AKP'nin çıpası AB, flaması da AB bayrağı!

Başbakan Erdoğan mâlumu ilam etti: Hükümetinin ilk hedefinin, türban yasağını kaldırmak olduğunu söyledi... Önceki yazımda hata etmemişim;  “Türban AKP’nin sancağı!” Bu sancak altında, yeni Anayasa’da Atatürk ilkelerinin sulandırılacağı,  “değiştirilemez” maddelerin, değiştirileceği anlaşılıyor.

“Türklük”
Sayın Özbudun ve Atatürk’e “kökten”  karşı refikleri, “Türklüğün”  tarifi  konusunda neden zorlanıyor ve kıvırıyorlar. Atatürk’ün  “Ne Mutlu Türküm diyene” sözlerini mesela  “Türküm demekle kıvanç duyan her vatandaş, ırk, mezhep gözetilmeden Türktür” diye, Anayasa diliyle ifade etsinler. Bu anlayış, Türkiye’nin  “birliğini ve bölünmez bütünlüğünü” yıllarca sağladı, korudu. Şimdi  “Türkiyelilik” ,  “alt kimlik - üst kimlik” ,  “Anayasal vatandaşlık” gibi savsatalarla  bu  “tılsımı”  neden kaybedecekmişiz?

YÖK mü, ulema heyeti mi?

Erdoğan, konuştukça ne kazanıyor bilinmez ama, çok şey kaybediyor.  “Rektörler kendi işlerine baksınlar, Anayasaya karışmasınlar” demiş. Bu hayati konuya, Profesör Erdoğan Teziç gibi bir Anayasa bilgini, genç kuşakları yetiştiren üniversitelerin üst kurulu karışmayacak da, bir zaman söylediği gibi,  “din ulemasındandan” mı fetva istenecek? Hoş, devr-i iktidarlarında YÖK yerine  “bab-ı meşihat”  kurulursa şaşmamalı.
Erdoğan hükümeti, programında Avrupa Birliğine ve reformlarına odaklanmıştı. Türban  “sancaksa” , AB bayrağı da AKP’nin flaması! Yoksa, taslak tartışmalarında öncelik, AB komiserlerine brifing verilmesine ve onların “dayatmalarına”  öncelık verir miydi? Hangi bağımsız ve milli egemenliğine sahip devletin Başbakanı, yeni anayasa taslağını yabancı Büyükelçilere  “iftar yemeğinde” anlatmak lüzumunu görmüştür! 

Ve Gül gibi!
 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, zaten pek paldır küldür konuşmaz. Şimdi de daha ölçülü konuşmaya çalışıyor, türbana  “başörtüsü”  demeye özen gösteriyormuş... Gül, Fikret Bila’ya  “AB çıpamızdır” buyurmuş. Yani AB bayrağı da  “flamamız” !.
AB çıpası da hani, öyle sağlam bir  “çıpa”  ki, üye olup olmayacağımız Sarkozy’nin, Merkel’in ellerinde! Şimdiye dek öyle şeyler dayattılar ki, Türkiye’nin iç ve dış güvenliğini bozdular. AB “Komiserlerinin”  Türkiye’deki ilk ziyaretleri, Diyarbakır’a oldu. Bölücülerle, eyalet sistemini kurmak üzere, istişare etmek için!
Ve AKP, AB çıpasından, TSK’nın etkisini kırmak için medet umuyor. 
AB kriterleri, TC’yi temelden değiştirecek yeni Anayasanın yol göstericileri, Mustafa Kemal’in ilkelerinin, kriterlerinin yerine! 
Hangi onurlu iktidar güvenliğini, geleceğini yabancıların  “çıpasına”  bağlar. Eğer bu çıpa, gemicilik deyimiyle,  “tararsa”  ne olur?
 Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; hangi bağımsız millet egemenliğini ve geleceğini, yabancıların nasihat ve telkinlerine, yabancı devletlerin değişken iç politikalarına ve halklarının oylarına emanet edebilir? Tarih böyle bir şey görmemiştir.
Bir zamanlar  “hür yaşar”  ve hangi çılgınlar bize zincir vuracak,  “çıpalayacakmış”  diye  “şaşar” , sorardık. Ne oldu şimdi bize?

Yazarın Diğer Yazıları