Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Yolsuzluk sorunu ve seçmen tavrı

Mevlana bundan yaklaşık yedi yüzyıl önce insanların, olduğu gibi görünmek ya da göründüğü gibi olmak gibi temel bir sorunu olduğundan söz etmişti. “Doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu” , neredeyse doğruluğun odun gibi olmakla eş anlamlı kabul edildiği ortamlarda insanlar, olduğu gibi görünmek istemezler.

Ancak toplumdaki söylem ile eylem; görüntü ile gerçek; teori ile pratik arasındaki tutarsızlığın açıklaması yalnız bunlarla yapılamaz.

Şahsiyet ve kimlik, imkân sorunu olmaktan daha çok karakter sorunudur. Aslında toplumda uzun yıllardır “gibi” davranmak, sosyal bir form halini almıştır. Yıllardır insanlar inanıyor gibi, seviyor gibi, çalışıyor gibi, güveniyor gibi yapmaya zorlandılar. Çeşitli nedenlerle “köprüden geçene kadar” farklı, geçtikten sonra ise daha farklı bir kanaat bildirmek gelenek haline geldi.

Her alanda iki yüzlülük ve riyakârlık toplumsal bir gerçeklik halini almış gibidir. Bireyler değiştirecek gücü kendisinde göremediği olgularla özdeşleşerek sorundan kurtulmaya çalışmaktadır. Siyasi git/gellerin altında da bu vardır. Örneğin; CHP’de Baykal’a karşı olanlar onu değiştirmeye güçleri yetmeyince kendilerini değiştirerek (yani tam karşıt bir siyasi partiye iltica ederek) buna cevap vermektedirler.

Gelişmeler insanların (inandığı gibi) içinden geldiği gibi davranma ve görünme imkânlarını elinden almıştır. Küresel dünya her kaba ve kalıba uyan insanların dünyasıdır. Bu yüzden çizgisizlik, ilkesizlik ve tutarsızlık çağa uymanın gereği gibi değerlendirilmektedir. İçerde öven dışarıda söven, yüzden öpen arkadan tepen davranış en makbul davranış olarak kabul edilir hale gelmiştir. İnsanların başarılı olmak kaydıyla her türlü davranışı (ahlaksız/erdemsiz/değersiz) alkışlanır hale gelmiştir.

Seçimler öncesi AKP’liler “bize gizlice oy verecekler var!” demişlerdi. Seçim sonuçları da bunu doğrulamıştır. Seçmenlerden bir kısmı iradesini açıkça ortaya koymak (çıkar kaybına uğrama ihtimalinden dolayı) korkmaktadır. Yine yapılan bir araştırmada bazı iş adamlarının “AKP’nin iktidara gelmesini ve istikrarın sürmesini istiyorum, ama AKP’ye oy vermem” türünden sözler ettiği de basına yansımıştı. “AKP işbaşına gelsin de benim oyumla değil” türünden saçma bir tavır!

Ancak Akşam Gazetesi’nin 2 Ağustos’da “Ali Dibo’yu Takan Yok” başlığı altında verdiği haber, toplumsal yüzsüzlüğün ve riyakârlığın derecesini göstermesi bakımından dikkate değerdi. Haber şöyleydi: “Millet sandıkta yolsuzluk haberlerinden etkilenmedi. AKP’yi dosyalarla vurmayı hedefleyen muhalefetin silahı geri tepti. AKP, Ali Dibo’lu Hatay ve tüm tartışmalı illerde oyunu artırdı”.

Gazete; Gümüşhane’de “AKP İl Başkanının kamudan binlerce YTL’lik ihale” aldığı şikâyetleri, Çorum’da “AKP İl Başkanlığı yazılı zarf içinde toplam değeri 372 bin YTL’yi bulan çekler” çıkması, Samsun’da “AKP’li Belediye görevlilerin de içinde bulunduğu 60 kişinin akaryakıt kaçakçılığı, ihaleye fesat karıştırma” davaları, Hatay’da yolsuzluk literatürü oluşturan “Ali Dibo” olgusu, AKP lehine seçim sonuçlarını olumlu etkilemiş. Gazete haber ayrıntısında şu başlıkları öne çekmiş “Çorum sarsıldı, oylar fırladı”, Ağrı’da “Ceza alan vekil üçe katladı”, Hatay’da “Ali Dibo Başarısı”, Isparta’da “Her şeye rağmen”, “AKP Gümüşhane’de tavan yaptı” ve “Tutuklananlar oldu. Seçmen Tınmadı”.

Serdar Turgut, bu durumu 28 Şubat sürecine bağlayarak, insanlar hakkında çıkarılan asılsız söylentiler dolayısıyla halkın gerçek olanlara da inanmamaya başladığını yazıyor. Bu yaklaşım bütünüyle olguyu açıklamaya yetmemektedir.

Konu yalnız seçim ve siyasi partilerle sınırlı değil. Türkiye’de her kesimde ciddi bir ahlaki çürüme ve çözülme var. Artık bu ülkede insanların büyük bir kısmı hırsızlığa, namussuzluğa, yolsuzluğa ve sahtekârlığa; ahlaki bulmadıklarından dolayı değil, kendileri yapamadığından dolayı karşı çıkmaktadır. Soysuzluğun ve yolsuzluğun itibar gördüğü yerden erdemin göç etmesi kadar doğal bir şey yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları