Türklük âleminin masalları

“Cocuk Vakfı’nın yaptırdığı bir ankete göre Türkiye’de yüzde 17 yerli, yüzde 83 oranında yabancı çocuk edebiyatı tüketilmektedir. Yaptığım araştırmaya göre Almanya, Hollanda ve Fransa’da ise yabancı çocuk edebiyatı yayını yüzde 26’yı geçmemektedir.

Herkes kendine sormalı: ’Biz neden böyleyiz?’

Yabancı edebiyat, başka kültürlere başka renklere köprü kurmak için elbette gereklidir. Ancak biz çocuğumuzu yüzde 83 oranında yabancı edebiyatla büyütürsek, o çocuk bu ülkeyi, bu insanı, bu coğrafyayı sevebilir mi? Anadiline âşık olabilir mi?...”

Bu yakınmalar, bu sızlanmalar Yücel Feyzioğlu’na ait. Ne var ki o sadece sızlanmakla, yakınmakla, şikâyet etmekle kalmıyor, bir Türk Aydını olarak gereğini de yapıyor. Batı’nın çocuklarımızın üzerine bir karabulut, koskocaman bir kâbus gibi abanan kültür emperyalizmine karşı kendi gönlünce ve kıvrak kalemiyle seferberliğe çıkıyor. Türk çocuklarını Batılı masallar yerine Türklerin masallarıyla beslemek için yola koyuluyor ve bugün bu konuda zafere ermiş bulunuyor. Kendisinden okuyalım:

“Kaşgarlı Mahmut’a özenerek Türkçe konuşan halkların masallarını derlemek için 25 yıl önce yola çıktığımda bu kadar güzel masallara ulaşacağımı bilmiyordum. Yirmi altı Kardeş halktan derleyip Türkiye Türkçesi’nde yeniden yazdığım bu masallar, hayatıma inanılmaz bir heyecan kattı. Ciltler dolusu kitap ortaya çıktı. Daha yazılmayı bekleyen yüzlerce masal var. Toplamı: 684.”

Peki körü körüne taklit ettiğimiz, çocuklarımıza habire aktarıp öğrettiğimiz Batı masalları ne kadar? İşte cevabı:

“19. yüzyılın yarısından yani yüz elli yıldan beri de batıdan Grimm Kardeşler ile Andersen masalları yazılı olarak dünya çocuklarının yaşamına girer, yayılır, çocukları etkiler. Grimm Kardeşler masalları 283 tanedir. Andersen masalları ise 156 tane...”

Türk İmzalı ölümsüz

masallar...

Farkı görüyorsunuz. Aslında aradaki bu fark sadece sayıca değil, öz itibariyle de çok üstündür. Türk masalları çocukları hayata hazırlayan, küçük yaşta olgunluğa erdiren ve kâinata çok daha olumlu gözlerle baktırmasını bilen bilgi, hikmet, öğüt, tecrübe, edep, ahlâk ve irfan dolu masallardır.

Hem zaten dünyanın en ünlü masallarının altındaki imza bile Türk imzasıdır. Yazara kulak verelim:

“Hint masalı sayılan ünlü ’Kelile ile Dimne’ masalını 6. yüzyılda Sabâyel’den, bugünkü Bakü’den göç ettiği söylenen Beydaba’nın yazdığını biliyoruz.

‘1001 Gece Masalları’nı ilk kez Halife Harun el Reşit’in 9. yüzyılın başında masal ustası Ebu Abdullah Muhammed el-Gahşigar’a derletip Arapça’ya çevirttiği söylenir. Belki de bu nedenle Harun el Reşit öyküleri de bu kitaba girmiş. Çocukları çok yönlü besleyen bu masalların doğuş yeri Hindistan’dır. Farsların, Türklerin, Arapların ortak sanat ürünü olarak her dönemde yeniden anlatılmış, zenginleşmiştir. Üç yüz yıldan beri de dünya çocuklarını etkilemektedir.”

Acaba insanlık tarihinde ilk masal ne zaman yazıya geçirildi diye bir soru zihniniz takılırsa, cevabını yine Yücel Feyzioğlu veriyor:

“Yaklaşık 3750 yıl önce ilk masal Hammurabi yasalarıyla Mezopotamya’da yazıya geçmiş. Adı: ’Adapa’dır. M.Ö. 1750 yılları:

Adapa, ölüme çare bulmak için yola çıkar. Yolda rüzgâr, kayığını alabora eder. O da tutar rüzgârın kanadını kırar. Gök Tanrısı öfkeye kapılıp Adapa’yı mahkeme önüne çıkarır. Adapa’nın koruyucusu Yer Tanrısı ise kendisine ceza olarak verilecek ’ölüm ekmeği ile ölüm suyunu’ almamasını öğütler. Ancak Gök Tanrısı Adapa’nın mert ve açık yürekliliği karşısında ona ’Sonsuz hayat ekmeği ile suyu’ uzatır. Adapa Yer Tanrısına söz verdiği için bunları reddeder ve ölümsüzlüğe ulaşma fırsatını kaçırır... Böylece insanoğlu ölümlü olur. Olur, ama yarattığı bu masalla ölümsüzlüğe ulaşır...”

‘İsmiyle müsemmâ’

Nuri Okutan...

Aziz dostlarım, büyük millet, dünyaya örnek millet sözle değil, işle, yapıp ortaya koyduklarıyla olur. Biz kendi öz değerlerimize sahip çıkıp onları cihanşümûl hale getirmezsek, diğer milletlere model olmak şöyle dursun, onların kültür potaları içinde erir gideriz.

İşte bu gerçeği fark edip harekete geçen valilerimizden özellikle Nuri Okutan’ı ne kadar tebrîk etsek azdır. Bu genç ve kıymetli valimizi millet olarak gönülden alkışlamalıyız. Kendisi Sakarya Valiliği sırasında öğrenci gençlerimizi kitapla sıkı fıkı dost etmek ve onların kültürlerini artırmak için elinden geleni fazlasıyla yaptı.

İşte yukarıdan beri bahsettiğim Türk dünyası masallarını da derli toplu bir şekilde Sakaryalı çocuklarımıza, gençlerimize “ismiyle müsemmâ” Nuri Okutan kazandırdı. Bu işin uzmanı olan Yücel Feyzioğlu’na, Batı masallarından kat be kat üstün Türk masallarını o hazırlattı. Azerbaycan, Dağıstan, Dobruca, Gagavuz, Kafkas, Kalmuk, Kazak, Kerkük, Makedonya, Terekeme, Tuva, Türkmen, Anadolu, Uygur, Yakut... masallarından oluşan beş nefis kitabı ücretsiz olarak dağıttı.

Şimdiki Trabzon Valiliği sırasında da aynı hizmeti devam ettireceğinden emin olarak, değerli valimiz Nuri Okutan’ı tekrar tekrar tebrîk ediyorum.

Tabii bu arada, bu beş kitabı Batı standartlarından bile üstün bir kapak, iç düzen ve resimlemeyle tasarımını yapmış olan Yazıevi İletişim Hizmetleri’ni, özellikle Yusuf Kot’u ve M. Yavuz’u da yürekten kutluyorum. Masal eserlerini resimleme bakımından M. Yavuz’un çok üstün bir meziyete sahip olduğunu görmekten büyük bir mutluluk duydum.

Çalışmalarını daha çok Almanya’da sürdürmekte olan değerli masal yazarımız Yücel Feyzioğlu’nun derlediği masallar Almanları bile büyülemiş. Meselâ, bir Alman gazetesinde Rolf G. Lange şu itirafta bulunuyor:

“... Yazar, öğretmek için yazmıyor, gösteriyor, etkiliyor, duygulandırıyor, düşündürüyor, okumaya ilgiyi artırıyor... Çocuklardan önce biz Alman büyükleri onu okumalıyız...”

Bu satırlara ben de yürekten katılıyorum. Gerçekten de Türklük âleminin bu masalları biz olgun yaştakileri de derinden etkiliyor.

Aziz dostlarım, sevgili gönüldaşlarım, ben bu yazının sonunda size bu kitapları bulabileceğiniz yer hakkında bilgi veremeyeceğim. Çünkü parayla satılmayan bu eserler Sakarya için hazırlanmış. Sadece sizleri çocuklarımıza Türk masalları anlatmak ve okutmak için gayret sarfetmeye, Batı masalları yerine kendi masallarımızı tercih etmeye davet ediyorum.

Bu arada “Elazığ Okuyor” gibi emsalsiz bir kampanyayı başarıyla sürdüren Elâziz’imizin değerli Valisi Muammer Muşmal ile millî kültürümüz ve güzel Türkçemiz üzerine titreyen diğer kıymetli vali dostlarımızın aynı hassasiyetle meselenin üzerine eğileceklerine inanıyor; yayınevlerimizin de bu gibi eserleri okuyucu ile buluşturmalarını can u gönülden diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları