Yarım asırlık hikâye

     Yıl 1965, o tarihlerde Yeni İstanbul gazetesindeydik, patron da halen firarda olan Kemal Uzan...

      Ahmet Güner Genel Yayın Müdürü idi. Yazı işlerinde de Yücel Hacaloğlu, Argun Berker ve ben vardım. Rauf Tamer hem editörümüzdü hem "Dilin kemiği yok" köşesinin yazarı...

      Necip Fazıl Kısakürek yazı kadromuzdaydı. Daha sonraları Galip Erdem, Osman Yüksel Serdengeçti ve Nizamettin Nazif de yazmaya başladı. Bir nükte-Bir ışık sütunu da Atiye Keskin hanımefendinindi...

      Bu kadronun önemli isimlerinden Münevver Ayaşlı hanımefendiyi unutmak ne mümkün...

      İlim ve iman sahibi bir yazı kadrosuna sahiptik...

      * * *

      Gazetenin hazırlanmasında Yücel'in ve Argun'un gayretleri yadsınamaz.    

      Orkestramızın şefi Ahmet Güner'di; Yeni İstanbul Türkçü, milliyetçi bir gazete olarak dikkatleri üzerine toplamıştı...

      Masonluk ve masonlar konulu yazı dizisiyle günlük 100 bin net satışın üzerine çıkardığımız gazeteden önce Necip Fazıl ayrıldı; Kemal Uzan, üstadın avans talebini geri çevirince bu kopukluk yaşandı...

      Ardından da yazı işleri dağıldı; Uzan yerimize sosyalist görüşlü gazetecilerden oluşan bir ekibi getirdi, gazete de tepe takla oldu...

      * * *

      Yeni İstanbul, çalışanların sıkı dostluğuna neden olmuş bir yuvaydı, değerini ne sahibi bildi, ne sülâlesi...

      O kadrodan 86 yaşındaki Ahmet Güner, 80 yaşındaki bendeniz ve Rauf Tamer kaldık...

      Diğerleri ebediyete göçtü, Allah hepsine rahmet eylesin...

      * * *

      Konumuz değil ama unutmadan nakledeyim; Yeni İstanbul gazetesinin durumunu soruşturdum, ne Basın Yayın'ın, ne Basın İlan Kurumu'nun kayıtlarında var. Bizim Anadolu gazetesinin de kaydına rastlamadım...

      Bu nasıl iş anlayamadım...

      Bunlar akredite kuruluşlar, mensupları basın kartı taşıyor, resmi ilan alıyorlar ama kayıtları yok...

      Bize özgü bir laubalilik işte!

DERKENAR

     Aniden rahatsızlanan ve Ankara'da kaldırıldığı hastanede yoğun bakıma alınan Yücel Hacaloğlu'nu da yitirdik. Uzun yıllar birlikte çalıştığımız Yücel'in vefatı Türkçü camiayı derinden üzdü ve milletimizi tarifi mümkün olmayan derin acılar içerisinde bıraktı. Yücel, Yeni İstanbul gazetesinde masonlukla ilgili yazı dizisinin editörlüğünü yapmış ve tefrikayı okunur ve beğenilir hale getirmişti. Güzel bir üslûba sahipti. Türk Ocağı'nda da önemli görevler yaptı. Mekânı cennet olsun...

Orman'ı eleştirdim işte

       Hep liderleri ve siyasetçileri eleştirecek değiliz ya, elbet de topluma mal olmuş insanlar makamları ve sıfatları ne olursa olsun eleştiri alanımızdadır. Bir toplum, eleştirilere açık olmalı ki iyiye, güzele ve doğruya ulaşabilsin...

       Eleştiri, ışık tutar, yol gösterir...

       Meşvereti sağlar...

       Meşveret de toplumu sağlam temellere taşır!

       Eleştiriden ve meşveretten kaçan kim olursa olsun yazarların kalemine takılır...

       * * *

       Bugün kalemimin ucuna Beşiktaş A.Ş Başkanı Fikret Orman takıldı... Başkanı bir Beşiktaşlı olarak eleştireceğim; müktesebatım buna uygun, zira Orman'dan da eski bir Beşiktaşlıyım...

       Cenk Tosun'u paraya tamah ederek soğuk İngiliz'in ellerine teslim etmek yanlış oldu...

       Bu karar, alınmasında etkili olan Orman'a yakışmadı... Bugüne kadar başarılı transferlerin yapılmasına ön ayak ol, sonra da elinde tutmak zorunda olduğun Avrupa'nın en iyi santrforunu sat ve adada yaşamaya mahkûm bırak...

       Akıllı işi değil!

      * * *

      Cenk'in gitmesiyle gelecek paranın hayrını görebilecek miyiz acaba...

      Mesele paraysa, Quaresma'yı, Babel'i, Pepe'yi filan da satsınlar, parayı görsünler...

      Vagonla Euro-avro...

      Ne işe yarayacaksa...

      * * *

      Cenk'in gönderilişi inşallah Beşiktaş'ın aleyhine olmaz, şampiyon kulüpler arasındaki yarıştan da iyi bir konumda çıkarız...

      O zaman akacak paranın Cenk'in transferinden elde edilen paradan çok olduğunu görürüz..

      Kulübün birikmiş borcu da ödenir...

      * * *

      Cenk'in yerine 30 yaşını devirmiş ayakları tercih etmeye kalkıyoruz; bu da ikinci hata...

      Üçüncüsünden Allah muhafaza...

      * * *

      Eleştirim bu kadar dostlar!

Gelelim siyasete

      Başbuğ Alparslan Türkeş'in vaktiyle, "Odasını boşaltın" talimatı vererek partiden kovduğu birinden, AKP'ye biat etmekten başka ne beklenirdi. Hem biat ettiğini, açıkladı hem de etrafındakilerden habersiz 2019'da cumhurbaşkanı adayı göstermeyeceklerini...

      Böylece, milliyetçiliğe ve ülkücülüğe karşı olanların arasına balıklama daldı...

      İlerleyen günlerde bakalım nasıl hesap verecek...

      * * *

      Fi tarihinde Erdoğan'a "Seni cumhurbaşkanı yaptırmayacağız" diye haykırdığı unutulmadı, sesi hâlâ kulaklardan silinmiş değil... Bugün ittifak şampiyonu... Erdoğan'a "Şükranlarımı sunuyorum" dedirtmeyi nihayet başardı...

      İşte huzurlarınızda ne kadar millî ve yerli oldukları tartışılacak ahbap çavuşlar...

      * * *

      Bakalım gelecek günlerde daha nelere tanık olacağız...

Yazarın Diğer Yazıları