'Yaşadığımız kriz daha önce yaşananlardan çok farklı'

'Yaşadığımız kriz daha önce yaşananlardan çok farklı'
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde katıldığı canlı yayında gazetecinin yumurta sorusuna verdiği yanıtı köşesine taşıyan Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, ekonomik krizi yazdı.

Murat Muratoğlu, bugünkü "Bazen kavurma, bazen pastırma!" başlıklı yazısında, "Ne demişler? Bazen kavurma, bazen pastırma… Bir lira ucuza hıyar almak için kuyruğa girersin paraya sıkışınca!" dedi. 

Muratoğlu'nun ekonomi yazısı şöyle:

Televizyonda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çanak sorular bitmişti. Ortamı yumuşatmak adına; “Günlük hayatınızda kendinize vakit ayırabiliyor musunuz, iki yumurta kırabiliyor musunuz”sorusu geldi. Ne diyecek? “Boş zamanlarımda yumurta kırarım” mı? Şahsen, kendine vakit ayırmak için yumurta kırana hiç rastlamadım! Ne acayip bir hayatı varmış soruyu soranın!

Hele “Kendiniz mi yapıyorsunuz” demez mi? Maşallah ne kadar da sempatikti! Cumhurbaşkanı mı? Aşçı mı? Kriz dedik ama o kadar da düşmedik! Erdoğan; “Ucuzu söylüyorsun sen, iki yumurta kırmak ne demek. Her zaman yapıyoruz. Evdeki arkadaşlar hazırlığı yapıyorlar. Üç yumurta gerekir. Bazen kavurma, bazen pastırma…” ifadeleriyle karşılık verdi.

Burada esas sorun, geniş kitlelerin ucuzunu bile söyleyememesi… Kavurmayı ve pastırmayı ancak rüyasında görmesi… Büyükçe bir ekmekle bazen peynir bazen zeytinoluyor halkın kahvaltı tercihi…


Aynı konuşmada; “Artık bu krizler geride kaldı. 2019 tam aksine ateşlemenin yapılacağı, kalkınmanın çok daha iyi noktada olacağı yıl” söylemi geldi.

Oysa yaşadığımız kriz daha önce yaşananlardan çok farklı… En kötüsü geride kalmadı. Türkiye kalıcı fakirleşmeye adım attı. Bilindik yöntemlerle, para politikasıyla çözmek mümkün görünmüyor.
Normalde ne yaparsın? Dolar artınca, durdurmak için faizi artırırsın. Neden? Yüksek getirili Türk Lirası'na geçmek avantajlıolur. Kazancı gören yurtdışından bile para getirir. Dolar düşer. Sermaye bollaşır. Kredi muslukları açılır. Faizler kendiliğinden geriler. Bizde işe yaramadı!

Peki, faizleri fiktif olarak düşük tuttun, piyasayı paraya boğdun… Ne olur? Cari açık 60 milyar doları zorlar. Parayı bulan dövizekoşar. Enflasyon yüzde 30'a çıkar. Faizler enflasyonu da aşar. Henüz batmayan borçlu şirketler de batar.
Kuraldır. Hem faizi hem dövizi aynı anda baskı altında tutamazsın. Bir süre denersin sonrasında bedelini fazlasıyla ödersin. Şimdi, seçim öncesi o “bir süre” denemesindeler. Seçim sonrası faturayı ödetecekler.

“Nisan itibarıyla yapısal reformlarla süreci güçlendireceğiz” dedi. Mart ayının neyi var sanki? Hafta sonu bir geçsin, bu pazartesi diyete başlıyorum gibi…
Başkanlık sistemi ile uçuyorduk, kaçıyorduk. Aradan neredeyse bir yıl geçti kendimizi sürünüyor bulduk!

Yapısal reform mu istiyorsun? Öncesinde gerçek adaleti ve şeffaflığı vitrine koyarsın. Hukukun üstünlüğünü sağlarsın. Başka türlü de ekonomiyi toparlayamazsın. Tek çözümü bu! Yoksa bu aşkın da sonu, ne yazık ki hicran, gözyaşı dolu!
Ne demişler? Bazen kavurma, bazen pastırma… Bir lira ucuza hıyar almak için kuyruğa girersin paraya sıkışınca!