Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Geçiciliği yenmek!

Gelişmedeki hız, bilgideki yoğunluk ve değişmedeki baskı yaşamın her alanını hallaç pamuğu gibi atmaktadır. Karabasan gibi kitlelerin üzerine dökülen eritilmiş gerçekler, büyük şoklara neden olmaktadır. Kendi gök kubbesini, kendi farkındalığıyla yeniden inşa etmekte gecikenler; tarihin dönen silindiri altında acımasızca ezilmektedir. Yönlendirilmiş yaklaşım kurbanlarının, bu sarsıntıdan kurtulma şansları yok denecek kadar azdır.
Küresel güçler talepleri yönetme haklarını ve insanlar üstündeki ayrıcalıklarını kabul ettirebilmek için, tarihsel toplulukları geriletmek zorundadırlar. Onun için de insan ihtiyaçları üzerinde, diktatörlük kurmaya çalışmaktadırlar. Çünkü yurttaşı, yönetilen bireye dönüştürmenin en kestirme yolu, ihtiyaçlar üzerinde tekel oluşturmaktan geçmektedir.
Bunun için küresel güçler, geleneksel kavram ve kültürleri geçersiz kılarak, insanların değer yargılarını alt üst etmeye çalışmaktadır. Bireylerin psikolojik ve ekonomik ihtiyaçları üzerinde yapılan operasyonlar da, amaçlarına ulaşmak üzeredir. İnsanların yalanlardan değil, daha çok gerçeklerden rahatsız olmaları bu operasyonlarla sağlanan kazanımın bir göstergesidir.
Yapılan çok yönlü psikolojik operasyonlar sonucunda, insanların yaşamlarının parçalanması, onların zihinsel algılarını da parçalı hale getirmiştir. Bu durum bir çok psikososyal hastalığın da nedenini oluşturmuştur. Parçaya aşırı yoğunlaşma bütünü; geçicilik sendromu kalıcılığı; hızlı yaşam da duyarlılığı öldürmüştür. Günümüz dünyasında herkes kendisini, gerçek ise herkesi aldatır duruma gelmiştir. Büyük resmi küçük parçalarıyla açıklamaya kalkanlar, yanıltmakla kalmayıp aynı zamanda insanları, yaşama da yabancılaştırmışlardır.
Geleneklerdeki çözülme toplum ve birey üzerinde sarsıcı etkiler meydana getirmiştir. Küresel gerçek ve gelişmelerin neden olduğu bu sarsıntının ürettiği yeni tür psikolojik, sosyal ve kültürel olguların yeni bir yaklaşımla analiz edilmesinin hayati derecede önemi olsa gerek.
Geçiciliğin katı bir element gibi yaşamın her alanını sarıp sarmaladığı bir zamanda kalıcı değer ve hedef yoksunu insanlık adeta uyumsuzluğa, uyum sağlamak için sarılmaktadır. Bu durum geleneksel değer yargılarını alt üst etmektedir. Richard Sennett’in “Karakter Aşınması” adlı eserinde geçiciliğin, “uzun vadeli olamamanın”, “güveni, sadakati ve karşılıklı bağlılığı çürüten” önemli bir yanının olduğundan söz eder. Bu durum aidiyeti, yüreklerin toplu vurduğu anları ve anlamları ortaklaştırmayı zayıflatır.
Geçicilikten aşk, sevgi, sadakat, feragat, saygı ve onur gibi duygusal değerler de etkilenir. Kullan at kültürü, kullanılıp atılacak değerlerin üretilmesini zorunlu kılar. İnsanlar arası ilişkiler de eşyalar gibi değiş tokuş edilmek için kurulur. Daha elverişlisi bulunduğunda, daha önce kurulmuş bağların bir anda koparılmasında bir sakınca görülmez. Tamir ve onarım yerini; yenisiyle değiştirmeye bırakır. Kullan/ at; tat/ bırak, birleş/ayrıl hâkim davranış biçimi olur. Bu durumdan her türlü mensubiyet büyük zarar görür. Bir millete, inanca ve değere bağlılık klasik anlamından soyutlanarak sınırlı, süreli ve göreceli bir boyuta indirgenir. Geçicilik bireylerin hem milli değerlerine hem de topluma ait, aidiyetlerinin çözülmesinde büyük bir görev yüklenmiş olur. Böylece geçicilik ve yüzeysellik, insanları bulunduğu yere, aileye, topluma ve değerlere bağlı kalmaktan kurtarır. Ağırlık taşımadan seyahat; insani ilişkiler dahil, her şeyi kullanım süreleri ile sınırlandırır ve vaz geçilmez değerlerin sayısını azaltır. Sonuçta kökü, çevresi ve ilişkileriyle olan bağları zayıflatılmış fertler, her türlü yönlendirmeye uygun hale gelirler.
Yüzünün bir yönü ile ilişki kurmaya zorlanan bireyler, parçalanmış ilişkilerden bütünsel ve kalıcı sonuçlar çıkaramazlar. Gelecek geçiciliğin cazibesinden kurtulmaya bağlıdır. Geçici değerler, geçici zevkler, geçici sevgiler ve geçici zenginlikler kalıcı pişmanlıkları da peşinden sürükler. Milli, manevi, insani ve ahlaki değerlerin tamamı kalıcılık üzerine kuruludur. Geçicilik hem nefiste hem de sahada yenilmelidir. (Zorunlu Açıklama: Bu yazı herkes okusun diye yazılmamıştır!)

Yazarın Diğer Yazıları