Terörü nasıl önleriz?

İşte bu! Milliyetçilik gene galip geldi ve TBMM 507 oyla sınır ötesi tezkereyi meclisten geçirdi.
Başbakanımızı gördünüz mü?
Nasıl efelendi.
Emperyalizme nasıl meydan okuyan cümleler kurdu.
Müthiş değil mi?
Evet, aynen öyle. Müthiş..
Ben Sayın Başbakanın liberalizm söylemlerinin arkasına saklanarak ülkeyi kurtaramayacağını anlayarak, sevmediği, hoşlanıp içine sindiremediği ulusalcı-milliyetçi söylemlere sarılmasına sevindim.
İşte buna şapka çıkarılır.
Fikrî haklılığımız karşısında başka ne yapsaydık.
Sonunda ABD’ye  “Siz kime sorarak Irak’a girdiyseniz”  diye başlayan meydan okuyucu cümleler ağzından döküldü ya, ölsem de gam yemem.
Bence tarih önünde AB, ABD ve İsrail karşıtı politikaları savunanlar, bu politikalara taraf olanları tarih önünde mağlup etmiştir.
İşte Irak tezkeresinin asıl gerçeği budur.
Gelelim tezkereye.
Bizi kurtarır mı? Terörü sona erdirir mi?
Orası uygulamasına bağlıdır.
Eğer tezkere;
1- Irak’ın kuzeyinde kümelenmiş peşmerge ordusuna dokunulmayacaksa;
2- Irak’a girdikten sonra orada PKK’nın kökünü kazıyıncaya kadar içeri girip ve gerektiği kadar orada kalınmayacaksa;
3-100 Km. genişliği olan Kandil Dağı’nın her karış toprağına girilmeyecekse;
4-Türkiye içinde bir takım önlemler alınmayacaksa, çok şey ifade etmeyebilir.
Türkiye’yi yönetenler eğer sahiden terörü önlemek istiyorsa, öncelikle;
1- Özel terör timleri ve güvenlik birimi kurmalıdır.
2- Kaldırılan Devlet Güvcenlik mahkemelerinin yerini alacak sivil mahkemeler ihdas etmelidir.
3- PKK’nın ekonomik kaynaklarına el koymalı, şirket bağlantılarını tespit ederek kesmelidir.
4- Hem istihbarat hukuku ve hem de güvenlik hukuku alanında yetersiz olan yasal düzenlemeleri hemen yapmalıdır.
5- Terörle mücadele özel yasası çıkarmalıdır.
6- Türkiye’nin haklılığını dost düşman dünyaya anlatacak politik program hazırlayarak, PKK’ya destek veren ülkeleri politik baskı altına almalıdır.
7- Başta Habur sınır kapısı olmak üzere, kendi denetim ve kontrolü altında bulunan milli kaynaklarını bir stratejik planla gerektiğinde kararlı bir biçimde kullanmalıdır.
8- ABD ve AB ile ilişkileri edilgen bir siyaset üzerinden yürütmekten vazgeçip, uluslararası hukuktan doğan haklarını korumasını bilen, bunda kararlı olduğunu gösteren bir ülke rolünü benimsemelidir.
9- Ülke içinde ve dışında kamu güçlerine gerektiğinde silah kullanma yetkisi verilmelidir.
10- Ülke içinde başta eğitim kurumları olmak üzere terörü olumsuzlayan dersler verilmelidir.
11- Kısacası ülkeyi yönetenler ve ülkenin bizatihi kendisi kısa uzun ve orta vadeli önlem eylem planı oluşturmalı ve sonra bunu uygulamalıdır.

Yoksa?

Yoksa anlık tedbirlerle terör falan önlenmez. Belki geçici bir süre için şiddeti azalır.
Hepsi o kadar.
Şimdi Sayın Başbakanımıza düşen görev işte budur.
Önce Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu gibi bilim adamlarını çağırıp, Türkiye’deki kim kimdir sorununu bir güzel ortaya çıkararak Kürtleşmiş Türk aşiretlerini gerçek kimliğine kavuşturmakla işe başlarsa iyi olacaktır. Böylece iddialardan en önemlisi anlamını yitirecektir.

Sonra?

Sonra yukarıdakilere benzer çabalar, uzmanların tespitleri dikkate alınarak politik program haline getirilmelidir.
Bekliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları