MHP gibi muhalefetin olsun

Seçim sonrasında sergilediği ilginç tavırla AKP’nin rahat etmesini sağlayan parti durumuna düştü.

Pek çok kişi MHP’nin neden AKP’ye bu kadar destek olduğunu anlayamadığını söylüyor. Önce Abdullah Gül’ün adeta elini kolunu sallayarak Cumhurbaşkanı olmasını sağlamıştı MHP. Ardından Abdullah Gül’ün bundan sonra koltuğunda daha rahat oturmasını sağlayan düzenlemeye imza attı.
Peki neden? MHP, AKP’nin payandası mı? AKP’nin rahat bir iktidar sürdürmesi için mi Meclis’e girdiler?
İşte bu sorular çok soruluyor.

Perşembe günü İstanbul dışındaydım. Rastladığım bir MHP’li yöneticiye yukarıda yazdıklarımı sıralayıp “Bu durum sizi rahatsız etmiyor mu?” diye sordum.

Bana çok ilginç bir cevap verdi. Dedi ki: “MHP olarak Meclis’i her koşulda çalıştırmak istiyoruz. MHP bu Meclis’in önünü tıkayan, çalışmalarını engelleyen ya da zorlaştıran bir parti olmayacak.”
Ben başka soru sormadan ekledi: “Zaten bu görüşümüzü seçimlerin sonucu alındığında da dile getirmiştik. Genel Başkanımız bu konuda siyasi bir örnek olmak istiyor.”
Açıkçası daha sonra fazla konuşmadık. Ben sadece bu tutumun Meclis’i çalıştırmak anlamına gelmediğini söylemekle yetindim.
Gerçekten ben de pek çok kişi gibi anlamakta zorluk çekiyorum. Meclis’i her koşulda çalıştırmak farklı, AKP’nin her istediğini yapabilmesine olanak sağlamak ayrı.
MHP’nin referanduma götürülen Anayasa değişikliğindeki iki maddenin çıkarılmasına olumlu oy vermesi Meclis’i çalıştırmak anlamına gelmez. Oturuma katılıp “hayır” oyu kullanmak da Meclis’in çalışmasını sağlar.
MHP bu önergeyi desteklememeliydi.
AKP seçimlerden önce bir tufan yaratmak amacıyla Türkiye’yi sıkıntıya sokacak bir eylemi başlatmıştı. Belli ki kendileri de seçim sonucunun böyle çıkacağını pek sanmıyordu. Bu nedenle siyasete adeta bir hançer sokmakta sakınca görmediler.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Açıkçası AKP kendi kazdığı kuyuya düştü.
AKP kendi kazdığı kuyudan kendi çıkmalıydı. Siyasetin gereği de budur. Aksini yapmak seçmeni de yok saymaktır.
MHP seçim sonuçlarının alınmasından bu yana çok ilginç bir tavır sergiliyor. Belli ki seçimlerden önce özellikle AKP yandaşı kalemlerden yükselen “MHP, CHP ile aynı çizgiye düştü” yönündeki eleştirilerin etkisi altında kalmış. Bu tür davranışlarla sanki “Biz CHP’den farklıyız” mesajı verilmek isteniyor.
Ancak bu kez de AKP’nin rahat etmesini sağlayan parti durumuna düşüyorlar.
Az önce yazdığım gibi siyasetin gereği böyle yerine getirilmez.
Sürekli korkularla, endişelerle, eleştirileri göğüsleyememe paniğiyle bir yere varılmaz.
MHP yönetiminin şapkasını önüne koyup bir daha düşünmesi ve gerçekten siyaset üretmek için yollar araması gerekiyor bence. 

* Can Ataklı / VATAN

+++++

AKP’ye hizmeti ilke edinmiş parti

Ana Muhalefet CHP, kendi içindeki ‘muhalefetten’ ötürü, muhalefet yapmakta zaman zaman zaafiyet yaşıyor.
Bundan da en çok AKP ve Tayyip Erdoğan mutludur herhalde.
CHP’de muhalifler partiyi kemirirken, en azından muhalefet boşluğunu doldurması beklenen MHP, zaten AKP’ye hiç bir sıkıntı yaratmıyor. Adeta gölge AKP, ya da AKP’nin ‘yedeği’ olarak seçilmiş gibiler.
AKP ne zaman dara düşse, Erdoğan’ın deyişiyle ‘kahir ekseriyetle’ TBMM’de çoğunluğa sahip olsa da bazan ilave ‘bir kaç oya’ ihtiyaç duysa, MHP hazırda bekliyor. AKP söylüyor, MHP yapıyor!
Temmuz seçimlerinden bu yana, MHP, AKP’yi en azından bir kaç kez (Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve referanduma sunulan değişikliğin, değişikliği) sıkıntıdan, bunalımdan kurtardı. Söğüt tokalaşması da en çok AKP’ye yaradı. Şimdi Koray Aydın, Yüce Divan’da 226 yıl hapis talebinden, ‘aklanmayla’ omuzlarda çıkınca, MHP biraz hareketlenir mi? MHP’de ‘dışa dönük’ zaten olmayan muhalefet, Koray Aydın’la birlikte ‘içe’ döner mi? Göreceğiz.

+++++

Hürriyet
Tufan Türenç

Amerika’nın yaptığı dostluğa sığmaz

Amerika bizim dostumuz mu?Artık değil...
Peki, Amerika bizim stratejik müttefikimiz mi?
Artık değil...
Bundan sonra Türkiye’deki Amerikan düşmanlığının doruğa tırmanması önlenebilir mi?
Kesinlikle hayır.
Başbakan istediği kadar “Kontrollü bir tepki göstereceğiz” desin.
Bundan sonra bu iş kontrol filan tutmaz.
Siz “Dost!” olduğunuz bir ülkeyi tarihini yargılayıp mahkûm ederseniz...
Hem de bunu fanatik Ermeni diasporasının hazırladığı yalanlara dayanan iftiralarla dolu bir metni kabul ederek yaparsanız...
Evlatlarını kalleşçe attıkları pusularla, oraya buraya sinsice döşedikleri mayınlarla şehit eden, kentlerde bombalar patlatarak masum insanları öldüren teröristlere karşı Türkiye’nin elini kolunu bağlarsanız...
Terör örgütünü barındıran, ona yardım eden Kuzey Irak’taki Kürt aşiretlerine kol kanat gererseniz...
Türk toplumu artık sizi dost olarak görmez.

***

Kongre Dış İlişkiler Komitesi’nin kararından sonra bir de verilen akıllar yok mu?
Bunlar Türk insanını daha da öfkelendiriyor, isyan ettiriyor.
“Karara çok üzüldük. Siz bizim dünyadaki en önemli müttefikimizsiniz.
Ama sakın misilleme yapmaya kalkmayın.”
Hem bizi dünyaya soykırım yapan ülke olarak ilan edeceksiniz...
Sonra da dönüp “Sakın bir çılgınlık yapmayın. Sesinizi çıkarmayın, bize bağlı kalın” diyeceksiniz.
Hayhay... Acaba başka bir emriniz var mı?
Amerika çocuk mu kandırıyor?
Kimse masal anlatmasın.
Washington isteseydi bu tasarının komiteden geçmesini engellerdi.

***

PKK konusunda verdikleri sözlerin bir tekini bile tutmadılar.  Gepgenç evlatlarımızın şehit olmasında onların da büyük sorumluluğu var.
Yıllardan beri Türkiye’yi, “Siz sakın müdahale etmeyin, PKK’yı biz halledeceğiz” dediler.
Parmaklarını kıpırdatmadılar.
Teröristlerin üzerinde çıkan Amerikan silahlarının hesabını bile vermediler.
Biliyorum hepimizin ağzını bıçak açmıyor.
Olaylar canımızı sıkıyor, bizi bunaltıyor, isyan ettiriyor.

+++++

GÜNÜN İZAHI
Rodos Şövalyeleri!..

BaŞtan uyarayım: Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Mehmet Y. Yılmaz ve Ahmet Hakan’ın bayramı Rodos’ta geçirmeleri, bayram namazını adadaki ibadete açık tek mekân olan İbrahim Paşa Camii’nde kılmaları ve Ahmet Ağa Kütüphanesi’ndeki bayramlaşmaya katılmalarında benim herhangi bir payım yok.

* Taha Kıvanç / Yenişafak

Yazarın Diğer Yazıları