Yorgun savaşçılar-yeni parti?

Türkiye yorgun... Yollar yorgun... Biz yorgun... Halk yorgun... Medya yorgun, siyaset, partiler yorgun!  “İnce yollar”  uzun, ama sonu yok gibi! Ve de  “yolsuzluklar”  devam ediyor... Evet, yollar yorgun biz yorgunuz, ama sorunlar bitmiyor!
En can alıcı nokta, İktidar Partisinin -AKP’nin- göstermese de, 22 Temmuz seçimlerinden muzaffer çıkmış olmasına rağmen yorgun düşmesi!  “Mağlup sayılır, bu yolda galip.”  “Metal yorgunluğu”  bir taraftan, zafer sarhoşluğu öte taraftan, iktidar yanlışlar yaptırmakta, nefesi kesilecek gibi!
“Referandum fiyaskosu” , yorgunluğun neticesi mi? Yoksa, “zaferden” bilistifade, bilinçli olarak rejim değiştirmek çabası mı ve böylelikle soluk almak mı? Öyle ya, Cumhurbaşkanını halkın seçmesi, esasında ilke olarak doğru olabilir, ama rejimi bugünkü  “kuvvetlerin ayrılığı”  ilkesinden -Başkanlık sistemine -  “kuvvetlerin birliğine”  değiştirecek! Bu sistemin yasal, Anayasal zemini hazırlanmadan, Başkanın halk tarafından seçilmesinin kargaşaya hatta yeni bunalımlara sebep olacağı aşikâr!  Halkın seçeceği yeni Cumhurbaşkanın 11. mi yoksa 12. mi olacağı da  “mini”  bir sorun! Her ne hal ise, kaçıncı olacaksa, Cumhurbaşkanının AKP’nin Cumhurbaşkanı olacağı kesin! Bu, metal yorgunluğunu giderir mi?

CHP

Ana Muhalefet Partisi CHP’nin ve Genel Başkanının da yoruldukları ortada. Baykal’ı, öteden beri, içeriden ve dışarıdan çok yordular. Baykal, seçimlerde çok iyi performans gösterdiği halde, yenilginin faturası ona çıkarıldı. Önümüzdeki. Kurultay’da düşürülmesi ihtimali var. Endişe, yerine Milliyetçilik karşıtı, AB yanlısı bir Genel Başkanın gelmesi. Bakalım CHP soluk alabilecek mi?

MHP

MHP’nin tabanı hiç yorgun değil. Devlet Bahçeli’nin, Grup Toplantısındaki son konuşmasında çok güzel öğeler vardı, ama genel stratejisinin derinliğine, ben vakıf olamadım. Umarın Sayın Bahçeli’nin bir bildiği vardır ve inşallah AKP ile ortaklık veya payandalık düşünmüyor, AKP’ye rakip olmayı amaçlıyordur. Ama doğrusu, “açılımlarıyla”  liberal-liboş yazarları hoşnut etmesi, beni düşündürüyor!

Diğerleri

Türkiye’de kaç parti var; sayısını bilmiyorum. Çoğunun adları tabelaları vb.. var, ama  “sanları”  yok... DTP’yi PKK uzantısı olduğu için, hiç saymıyorum. ÖDP’yi de (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) geçin bir kalem. Perinçek’in İşçi Partisi Mecliste yok, ama, tabanı ve Genel Başkanı hiç yorgun değil. Ermeni Soykırımı konusunda çok canlı mücadele veriyor.
Geriye kalanlar; Erkan Mumcu’nun ANAP’ı harakiri yaptı. Mehmet Ağar, DYP’yi -Doğru Yol Partisini- topuğundan vurdu... Bu partiler arık, saf harici! Bakalım  “istirahat”  onlara yarayacak mı, Yoksa, parlak geçmişlerine rağmen, siyaset sahnesinden silinecekler mi?
Bu tablo açıkça, yeni, yorulmamış bir partiye ve yorgun olmayan, yeni bir lidere ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Daha açıkçası, bugün, her şeyden fazla gerekli olan,  “Atatürkçü” , Laik üniter ulus Devletinin yaşaması için, yollara dökülen ve şimdi sahipsiz kalan milyonları örgütleyecek, tek çatı altında toplayacak bir lidere ve partisine ihtiyaç var.
Yeni oluşumları ihtiyaçlar yaratır. Bu nasıl olur? Yeni partiyi kim, kimler kurar ve  “lider”  kim olur?
Bir ikilem vardır: Liderleri toplumlar, zorunluluklar mı yaratır? Yoksa, liderler mi toplumları harekete geçirirler? Galiba, ikisi de birden! Büyük bir ihtiyaç olduğu belli, toplum da hazır... Liderini bekliyor! 

Gül’ün imtihanı
Abdullah Gül’ün, Avrupa seyahati için  “Avrupalılar Gül’ü terlettiler, ama o, başarılı bir imtihan verdi”  diyorlar; Düşünün; TC Cumhurbaşkanı, yabancılar tarafından sorguya çekiliyor, imtihan ediliyor ve onlardan  “iyi not”  alıyor... Bununla da iftihar ediyoruz! Atatürk’ün bu sözde halefinin, Avrupalılar tarafından imtihan edilmesi onurlu bir millet için ne kadar acı! Farkında mıyız?

Yazarın Diğer Yazıları