Hangi Cumhuriyet?

Osmanlı bir taraftan borçlandırılırken diğer taraftan etnik grupların önce dernekleşmesi, sonra bu derneklerin devletleşmesi ile parça parça edildi. Etnik dernekleri mutlaka bir veya birkaç büyük devlet dışarıdan destekliyordu. Gerekçe hep aynıydı: Hürriyet, kardeşlik, eşitlik vesaire. Bu dernekler önce ana dilde eğitim talebi ile yola çıktı. Her etnik grubun, kendi siyasi partisini kurması, Osmanlıcılığı yıktı.
Sonra İslâmcılık ile Araplar devlet bünyesinde tutulmak istendi. O da mümkün olmayınca Türkçülük’ten başka çare kalmadı. Türkiye Cumhuriyeti,  “Ne mutlu Türküm diyene”  felsefesi temel alınarak kuruldu.
1876 tarihli Kanuni Esasi’nin 8’inci maddesi, din ve ırk farkı olmaksızın bütün vatandaşları Osmanlı kabul ediyordu. Osmanlıcılık başarısız olunca ve herkes kendi devletini kurunca, Türkler de kendi ulus devletini kurdu ve 1924 Anayasası’nın 88. maddesindeki Osmanlı yerine Türk denildi. 
1924 Anayasası’nın 88. maddesi
şöyledir:
“Türkiye ahalisi, din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk ıtlak olunur.”

* * *

Mustafa Kemal Atatürk, ölümünden sonra, Türkiye’deki bütün siyasî tartışmaların merkezi oldu. Bu durum, Atatürk’ün, kurucusu olduğu devlete kazandırdığı kuruluş felsefesinden ileri geliyordu. Altı ok, cumhuriyeti kuran partinin ilkeleri olmaktan çıkarılıp, 1937 yılında Anayasa’nın ikinci maddesine konuldu. Çok partili hayata geçilirken, bu ilkeler hem Anayasa’da hem de siyasi partilerin birinin program ve tüzüğünde yer alınca, garip bir durum ortaya çıktı. Gerçi diğer partiler de cumhuriyeti kuran partiden ayrılanlar tarafından kurulmuştu. Fakat altı ok, sadece CHP’nin ilkeleri gibi görüldü. Sonunda 1961 Anayasası ile 6 ok Anayasa’dan çıkarıldı. Bunun yerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu Anayasa’ya konuldu. 1982 Anayasası’nda nitelikler arasından  “milli”  kelimesi çıkarıldı! Başlangıçta belirtilen  “Türk Milliyetçiliği” de sonradan bir siyasi partinin, yani MHP’nin program ve felsefesi ile karıştırılmasın diye,  “Atatürk milliyetçiliği”  ve  “Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı” diye değiştirildi. Anayasa Mahkemesi de Atatürk milliyetçiliğinin ırkçılık ve Turancılık olmadığına dair kararlar aldı!
Yani kuruluş felsefesinin altı oku CHP’de, CHP’nin 1921’deki kuruluş ilkeleri olan ve Atatürk’ün 9 umde olarak adlandırdığı ilkeler de, altı okun genişletilmiş şekli olarak, 9 ışık adıyla MHP’de yaşatıldı. Sonra CHP altı oku, MHP de 9 ışıkı unuttu.

* * *

Suat İlhan’ın belirttiği gibi,  “Atatürkçülük; altı ilkesine taban oluşturan tam bağımsızlık, millet egemenliği, hukukun üstünlüğü ve ulus devlet genel ilkelerine dayanır.”
Bu böyle olduğu halde, sonraki iktidarlar, Anayasa’nın 90’ıncı maddesini değiştirerek, uluslararası antlaşmaları Anayasa’dan üstün saydı. Sonuçta egemenlik hukuken paylaşılmış oldu.
Anayasa’nın başlangıç ilkeleri, hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının ve devletin ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceğini esas almıştır.
Buna rağmen, IMF, Dünya Bankası, NATO ve AB üyeliğinin gerektirdiği bütün dış dayatmalar, koruma görmüştür ve Atatürk’ten sonra milli egemenlik kökünden sarsılmıştır.
84’üncü yılını kutladığımız Cumhuriyet’ten geriye ne kaldı?
Hangi cumhuriyet?

Yazarın Diğer Yazıları