin son zamanlarda neden tartışılan kararlar verdiği, adalet saraylarının önünde mağdur yakınlarının neden “Adalet istiyoruz” diye haykırdıklarını ciddi şekilde tartışmak gerekiyor.
Yargının yanlış kararlar vermesinin bence beş önemli nedeni var.
Bir:
Son yıllarda ardı ardına açılanlarla birlikte hukuk fakültelerinin sayısı 92’yi buldu.
Kreş açmaktan bile kolay hukuk fakültesi açmak. Birkaç büyükçe oda ile derme çatma sıralar ve binanın dışına asılan bir tabela yetiyor. Kreş için hiç olmazsa yatakhane, yemekhane, oyun odaları ve pek çok oyuncak gerekiyor.
Ve işin en vahim yanı da şu:
Yeterli sayıda öğretim üyesi olmadığı için ardı ardına açılan hukuk fakültelerinde öğrenciler doğru düzgün eğitim imkânı bulamıyorlar.
Bazı fakültelerde birçok derse avukatlar giriyor.
Sonuçta bu fakültelerde gerekli hukuki bilgilerle donatılmadan yetişip 25-26 yaşlarında hâkim olanlar önlerine gelen dava dosyaları karşısında bocalıyorlar.
Hukuk fakültelerinin sayısını makul bir sayıya indirmek, yeterli öğretim üyesi bulunmayanları kapatmak gerekiyor.
İki:
Verdikleri kararlar sık sık üst mahkemelerden ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden dönen hâkimlere ciddi yaptırımlar uygulanmalı, örneğin devlette daha alt kademedeki görevlere kaydırılmalıdır.
Böylece önlerine gelen dosyaları daha titiz incelemeleri sağlanabilir.
Üç:
Özellikle Güneydoğu’daki küçük yerleşim yerlerinde hâkimler ağır bir çevre baskısı altında bulunuyorlar.
Aşiret reisinin oğlunu, tarikat liderinin kardeşini, toprak ağasının yeğenini yargılayıp yasalardaki hükümleri onlara aynen uygulamak pek kolay olmuyor.
Küçük yerleşim yerlerindeki mahkemeler büyük kent merkezlerine taşınmalıdır.
Dört:
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısı da hâkimleri bazı kararları alırken zorluyor.
Adalet Bakanı kurulun başkanı...
Adalet Bakan Yardımcısı kurulun daimi üyesi...
Kurulun 7 üyesini çeşitli kurumların gösterdiği adaylar arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi seçiyor.
4 üyeyi ise yine gösterilen adaylar arasından Cumhurbaşkanı atıyor.
Yani 13 kişilik kurulun tamamı siyasi iktidarın istediği isimlerden oluşuyor.
Ülkenin dört bir yanındaki hâkimler ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, ne kadar hukukun gereklerini yerine getirmek için uğraşırlarsa uğraşsınlar, kaderlerinin 13 üyesi de siyasi iktidar tarafından belirlenen HSK'nın elinde olduğunu bilmezler mi? Özellikle siyasi nitelikte kararlar verirken ister istemez bunun ağır baskısını hissetmezler mi?
HSK’nin yapısı değişmeli, kurulun tüm üyeleri yargı kurumları tarafından seçilmelidir.
Beş:
Yüksek yargı organlarının üyeleri hukukçu olmalıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin bugünkü başkanı bile hukukçu değil, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunu.
Anayasa Hukuku Doçenti Tolga Şirin’in şu tespiti de ilginç:
“Danıştay’a bir akademik çalışma kapsamında bilgi edinme başvurusu yapmıştım. Aldığım yanıtta Danıştay’daki 116 üyenin 79’unun hukuk fakültesi mezunu olmadığı söylenmişti. Yani bana yanıt verilen tarihte, her 10 Danıştay üyesinden neredeyse 7’si hukuk mezunu değildi.”
Bu durum da değişmeli, yüksek mahkemelerdeki üyelerin tamamının hukukçu olmasına özel önem verilmelidir.
Hukuk fakülteleri eğitim açısından yetersiz olsa da mezunları iktisadi ve idari bilimler fakültelerinin mezunlarından herhalde daha çok hukuk biliyorlardır.
***
Sonuca gelecek olursak:
Acilen yargı reformuna ihtiyaç vardır.
Bugünkü mevzuatla adaleti sağlamak pek mümkün görünmüyor.
Krizden çıkarılacak önemli dersler…
ŞİKÂYET BOMBARDIMANI
Trafikte “Üfleyelim mi Abi” dönemi
FENOMENLERİN DRAMI
NE NATO NE AVRUPA ORDUSU
Liderin ruh sağlığı
TERÖRÜN 11 ÇEŞİDİ
Cezaevleri afla boşalmaz dolar
Büyük sorunlar radikal önlemlerle çözülür
İstanbul’un en sert kışları









