Demokratik promosyon

- Referandum var.
- Ne referandumu?
72 saat kalmış...
Cevaplar hálá böyle.
Şurası çok açık görülüyor ki, halkımızın önemli bölümü, kapısına market poşeti bırakıp, evinin önüne kömür falan yıkmazsan, sandığa mandığa alaka göstermiyor artık.
Alıştılar çünkü.
Bana sorarsanız, bu tür referandumlar için eşantiyon tarzında, bazı şıklıklar yapılmalı seçmene... Ki, ilgilensin.
Köşk maketi mesela.
(TOKİ’ye yaptırılabilir. Televizyonun üstüne koyarsın.)
Akide şekeri.
Bagajdan oyuncak.
Pilli gemi.
Veya pastırma... Birer dilim.
(Gerçi, Kayserili Cumhurbaşkanını çağrıştırdığı için YSK buna izin vermeyebilir.)
Beraber yürüdük biz bu yollarda CD’si. Muska. (Çin malı.)
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik imzalı çorap. Likit yumurta. (Kuş gripsiz.) 100 kontör. (İngiliz’den.) İnternet aboneliği. (Arap’tan.) Sırtında “12” yazan milli takım forması... (12’nciyi biz seçeceğiz ya, o maksatla.)
Reina’ya davetiye.
Kapalı tribün kombine kartı. (Kasımpaşaspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor veya Ankaraspor’dan.) Polat Alemdar yüzüğü. Balyoz anahtarlık.  (Ki o balyoz, demokrasimiz için hayati önemini kanıtlamıştır.) Kazı-Kazan. (Win-Win yani.) Bir kolonu doldurulmuş Sayısal Loto kuponu. (Bakın sayısal dedim aklıma geldi. TRT “Sayısal Gece” gibi, şarkılı türkülü naklen verebilir sonuçları... “Kim kime dum duma referanduma” gecesi...) Referanduma katılacaklar arasında yapılacak çekilişle, 20 talihli seçmene green card.
3 referandum káğıdı getirene, porselen tabak... (Böylece, ailece katılım sağlanabilir.)
İftar çadırı biblosu. Beyaz Saray posteri. Brüksel lahanası. Kızılay madalyası, karton. Ampul, sahici.
(Şimdi, bazı fesat arkadaşlar çıkıp, AKP’ye laf çarptırmışsın diyebilir... Halbuki, 21 Ekim, Edison’un ampulü icat ettiği gün, 21 Ekim 1879, onun anısına...)
Otobüs bileti. Avanta gazete.
(Sabah, Star, Yeni Şafak, Bugün, Takvim, Zaman’dan herhangi biri olabilir.)
Ve, birer bardak soğuk su.
(Tutulmayan vaatlerin üzerine içmek için, serin serin iyi gelir.)
Benden bu kadar...
Demokrasi çorbasında tuzum olduysa, ne mutlu bana.
* Yılmaz Özdil / Hürriyet


Yüce Divan’da aklanan Koray Aydın, VATAN’a konuştu
Sıfır kilometre siyasetçiyim
 
Yüce Divan’da aklanan eski Bakan Koray Aydın, yeniden siyasete girme sinyalleri veriyor. Aydın, son 3 yılda 30 yıllık deneyim edindiğini söylüyor
Yüce Divan’da aklanan Bayındırlık ve İskan eski Bakanı Koray Aydın, “Siyaset çok nankör bir iş. Siyasette vefa ve vefasızlıkları gördüm. Devlet Bey, benim için vefa ve vefasızlığın ortasındadır” dedi. Aydın, VATAN’a, Yüce Divan süreci ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu:
217 YIL İSTENİNCE
Savcı 217 yıl istediği gün, eve geldiğimde eşim, “Hiç canını sıkma, göreceksin o mahkemeden 11-0 beraat ederek çıkacaksın” dedi. Ama çocuklarım, özellikle küçük oğlumun yüz ifadesini asla unutmayacağım. O gece oturdum liste yaptım, kimleri tedavi etmeliyim diye. 217 sene şok bir şey, yani insanın kafasına balyoz inmiş gibi. Annem ve babamla konuşup, çevremdeki insanlara böyle bir şey olmayacağını anlatmaya çalıştım. Çevre rehabilitasyonu yaptım diyebilirim.
30 YILLIK DERS
MHP dışında hiçbir oluşumda yer almam. Bir süre dinlenip, genel başkanlıkla ilgili kararımı vereceğim. Taş atınca etrafındaki halkalar gibi herkes birbirine yayıla yayıla arıyorlar. İnsanın nefsini kabartacak şeyler söylüyorlar ama ben şimdi nefis kabartacak bir dönemde değilim. Bu 3 senede 30 senede öğrenemeyeceğim şeyler öğrendim. Onun için kendimi çok tecrübeli kabul ediyorum.
VEFA VE VEFASIZLIK
Siyaset çok nankör bir iş. Siyasette çok düştüm kalktım. Bu süreç içerisinde siyasetin aynı zamanda hem vefa hem de vefasızlık yanını gördüm. Vefasızlık tarafında büyük bir acımasızlık, unutma, karalama, kötüleme, linç etme var. Vefa tarafında samimiyet, içtenlik, omuz verme, elverme, destek olma var. Ben iki tarafını da yaşadım.
BAHÇELİ İLE BAYRAMLAŞTIM
Bayramın ikinci günü partide bayramlaşmaya gittim, kendisini (Devlet Bahçeli) ziyaret ettim. Grupta yaptığı konuşma ve verdiği destekten dolayı teşekkür ettim. Bana her gittiğimde söylediği bir sözü vardır. Bu gittiğimde de yineledi, ‘Ben sana demiştim’ diye. ‘Sen bölgede çok büyük işlere imza attın. Milyonlarca insanın duasını aldın. Bu kadar insanın duasını alan insana hiçbir şey olmaz’ dedi. Bugüne kadar 30 kere görüştüysem bu sözü hepsinde tekrar etti.
YENİDEN YAPILANMA
Türkiye’de siyaset yeniden yapılanmalı ve şekillenmelidir. Bu artık bir mecburiyet haline gelmiştir. Herkesin bunu görme zorunluluğu vardır. Artık siyasette sağ, sol kalmamıştır. Bugün siyasetin ana çizgisini, milli ve gayrı milli oluşumlar oluşturmaktadır. Onun için MHP kendini bu konumlamaya uygun yeni bir yapılandırma sürecine sokmalıdır. Bu tespit CHP için de geçerli. Siyasetin temel yapılış biçimleri olarak, herkes kendisini tarif edecek. Partiler yerlerini, konumlarını kendi mecralarını oturtacaklar. Açık, net olacaklar, fikirleri netleşecek. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar bunu mecbur kılıyor.
FÜZE GİBİYİM
Bazen hayır görünen şeyler şerle, insan için şer olan şeyler de hayırla sonuçlanıyor. Yargılanmak şer olarak adlandırılır. Ama o şer bana büyük paye kapısı açtı. Bugün kendimi toplum önünde başı dik, alnı açık bir siyasetçi olarak görüyorum. Yeniden doğdum. Şimdi sıfır kilometre bir siyasetçiyim. Rampaya yerleştirilmiş bir füze gibi atışa hazırım.

Bahçeli ve Türkeş fotoğrafı altında
Koray Aydın’ın, yoğun ziyaretçi trafiğinin yaşandığı Turan Güneş Bulvarı’nda bulunan çalışma ofisinin duvarında merhum Alparslan Türkeş ve Devlet Bahçeli’nin birarada görüldüğü fotoğrafının asılı olması dikkat çekti. Aydın, “Bu fotoğraf uzun zamandır var. Fotoğrafı indirtmeyi de düşünmüyorum” dedi.  Aydın, kendisine istenen 217 yılın şaşkınlığını da sürdürüyor: Nuri Ok’la şimdi konuşmak isterim. Kimsenin kasten art niyetli olabileceğini düşünmüyorum. Ama ben savcının hiç kimseye yapmadığını niye bana yaptığını sorguluyorum. Sayın savcının kılıcı bana gelince çok keskinleşti. Kılıcının hem sağ hem de sol tarafı keskin hale nasıl geldi? Başkalarına gelince suç niteliği değiştirdi. “İhaleye fesat olmaz, görevini kötüye kullanmak olur” dedi. Bana gelince görevi kötüye kullanmayı nasıl ihaleye fesata çevirip, bir de 19’unu ayrı ayrı işledi.


Referandum sloganı Nuri Sesigüzel’den
Dünkü gazetelerde, MHP’nin referandum için kararını verdiğine ilişkin bir haber yayımlandı.
Haber dünkü gazetelerde yayımlandığına göre, MHP’nin referandumla ilgili görüşünü açıklamak için son beş günü beklediği
anlaşılıyor.
Beş gün içinde bir partinin görüşünü halka anlatması, kendi siyasi tercihinin doğruluğu ile ilgili inandırıcı fikirler söylemesi mümkün mü?
Bu, MHP gibi Türkiye ölçeğinde iyi örgütlenmiş bir parti için bile çok zor olsa gerek.
Ve bu durum aynı zamanda MHP’nin bu işi ne kadar ciddiye aldığının bir göstergesi olmalı.
Nitekim MHP Lideri Devlet Bahçeli, “Oyumuz kahverengidir” diyerek bu görüşünü açıklarken “halktan hangi sloganla oy isteyeceğiz” sorusuna verdiği yanıt ile “ciddiyet düzeyini” de ortaya koyuyor: Nuri Sesigüzel’in “Senin en güzel yerin kahverengi gözlerin” türküsünü söyleyerek oy isteyin!
Türkiye’nin Anayasal parlamenter sisteminin geleceğini son derece yakından ilgilendiren bir referanduma karşı gösterilmesi gereken ciddiyetle bağdaşan bir tavır mı bu?
Yoksa MHP de kendisini hálá seçim yenilgisinin şokundan kurtaramadığı için mi böyle davranıyor.
Etkili bir muhalefetin yokluğunun geçmişte nelere mal olduğunu biliyoruz.
MHP, sadece kendisine oy veren vatandaşlar için değil, tüm Türkiye için muhalefet görevini daha ciddiye almak zorunda.
* Mehmet Y. Yılmız / Hürriyet

Yazarın Diğer Yazıları