Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Besleme basın saçmalıyor!

“Yurtta Şüphe Dünya’da Şüphe” başlığını kullanan Sabah Gazetesi, Alman Marshall Fonu tarafından Türkiye dahil 12 ülkede, biner kişiyle yaptırılan “Transatlantik Eğilimler” araştırmasının şaşırtıcı sonuçlarını yayınlamış. Buna göre Avrupalılar, Türkiye’nin bir gün AB’ye gireceğine Türk halkından daha fazla inandığını gösteriyormuş! Araştırmaya göre Türkiye karşıtlığının tavan yaptığı Hollanda’da halkın yüzde 72’si, Almanya’da ise halkın yüzde 62’si Ankara’nın AB’ye üyeliğinin engellenemeyeceğine inanıyormuş. Anket; Türk halkının, ABD ve AB’ye sempatisinin giderek azaldığını da ortaya çıkarmış.
Sabah Gazetesi yazarı Erdal Şafak da “Ulusalcılar, milliyetçiler, Milli Görüşcü’ler ve bilumum vatansever çeteler, hepinizi kutlarız. Sonunda başardınız” diyor ve ilave ediyor “Halkımızı daha karamsar, daha öfkeli yaptınız, daha da yalnızlaştırdınız”.
Erdal Şafak, hissettirmeden milliyetçi ve ulusalcılar için ima yollu olarak çete vurgusu yapmaktadır. Ancak hangi tür çete olduğuna da açıklama getirmemektedir, yani milliyetçi ya da ulusalcıların Demirci Mehmet Efe ya da Yörük Ali Efe çetelerinden hangisine daha çok benzediğini belirtmemektedir. Diğer yandan Şafak’a göre halk ulusalcı, milliyetçi, milli görüşçü ve onlar gibi düşünen “bilumum vatansever çeteler” yüzünden AB’den soğumuş, içine kapanmış ve karamsar olmuş. Mantık ve akıl kusuru olan bu yaklaşıma bakılırsa halk ulusalcı, milliyetçi ve milli görüşçüleri dinlemekte ve onların yönlendirmesiyle de öfkeli ve karamsar olmaktadır. Keşke öyle olsaydı. Ancak öyle değil çünkü öyle olmuş olsaydı bu halk ulusalcı, milliyetçi ve milli görüşçülerin ülke için tehlikeli gördüğü AB/ABD’ye endeksli bir zihniyeti ezici bir çoğunlukla iktidara taşır mıydı? Yoksa halk milliyetçi ya da ulusalcıların AB konusundaki görüşlerini benimsiyor ama yine de oylarını AB için bu fani dünyada yapmayacağı hiçbir şeyi olmayan AKP’ye mi veriyor? Bu nasıl bir saçmalıktır? Türk halkının AB, ABD, İsrail ya da bir başka ülkeden soğumasının sebebi ulusalcı ve milliyetçiler midir? AKP iktidarının AB’ye kayıtsız şartsız bağlılık mesajları göstermesine rağmen AB’nin itici, dışlayıcı hatta aşağılayıcı tavrının bunda rolü yok mudur? AB’nin Türkiye’de azınlık yaratma, soykırım dayatma ya da Kıbrıs’ta Türkiye’ye alenen haksızlık yapma girişimlerinin hiç mi etkisi yoktur? Ancak Türkiye’nin aydını ya da gazetecisi de siyasetçisi gibidir. Sorunları tek yönlü ve tek boyutlu yorumlamak gibi bir hastalıkları vardır. Şimdi hatırlamanın tam zamanıdır. Bugün ülkeyi yönetenler bundan beş yıl önce Kıbrıs konusunda “çözümsüzlük çözüm değil” diyerek kendilerinden önceki iktidarı topa tutuyorlardı. Nitekim iş başına gelir gelmez “bir adım önde olmak” stratejisini devreye soktular. AB ve BM Annan Planı’nı dayattı, AKP iktidarı halka “evet” dedirtti. Maraş dediler “pekiyi” dediler. Tazminat dediler, ödediler. Kapı dediler açtılar, barış sağlayacağız diye uzata uzata zeytin ağaçlarında dal bırakmadılar. Sonuçta AKP iktidarı yaşayarak öğrendi ki, barışın iki tarafı vardır. Birisinin iradesi çözüm için yetmiyor. AB ya da ABD’den Türk halkı şüphe duyar hale gelmesini milliyetçi ya da ulusalcı eylem ve söylemlere bağlamak tam anlamıyla saçmalıktır. Türk halkı kendisini yönetsin diye seçtikleri konusunda belki yanılabilir ama -aydın geçinenlerin yaptığı gibi- asla dostunu ve düşmanını seçmede yanılmaz.
AB, Türkiye’de halkın değil, onu her türlü sorunun çözümü olarak halka dayatanların talebidir. Türk halkı geleceğini Sarkozılerin, Merkellerin, Tasos’ların insafına terk edemeyecek  kadar basiret sahibidir. 

Yazarın Diğer Yazıları