Mayınlı anayasa ve 301. madde

Mayınlarla ve kamuflajlarla dolu aşırı liberal bir anayasa taslağı önümüzde durmaktadır. Edindiğimiz bilgiye göre; ısmarlama ve Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığından rahatsız olan dış çevrelerle, iç işbirlikçilerle alkışlanan bu taslak, dışarıda bazı yerlere verilmiştir. Ancak, bunda da bir ayırım yapıldığı görülmektedir.

Önde laiklik ve türban, arkada Türkiye’nin altını oyma plânları... Laiklik ve türban tartışılmalı ki; tezgâh fark edilmesin. Geçenlerde anayasa taslağı hazırlama görevi verilen sözde ünvanlı, sicili bozuk bir takım adamlarla beraber çalışan AKP Genel Başkan Yardımcısı, Anayasanın 66. Maddesinde Türkün tarifinden rahatsız olarak bunun  “etnik çağrışım” yaptığından bahsetti. Demek ki; bu zat Türkü basit bir etnik grup gibi görüyor. Milliyetin ve milletin ne olduğunu içine sindiremiyor. %46 rey alan ve iktidar olan bir partinin genel başkan yardımcısı milli kimlikle kavgalı. Demokrasi çok ideal ve değeri bilinmesi gereken bir rejimdir; ama bazen böyle defolar da çıkıyor. Türkiye’nin sorunlarını demokrasi içinde çözülemez noktaya çekerek ülkeyi karmaşaya sürükleme gayretleri birçok alanda seziliyor. Türkiye, sanki neseb-i gayri sahihler sürüsü veya topluluğu...

Anayasa ile birlikte yine 301. Madde kendini Türk olarak hissetmeyen ırkçılarca ısıtılıp ülkenin önüne kondu. Ülkeyi yönetenler tarafsız bir seyirci gibi veya hakem rolünde... Gaye toplumu germek, şiddeti tahrik etmek, askeri sevimsiz göstermek, sözde karşı oldukları cinayetlerden beslenmektir. Bu 301. Madde sadece Türkiye’de mi var? Eğer bu ayıpsa; ciddi bütün devletler ve başta AB ülkeleri bu ayıbı taşımaktadır. Hangi ciddi ülke kendine, devletine, meclisine, yargı organlarına, askerine ve emniyet teşkilatına hakaret ettirebilir ve onları aşağılatabilir? Ama söz konusu Türkiye oldu mu; bunun adı demokratik açılım oluyor. Sözde “Anayasanın temel giriş maddeleri değiştirilmiyor” deniyor. Meclis Başkanımız Sayın Köksal Toptan, “Cumhuriyetten geri gidilemez” diyor. Ancak, ilk üç madde yerinde kalmasına rağmen; taslakta ilk üç maddenin değiştirilemezliğini sağlayan 4. Madde buharlaştırılıyor. Herhalde bu Sayın Meclis Başkanının da gözünden kaçmış olacak.

TCK’nun 301. Maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ilk üç maddede ifade edilen temel ilkelerden ilhamını alan ve onları koruyan bir yasadır. Aslında, hedef 301. Madde değil; Anayasanın temel giriş maddeleridir. Ayrıca, hedef 66. ve 42. maddelerdir. Hedefin sadece 301 değil; Anayasanın tamamı olduğunu hep söyledik. Bugün bu ortaya çıktı. İhanet ittifakı aslında, Türkiye’ye tahammül edemiyor. Türkçe, Türk ve Atatürk’le uğraşılmasının sebebi budur. Bu durum, bazılarının hoşuna gidebilir. “Ne mutlu bugünleri de gördük” diyebilirler. Ancak, onlar da bu geminin içindedirler. Bu gidişin hiç de hayra alâmet olmadığı ortadadır.

Bazı şahsi ikbâl peşinde olan siyasetçiler, “Bu anayasa AKP için değil; millet için yapılıyor” desinler. Bunlar ancak, kendi kendilerini kandırırlar. 1982 Anayasasının aslında 6-7 maddesini değiştirmeyi hedefleyen ama yeni ve sivil diye yutturulan taslak, kamu görevlilerinin pazarlık haklarını sınırlıyor. Kamu hizmeti ve yararı tasfiye ediliyor. Çarpık özelleştirmeler onaylanıyor. Yabancılar için Danıştay’ın yetkileri kısılıyor. Egemenlik devrediliyor. Seçmeli din dersi ile öğrenciler bölünüyor; cemaatlere iş havale ediliyor. İç hukuk göz ardı ediliyor. Ne yazık ki Türkiye, her gelen iktidara göre yeni anayasa yapılan ve anayasası değiştirilen bir ülke görünümündedir. Ama herkes tepki anayasacılığından da şikâyetçidir.
TCK’nun 301. Maddesine; Anayasanın ruh ve temel ilkelerini belirleyen, Türkiye’yi Türkiye yapan değerleri koruyan ve geliştiren maddelerine dokunulmamalıdır. Dokunana da bir dokunan çıkar. Türkiye basit bir Üçüncü Dünya veya Afrika ülkesi değildir.

Yazarın Diğer Yazıları