Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Yasa değil tasa!

Patrikhane’nin onlarca yıldır arzuladığı Vakıflar Yasası geçtiğimiz günlerde TBMM Genel Kurulu’nda 31’e karşı 241 oyla kabul edildi. Türkiye bu yasayı çıkartmakla kendi eliyle kendi başını ağrıtacak onlarca sorun sahibi de olmuş oldu. Yakında sayısız alacak/verecek iddiaları, tarihi ihtilaflar ve mülk kavgaları mahkemelere taşınacaktır. Mahkemeler yeni yasayla içinden çıkılmaz tarihi davalarla yüz yüze gelecektir.
Vakıflar Yasası, ihtiyaçların değil, sözüm ona AB’ye uyumun ürünüdür. Türkiye AB uğruna ödediği tazminatlarla onlarca  “Lauzido Davası” ndan kurtuldu. Böylece AB umudunun önünü açtı(!). Bu yasayla umut için şimdi yeni bir adım atılmış oldu. Yeni Vakıflar Yasası “AB uğruna çok şey yapıyoruz, yasal düzenlemelere gidiyoruz ve hiçbir ulusal çıkar kaygımız yok” diyenlerin marifeti olarak çıkmıştır.
Yeni Vakıflar Yasası çerçevesinde mahkeme kararıyla ödenecek tazminatlar Türkiye için bir çerez olarak görülmüş olmalıdır. Nasıl olsa tazminatı bu tür yasalara oy verenler ödememektedir. Bu tür yasalara oyu vekiller vermekte, tazminatı da millet vergileriyle ödemektedir.
Bu yasayla Atatürk’ün patrikhane ve diğer yabancı vakıfların “devlet için tehdit oluşturacak ölçüde güçlenmelerini önlemek” amacıyla 1936’da azınlık vakıflarının mülk edinmelerini yasaklayan kararı kaldırılmış oldu! İşin özü; Lozan azıcık orasından burasından delindi!
Yeni Vakıflar Yasası bir çok yenilik(!) de getirmiştir. Birkaç tanesine kısaca değinelim: Bu yasayla azınlık vakıflarının bağış toplamaları ve mülk alıp satmaları önündeki bütün engeller kaldırılmış oldu. Vakıflar artık izin almadan mal edinip, malları üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilecek, işletme ve şirket kurabilecek, kurulmuş şirketlere ortak olabileceklerdir.
Böylece azınlık vakıflarının eli kolu serbest bırakıldı. Yakın bir gelecekte bu vakıflar dışarıdan (özellikle Vatikan’dan) alacakları ekonomik yardımlarla bugün dahi önü alınamayan misyonerlik projelerini daha da hareketlendirecektir. Bu yasayla aynı zamanda Türkiye daha çok yabancı müdahalelere açık bir ülke haline gelmiş olmaktadır.
Batı Trakya Türklerinin eli kolu bağlı ve vakıfları ise yok hükmüne indirgenmesine rağmen, azınlık vakıfları üzerindeki Lozan’dan gelen bütün sınırlamaları Türkiye’nin tek yanlı kaldırması ilginç ötesi ilginçtir.
Yeni yasada Vakıflar, ’vakıf senedinde yer almak’ kaydıyla, uluslararası faaliyet ve işbirliğinde bulunabilecek, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecek ve yurtdışında kurulan kuruluşlara üye olabileceklerdir. Vakıflar, yurtiçi ve yurtdışındaki kişi ve kuruluşlardan ayni ve nakdi bağış ve yardım alıp yardımda bulunabilecektir. Böylece vakıflar dışarıdan kendisine sponsor ve destek bularak daha da güçlenecektir. Türkiye’nin kendileri üzerinde herhangi bir kontrolü giderek güçleşmiş olacaktır. Böll, Adaneur vb.. Alman vakıflarının Türkiye’de yürüttüğü örtülü ve sınırlı bölücü faaliyetlerin çok daha ötesindeki gelişmelerin altına, artık Türkiye’nin içindeki azınlık vakıfları imza atabileceklerdir.
Dahası var, yasa ya göre kurucularının çoğunluğu yabancı olan vakıfların mal edinmesi, Tapu Kanunu’ndaki sınırlamalara göre yapılacak. Bu çerçevede vakıflar iki buçuk hektara kadar mal edinebilecek. Kuşkusuz farklı isim ve tüzel kişilik çerçevesinde örgütlenen vakıflar, istedikleri durumlarda iki buçuk hektar sınırlamasını rahatlıkla aşabilecek yolları bulacaktır.
Bundan böyle vakıfların hayrat taşınmazları haczedilemeyecek ve rehin edilemeyecektir. Cemaat vakıflarına ait kısmen veya tamamen hayrat olarak kullanılmayan taşınmazlar, talep durumunda Vakıflar Meclisi kararıyla aynı cemaate ait başka vakfa tahsis edilebilecektir.
Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne surette olursa olsun Hazine, belediye, özel idarelerin veya köy tüzel kişiliğinin mülkiyetine geçmiş eski eserler, mazbut vakfına devredilecektir.
Sonuçta patrikhane yeni çıkarılan Vakıflar Yasası sayesinde ekonomik bir imparatorluk haline gelecektir. Ardından AB yolunda pasaport alabilmek için “Ekümenik” de kabul edilirse, üzerine bir de manevi/siyasi bir güç ilave etmiş olacaktır. Diğer yandan talep edilen özerk Ruhban Okulu’nun açılması halinde de patrikhanenin giderek Vatikan’ımsı bir yapıya kavuşması sağlanmış olacaktır. Çıkarılan bu Vakıflar Yasası’nın sorun çözen bir yasa mı yoksa sorun üreten bir tasa mı olduğuna da varın siz karar verin!

Yazarın Diğer Yazıları