Hilmi Paşa konuştu!

Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Fikret Bila’ya konuştu... Kendisini unutmuştuk... Halk da unutuyordu!
Hilmi Paşaya ve yönetim tarzına alışamamış, görevde iken söylediklerinin çoğunu tasvip edememiş ve bunu hep yazmıştım.
 “Bürokraside insanlar, terfi ede ede, en layık olmadıkları mevkilere çıkarlar”  diye bir  “Peter Prensibi”  vardır; ama bu ilkenin hiç vaki olmadığı yer ordu-askeri bürokrasidir. Galiba, Hilmi Özkök bir yol kazası oldu!  Hilmi Özkök Paşanın hem selefleri Karadayı ve Kıvrıkoğlu Paşalardan hem de halefi Büyükanıt Paşadan ne kadar farklı olduğu, eğer şimdiye dek anlaşılamamışsa, önceki gün yazdığım gibi Bila’ya söylediklerinden, artık anlaşılması gerek!

Tezkere

Önce, Paşamız  “Birinci Tezkere geçmedi”  diye hayıflanıyor ve diyor ki:  “Şimdi, ABD’yi geçirtme, adamların gemilerini dalgalarda haftalarca salla, bilmem ne yap, şimdi bizi dinlemiyor. Eee, niye dinlesin ki?”
Pekiyi, acaba tezkere kabul ediseydi, ABD’ye yardım etseydik, ABD, Kürtleri kontrol konusunda bize yardım eder miydi?
Melih Âşık’ın dediği gibi, Paşamızın incisi: “Efendim eder miydi, vazgeçer miydi? O da olabilirdi. Türkiye’den geçirsek bile, ileride yine bizi dinlemiyor olabilirdi...”
 Askerlikte bir mesafe ölçme metodu vardır;  “Olsa olsa”  metodu... Paşa, Türkiye’nin geleceği konusunda, “olsa olsa” diyor! Yani... Tezkere geçse, 65 bin ABD askeri topraklarımızda üslense, Türk askeri Irak’ta maceraya gönderilse bile ABD, bugün yine bizden yana olmayabilirmiş... Bizim tezkere kararı bir piyangoymuş! Çıkabilirmiş de çıkmayabilirmiş de. Türkiye’nin güvenliği  “stratejik müttefikimize” emanet!...
TSK’nın Genelkurmay Başkanı bunu, rahatça söylüyor.  “Engin vizyonuyla”  görmemiş mi ki, o sözde  “müttefik” sonunda kazık atacaktı, tezkere geçse de ABD bugün ne yapıyorsa onu yapacaktı. Çünkü orada Kürt devletini kurmak ABD’nin yüz yıllık politikası... Binlerce askeriyle Güneydoğuya limanlarımıza yerleşir, bugün yaptığı gibi, orayı içinden karıştır, Türkiye’ye yerleşir, Kürt devletini yine kurmaya çalışırdı. Bunu görmemek için, Sayın emekli orgeneral gibi; bu olayın yabancılar tarafından tahrik edildiğini ve 19.Yüzyıldaki Albay Peters haritalarına kadar geçmişini bilmemek ve “geleceğini”  de tahmin edememek, gerek... Paşa satırlar arasında bu konuda, ordunun -yani kendisinin-  “ağırlık koyamadığını”  söylüyor. Çünkü diğer komutanlar, O’nun gibi düşünmüyorlar ilerisini görüyorlardı.
Ve üstelik buna razı olan Başbakan Erdoğan, ABD’nin bugün Irak’ta  “Müslüman kardeşlerimizin”  öldürülmesine, Türkiye’yi ortak yapacaktı. Paşanın  “vizyonu”  iktidarın  “Müslümanlığı” ! Türkiye’yi bu akıbetten, önce Allah, sonra da geniş görüşlülük sahibi askerler ve aklı başında milletvekilleri kurtardı.

PKK ve AB

Hilmi Özkök Paşanın  “geniş, uzak görüşlülük incileri” çok! Şu sözlerine bir bakın:  “AB’ye tam üyelik PKK’ya desteği bitirir.” 
Kısacası PKK’yı, bölücülüğü, açıkça destekleyen AB’ye tam üye kabul edileceğiz (!) ve böylelikle PKK ve bölücülük sona erecek. Bu mantık, olmayacak duaya  “âmin” ... Allahım Hilmi Özkök’ün aklını bize ver de, rahat uyuyalım, diyesim geliyor!

Çuval mı, poşet mi?

Paşanın Süleymaniye’deki  “Çuval olayı”  hakkında söylediklerine gelince; Amerikalıların Türk askerlerinin başına geçirdikleri “Çuval”  değilmiş,  “poşetmiş”!  Bu ve Paşanın dediği gibi  “Amerikalıların, ‘bazen aptalca şeyler’yapmaları”; Özkök’ün bu olayda kendi sorumluluğundan kurtulmak için bin bir dereden su getirmesi, olayın faturasının bölgedeki komutanlara çıkarılması, Türk Ordusunun ve milletinin onuruna yapılan hakareti tevil eder mi?  “Hoca” , pardon Paşa hiç konuşmasaydı, daha iyi olurdu !

Yazarın Diğer Yazıları