Yaşayan ve yaşatan kültür

Kültür ve sanat neden birlikte kullanılır? Zıt mı yoksa benzer kelimeler olduğu için mi?

Soruyu önce kendime sordum ve işte o an ilk yazım bu olmalı diye düşündüm. Kültür için bence en iyi tanımlardan biri "bir halkın tarzı, yaşayışıdır" desem yanlış olmaz. Yaşamak her bireyin hakkı ama nasıl? Tarzını, yaşadığın toplum mu belirler yoksa birey olarak kendin mi belirlersin? Bence sanat ile kültürün ayrıldığı en önemli nokta bu.

Kültür insanı evinde hissettirip huzuru verirken, sanat belki de rahatsız etme metodu ile insanı uyandırır ve düşündürür. Söylemek istediğini en iyi yansıtan malzemedir sanat. Derdi, acıyı, mutluluğu belki de hiçbir şeyi estetik hale getirmenin bir adım ötesi...

Sanatçıyı ise içinde yaşadığı toplum ve koşul yetiştirir, yani diğer bir deyişle kültürü. Sanatçı kültürünün hangi özünü benimsiyorsa onu göstermek ister. Eserleri ise kendi kültüründe iz bırakır esasında. Farklar kültürü kültür yapandır. Hollandalı sosyal psikolog Geert Hofstede'e göre "Kültür, insan topluluklarını birbirinden ayıran zihinsel programlardır." Bunun farkındaysak eğer, bu ülkenin yetiştirdiği, fikirleri ne olursa olsun derdini anlatmaya çalışan sanat emekçilerinin, sadece güncel politikadan yola çıkarak, okuyucusuyla buluşamaması da bize dert olmalı. Yazarların kitap fuarlarına alınmayarak, okuyucusuyla buluşmamaları, fikirleri reddettikleri değil, değerleri yok ettikleri anlamına geliyor...

Diğer yandan Antalya Film Festivali'ne de değinmek gerekli. Festivalde "ulusal" kategori kaldırıldı. 54 yıl sonra... Neden? Bu coğrafyadan çıkan sanatçıların dertlerini kim film yapacak? Bu durumu gayet acı buluyorum. Sinema emekçileri kaldırılan ulusal film kategorisini sessiz ama derin bir protesto ile yerine geri koydular. Festivalin eksik kategorisini, birçok sinemacının öncülüğünde gerçekleştirilen Ulusal Yarışma, ödülleri verdi. Sanat yine kazanarak kültürüne sahip çıktı. Esasında sanatı politize ederek zarar verilen olgunun kültür olduğunu artık anlamamız gerekiyor. Bu toprakların yetiştirdiği sanatçıları kültürümüze katmalı ve nesillere aktarmalı. Sanat ve kültürü; hayatın güzelliğini, hislerini ve acılarını yansıtarak hepimizi bir araya getiren evrensel bir dil olarak görüyorum. Kendi kültürüne sahip çıkmayla başlar sanatın evrenselliği... Toplumsal ve toplumlar arası yaraları, sanatın ihtişamlı gücüyle örtebileceğimize inanıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları