Felâket getirecek antlaşma

Rum tarafında 2008’de yapılacak “Cumhurbaşkanlığı” seçimlerinde adaylığını koyacağını açıklamış olan Tasos Papadopullos güçlü muhalifi Komünist Lider Hristofyas tarafından yeniden tetiklenmiş olacak ki Hristofyas’ın Federasyon formülüne sarılıverdi. Papadopullos da Federasyon konuşmağa hazır olduğunu açıkladı. Kuşkusuz Papadopulos da Hristofyas gibi, Federasyonu “Türk askerini adadan çıkaracak ve dünyanın gözünü boyayacak geçici bir formül” olarak algılamaktadır.

Papadopullos’un bir diğer beyanatı da 18 Temmuz’da “Felâket getirecek bir anlaştmayı imzalamam” başlığı altında çıkmıştı. Papadopullos “beni uzlaşmazlıkla suçlamasınlar, sırf hakkımda iyi şeyler söylesinler ve bana iyi tavır sertifikası versinler diye kabul edilemeyecek bir çözüme razı olamam” sözleriyle Annan Planına da niye HAYIR dedirttiğini yeniden vurgulamış oldu. Esas olan Papadopullos’un bu beyanatı yaptıktan sonra, Hristofyas’tan geri kalmasın diye, “federasyon görüşmeğe hazır olduğunu” açıklamış olması. Halbuki Makarios 1977’de benimle “iki kesimli, iki toplumlu federasyon” formülünü kabûl ettiğinde Kipriyanu ile birlikte “bu taksime gidiştir” diye Makarios’un karşısına dikilen ve o günden bu güne Federasyonu “felâket getirecek bir formül” olarak değerlendiren de kendisiydi. Demek ki federasyonun, Rumlara göre bir de “felâket getirmeyen” versiyonu varmış da biz bilmiyormuşuz. Allah’tan “ılımlı, Türk dostu” Hristofyas çıktı da bize (ve Papadopullos’a) federasyonu müzakere etmekle ve federal bir çatıya razı olmakla Rumların kaybedecek birşeyleri olmadığını öğretmiş oldu. Kazançları? Türk askerinin adadan çıkması, Garantörlüğün sona ermesi, AB normları diye diye Rumların Kuzeye dönüşleri, Türklere verilmiş görülecek hakların zaman içinde erozyonu ve Osmosis yolu ile meselenin halli. Hangi meselenin cevabını da 40 yıldır veriyorlar: Kıbrıs Elenizminin milli meselesi! Bakınız daha ne inciler yumurtluyor Papadopullos: “Biz, iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyon isteğine bağlıyız. Ancak ikiye bölünmüş konfederasyona dönüştürülecek bir çözümü kabul edemeyiz!” Bunun Türkçesi, üniter bir devletin idari açıdan iki kesimli olmasına ve bunun da ileride büsbütün üniter bir devlete dönüşüne açık bir “federasyona” evet, fakat iki eşit egemen halka dayalı, kalıcı federal bir yapıya hayırdır. 1977’de “iki toplumlu, iki kesimli federasyona” evet diyen ve Garanti Antlaşmasının da kabul edildiği bir formülü 2002’ye kadar görüşür gibi yaparak zaman kazanmaktan başka birşey düşünmeyen Rum liderleri şimdi, 2007’de yeniden “geliniz federasyon konuşalım” diyorlar ama hem bundan maksatlarının ne olduğunu söylüyorlar, hem de şartlarını açıklıyorlar, sanki karşılarında yere yatmış, mağlûp olmuş, aç ve susuz bir azınlık varmış gibi!

O halde açık konuşmak gerekmektedir: Siz federasyonu geçici bir sıçrama tahtası olarak ve sırf Türk askerini adadan çıkarıp, Garanti antlaşmasından kurtulmak için istiyorsunuz. Biz, size denk eşit ve egemen, 1960 Antlaşmasının kurucu ortağı olarak oyununuzu görüyor ve reddediyoruz. Devletimizden vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Türkiye’nin Garantörlük hakları devam edecektir. İki Devlet, iki halk, iki demokrasi esası üzerinde görüşmeye hazırsanız, buyurun; değilseniz, bizimle oyun oynamayınız. Yeniden “taktik icabı” görüşür gibi yapıp, yıllarımızı çalmanıza razı değiliz.

Ümit edelim ki seçimler esnasında “Kıbrıs Milli Davamızdır” ilânları ile her yeri şenlendirmiş ve Kıbrıs’ta taviz vermediklerini ilân etmek suretiyle bundan sonra da vermeyeceklerini teyid ederek “Kıbrıs’ta iki halk, iki devlet vardır” noktasına gelmiş olan AKP Hükümeti ABD’nin baskısı ve AB’nin ricası ile bizi Rumlarla federasyon konuşmaya zorlamaz ve 2. Soyer Hükümetine de direkt veya “sözde müftü” kanalı ile “federasyon sevdasından vazgeçiniz” mesajını gönderir. Devletine ve Anavatanına gönülden bağlı bir Halk ve millet olarak bu beklenti içindeyiz.

Yazarın Diğer Yazıları