Eksikler

Herhangi bir konuda bir anlaşmazlığın çözülebilmesi için tarafların çözüme eşit şekilde ihtiyaçları olması gerekir. Kıbrıs’ta bu yoktur. Suçlu - suçsuz ayırımı yapılmaksızın suçlu Rum tarafına, zorlanmadıkça vazgeçmesi mümkün olmayan bir avantaj sağlanmıştır. Bu öyle bir avantajdır ki Rum tarafı, kendini Kıbrıs’ın sahibi - hem de işgale uğramış mağdur taraf olarak görmektedir. Bu durumda iki taraf arasında  “uzlaşma” nın içeriği veya nihai hedefin tam anlamı hakkında  görüş  birliği de yoktur. Bu nedenle ayni kelimeleri kullansalar da, murad ettikleri sonuç  180 derece farklıdır.
Nasıl ki yıllardır uzlaşmanın şaşmaz formülü olarak kabul edilmiş olan  “iki bölgeli iki toplumlu federasyona”  bir türlü ulaşılamamıştır. Rum tarafı federasyonu, üniter bir devletin idari şekillendirilmesi olarak algılamaktadır.
Bu nedenle göçmenlerin geri dönüşü onlara  göre doğal bir haktır; garanti sistemine gerek yoktur çünkü onlara göre Kıbrıs meselesi garantör Türkiye’nin ülkeyi işgalinden kaynaklanmıştır.
En önemli eksiklik, meselenin halline  “yardımcı olan”  (!) dostlar meseleye teşhis koymaktan kaçınmaktadırlar. 
“Kıbrıs Hükümeti” dedikleri Rum idaresi ile işbirliği halinde ve bu hükümetin geçmişini, yasallığını sorgulamaksızın, Türk tarafının konuya olumlu yaklaşmasını beklemektedirler. Yanlış teşhis, yanlış reçete yıllardır suçsuz tarafı mağdur etmekte, suçluyu mükafatlandırmaktadır.
Bu şartlarda Rum tarafının tek istemi,  “meşru hükümet” olarak  “işgalcilerin adadan çıkıp gitmesidir” . Bu nedenle, taktik gereği, istediği zaman masaya oturup  “herşeyi” görüşmeye hazır olduğunu beyan ederek taraftar toplayabilmektedir.
Türk tarafı  “dünya bizi yanlış anlamasın; aslında barışa taraf biz olduğumuzu görsün” düşüncesiyle, bu dengesizliğe ve yanlışlara, eksiklere rağmen masaya oturduğunda çok zayıf durumda kalmaktadır.
 Kalıcı, adil bir sonuç alınabilmesi için masaya oturmadan önce taraflar arasında dengeyi oluşturmak şarttır. 40 yıllık oyunun ayni şekilde devamından ancak Rum tarafı yararlanacaktır. Mesele müzakere yolu ile halledilecekse bunun kurallarını önceden tayin etmek gerekir.
Ne yazık ki dost (!) ABD ve garantör İngiltere konuya bu açıdan bakmamaktadır, “Görüşmeler Başlasın!”  bütün gayretleri bu yönde. 43 yıldır “Meşru Hükümet”  diye şımarttıkları,  “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin asla tanınmayacaktır”  sözleri ile rahatlattıkları Rum idaresinin  “Kondurulduğu”  yüceliklerden inerek, Türklerle, eşit şartlarda  yeni bir ortaklık yapma ihtiyacı olmadığını sanki bilmiyorlar!
 Ve, bizim de, arşivlerine bakarak Kıbrıs’ı Yunanistan’a mal etmek siyasetlerini tespit etmediğimiz varsayımı ile, bizi, temel haklarımızdan vazgeçirebileceklerini sanıyorlar. 43-44 yılın gelişmelerinden ders almıyorlar. Paraları ile besledikleri 5-10 kişinin borazanlığı ile, halkımızın, Kıbrıs meselesinin halli için gereken dengeyi kimin bozduğunu görmediğini, bilmediğini zannediyorlar.
Biz  “meseleye teşhis koyunuz; taraflara katıksız eşit muamele yapınız; eli kanlı Rum idaresinin hiçbir zaman ’Meşru Hükümet’ olarak Kıbrıs’a sahip olması kabul edilmeyecektir, biliniz”  diyoruz! Anlayana sivri sinek saz!
Bu mesaj bu kesinlikle TC Hükümeti ve KKTC Hükümeti tarafından ilan edilmedikçe, “dost” larımız 44 yıllık kalleşliklerine devam edeceklerdir.
Bilinmesinde yarar vardır!

Yazarın Diğer Yazıları