Koray Aydın'ın hatırlattıkları

Sayın Okurlarım,
Ramazan Ayı’nızı bugün tamamlayan ve yarından itibaren üç gün süre ile Mubarek Bayramınızı kutluyoruz.

Şehitlerimizi de rahmetle anıp, ailelerine ve milletimize sabırlar diliyoruz.
Ben de ayrıca, hepimizi bu acı günlere taşıyan teröristlerle, inanç sömürücülerini lanetliyorum ve bugünkü konumuza geçiyorum.

Son yıllarda yurdumuzun geçirdiği en büyük felaket hiç şüphesiz Gölcük/Düzce depremi idi. Bu yarayı sarmakla görevli Bayındırlık Bakanı Koray Aydın kardeşimiz de, kadrosu ile beraber, gecesini gündüzüne katarak çalışmış ve ihale kanunlarımızın güçlükleri ile mücadele ederek, kırk bin geçici konut ve daha fazla da kalıcı konut yapma becerisini göstererek halkımızın sevgisini kazanmıştı.

Fakat Genel Seçimlerden sonra AKP çoğunluklu Meclisimiz on iki ihaleye  “Fesat karıştırmak”  yirmi altı ihaleye de  “Görevi kötüye kullanmak”  suçlarından Onu, Yüce Divan’a sevk etmişti ve 216,5 yıl hapis istemi ile yargılanmıştı.

Neticede, iki buçuk yıldır yargılanan Ülküdaşımız, şükürler olsun ki, bütün Yargıçların oy birliği ile verdikleri beraat kararı ile temize çıkmıştır.

Bu karar, Türk Milliyetçisi Ülkücülerin, Milli kaynaklarımızın bekçileri olduğunu ve Milli Devletimizin koruyucuları olduklarını kanıtlamıştır.

Halkımızın en zor günlerinde yardımına koşan ve gece gündüzünü vererek milli kaynaklarımızın koruyuculuğuna soyunan Koray Aydın kardeşimize geçmiş olsun diyor, bundan sonraki çabalarında başarılar diliyorum.

Sayın okurlarım, Devlet yönetiminde mesuliyet yüklenen ve eser bırakmak isteyen her insan, makamının yapım gücü ölçüsünde, bu tarz olaylarla daima karşılaşabilir. Hele bu şahıslar, Milli Menfaatleri şahsi menfaatlerinin üstünde gören Ülkücü görüşe sahip iseler.
Ben size, İstanbul Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü görevini yürüttüğüm, otuz yıl önce geçirdiğim iki anımdan söz edeceğim;

Bugün İstanbul İstinye bayırından deniz kenarına inen ana yol üzerindeki ENKA Müessesesi tarafından yapılan büyük ve güzel spor tesislerine sahip Sadi Gülçelik kardeşimizin ismi verilen Beden Terbiyesine ait büyük arazi, 1975’li yıllardaki genel seçimlerden önce, vatandaşlara gecekondu yapımı  için kapışılmak üzere idi. Parsel parsel bölüşülerek çizilmişti. Bütün siyasi partiler de  seçim nutuklarında, gecekondulara yapım izni vereceklerini televizyonlardan müjdeliyorlardı. Ben, bölgedeki Jandarma Birliğinin yardımı ile bütün arazinin etrafını iki-üç günde, gece-gündüz çalışarak tel örgüsü ile kapatarak gecekonduculardan kurtarmıştım. Ama bu işlemi zaman yetersizliğinden, ihalesiz ve satın alma yönetmeliğine uymayan metodlarla ve kullanılan malzemeleri parçalayarak yapmıştım. Yıllık teftişlerde müfettiş beyler beni  “usulsüzlük uygulaması”  suçu ile mahkemeye sevk ettiler. Fakat, hakim beyin anlayışlı davranışı beni, birçok celse sonra kurtardı.

İkinci anım da, Bağlarbaşı’ndaki portatif iki spor salonu ile ilgili. araziyi Bağlarbaşı Spor Kulübünün kullanımı için belediyemizden kiralamıştık. Boş olan bölümüne de Karabük Demir-Çelik Müessesesi ile anlaşarak iki portatif spor salonu yapmaya gayret gösteriyordum. Genel Müdürlüğümüzden bu konu ile ilgili adıma bir resmi yazı geldi ve sahibi olduğumuz yere tesis yapmamızın önlenmesi isteniyordu. İstanbul’da yersizlik büyük sorun olduğu için, ben bu mektubu işleme koymama riskini ve cesaretini gösterdiğimden, otuz yıldır bu iki spor salonu gençliğimizin hizmetindedir.
Çünkü,  “Kanun iyi, hükümdar (yönetici) kötü ise kanun neye yarar, Kanun kötü, hükümdar iyi ise, yine kanun neye yarar.”
Tanrı Türk’ü korusun...

Yazarın Diğer Yazıları