Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

12 Eylül muhasebesi...

Yine 12 Eylül geldi... Üzerinden 27 koca yıl geçmesine rağmen o travmayı ve darbenin izlerini halen silebilmiş değilim. Sabah saatlerinde solcu bir genci öldüren tabanca ile öğleden sonra ülkücü gencin katledildiği günlerin üzerinden kocaman 27 yıl geçmiş. Devletin polisine-askerine kurşun sıkan ile devleti ebed-i müddet görüp, memleketi savunanların aynı kefeye konduğu adalet yüzünden bugün milli refleksin nedereyse ortadan kalktığını gördükçe 12 Eylül’e daha fazla sövüyorum.
Hadi bizm 78 kuşağı adı verilen “yitik kuşak” bütün bunlardan nasibini aldı, bedelini en ağır şekilde ödedi. Ama bizden sonraki kuşaklar ve bizim çocuklarımızda yaşatılan etkiyi affetmek mümkün değil. Darbeyi yapanların niye yaptıklarını bilemedikleri gibi bugünkü sonuçlarını hesaplayamadıkları için pişmanlık duymayışları da kahrediyor beni...
Darbenin sosyolojik sorgulamasını yapmadığı için Türk Milliyetçileri bugünkü içler acısı halde. Zülfü yare dokunacak endişesiyle, kudsiyete gölge düşecek korkusuyla bazı konuları tartışamadığı için ülkücü hareket bunalımda değil mi?
Yıldönümünde 12 Eylül üzerine istatistik bilgileri hatırlatma yerine birazda özeleştiri yapmaya ne dersiniz?
Necip Fazıl’ın “Zindan iki hece Mehmedim lâfta, Baba katiliyle baban bir safta” dizelerini tekrarlamak yerine 12 Eylül’ün gerçeğine dair Türk Milliyetçisi aydınlar, darbenin sosyolojik sorgulaması üzerine kaç eser meydana getirebilmiştir?
Savunmalar, anılar, birkaç roman girişimi, Ozan Arif dışında akılda kalmayan yüzlerce şiir, birkaç iyi niyetli beste dışında bırakınız sinema filmini, tv dizisini doğru düzgün belgesel bile yapılamadı 12 Eylül’ün...
Çuvaldızı başkası yerine kendimize batırarak üzerimize düşeni yapamadığımızı itiraf ediyorum. Yaklaşık on yıldır sürdürdüğüm belgesel kitapları bile titizlik arkasına sığınıp tembelliğim yüzünden henüz baskıya veremedim. Türk Milliyetçileri olarak ilik defa bir televizyon kanalına sahip olmanın heyecanı ile 12 Eylül belgeselini kitapla beraber görsel hale getirme fantezim, biraz daha erteleme bahanesinden başka bir şey değil! Huzurlarınızda Yeniçağ televizyonu ile beraber artık bahane kalmadığını müjdeleyelim. Mübarek Ramazan ayının bereketi ile belgesel ile beraber kitabın üçüncü cildini de tamamlamak üzere olduğumuzu belirtelim.
Gün 12 Eylül olunca; 12 Eylül’e dair kafama takıldığı gibi canımı da sıkan “kara kutu” ya gelmek istiyorum.
Süleyman Demirel’e yakınlığı ile bilinen gazeteci Yavuz Donat’ın kaleme aldığı “Cumhuriyet’in kara kutusu Süleyman Demirel Anlatıyor” adlı kitap, aslında geçen yıl yayınlanmıştı. Biraz gecikmeyle anıları okurken aklıma yeni hazırlanmakta olan anayasa taslağı geldi. Malumunuz büyük Atatürk’ün adının silinmeye, değişmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerin törpülenmeye kalkışılması üzerine sigortalarım attı. Demokrasi, insan hakları adına değişikliklerden bahsedilmesine rağmen “Anayasanın geçici 15. maddesi” ne ilişkin çıt yok.
Bakın Donat kitabında ne diyor:
“Demirel’e 12 Eylül sürecini sorduk.
-Kenan Paşa parti kurar mı?
-Hayır o hatayı yapmaz.
-Ya yaparsa?
-Siyasetçi Kenan Evren çok tartışılır. Ve bu tartışmaların altından kalkamaz. Öyle bir laf ederiz ki...
-Mesela?
-Sorarım... 13 Eylül günü duran kan, 11 Eylül günü neden akıyordu?.. Siz 11 Eylül 1980 tarihinde Antalya Tapu Müdürü mü idiniz?” (Sayfa 44)
Siyasetin daniskasını yapan Evren’den bunun hesabını sormayan Demirel, 6 ncı defasında 91’de Başbakanlık, 7 nci defada 93’de Cumhurbaşkanlığı makamına oturdu. Kenan Evren ise bugün yeni nesil tarafından 15 nci geçici madde ile korunan darbeci yerine “Marmaris’te oturan ressam” olarak tanınıyor.
Bugün 12 Eylül 2007... Bu akşam Yeniçağ Tv’de o ateşten günleri “Ufuk Çizgisi Özel” de konuşacağız. Yerinizde olsam kaçırmazdım... Konuklarımız Mamak Cezaevi müdavimlerinden Hakkı Şafak Ses ve darbenin insafsız mahkeme ve infazlarının canlı tanığı Av. Şevket Can Özbay... İlk sahurunuzda boğazınıza lokmalar dizilse de 12 Eylül konulu programımızı kaçırmayın...

Yazarın Diğer Yazıları