Domuz gibi mideye sahip kadın yazar

Perihan Mağden, “Çankaya’daki resepsiyonda aşırı alkol alıp kustu” denilen kadın yazarın kendisi olduğunu açıkladı: Ben domuz gibi bir mideye sahibim. Ne kustum ne midem bulandı
Roman ve köşe yazılarından çok  Türklük, askerlik, milliyetçilik ve şehitlik gibi kavramlara yaptığı saldırılarla ünlenen Perihan Mağden,  Akşam gazetesi yazarı Oray Eğin’in “Çankaya’da şarhoş olup kustu” dediği kadın yazarın kendisi olduğunu açıkladı. Süper Poligon’a açıklamalarda bulunan Mağden, Eğin’e ağır ifadelerle yüklendi. Milliyet yazarı Ece Temelkuran’a küfür ettiği iddilarını da doğrulayan Mağden, şunları söyledi: Evet Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyona katıldım...                                                        
Saat 22.00 uçağıyla döndüm Ankara’dan. O uçağa yetişmek için de İlber Ortaylı ile 20.30 da koşarak çıktık oradan. Zaten 19.15 gibi kapılar açılıyor. 19.30 gibi içsen 20.30’a kadar böyle sarhoş olmaz insan.  Benim kredibiletimi sarsmak için o yazıyı yazdı.  Oray Eğin isim vermiyor ama tarif ediyor.  İçki içtim, viski içtim. 19.30 da içmeye başladım 20.30 da İlber Ortaylı ile birlikte arabaya binip kaçtık resmen uçağa yetişmek için. Pelit Pastanesi sahibinden, İTO Başkanı Yalçıntaş ve eşiyle konuştum. Rafi Portakal ile konuştum... Serdar Akinan ile uçakta selamlaştım.
Temelkuran’a küfür ettim
Tuvalete bile girmedim. Daha ne diyeyim.  Oray Eğin, dava açacağımı düşünerek ismimi vermiyor. Bir yandan isim vermiyor ve hukuken kendini sağlama almaya çalışıyor. Daha adice... İsmimi vermiyor ama benim olduğum anlaşılsın diye her türlü ipucunu da veriyor.  Gerçekten bir şey abartılır hafif sarhoş olurum, midem bulanır kusarım falan... Yok ki böyle bir şey.  Ben domuz gibi bir mideye sahibim. Ne kustum ne midem bulandı ne de tuvalete girdim.  Köşk’teki giriş kapısındaki memurlar hepsi şahittir sarhoş olmadığıma. Şimdi dava açacağım. Oray Eğin’i dava edeceğim. Oray Eğin, özel hayatımdaki rezaletleri biliyormuş öyle yazıyor. Yok böyle bir şey.  Bir tek Ece Temelkuran’a küfür ettiğim olay vardır... Onu da köpürte köpürte kullanıyorlar.


Hasan abi tu-kaka Hasan oldu
Başbakan Erdoğan’ın ATA uçağı müdavimi olan “Hasan abisini” fırçalaması, Vatan gazetesi yazarı Necati Doğru’nun köseşine de konu oldu. Doğru, Erdoğan’ın yaman çelişkisini şu ifadelerle eleştirdi: (...) Kendi uçağına binip kendi düşüncelerini köşesinde yazacağı için ona “Hasan Abi...” diyen Başbakan, Hasan Cemal, Irak’ın kuzeyindeki Selahaddin’e gidip Barzani ile söyleşi yaptı ve gazeteciliğin gereği olarak söylediklerini yazdı diye “tu-kaka Hasan” yaptı.
Vatan


Çapulcunun ortağına bu görevi kim verdi?
Peşmergelerin  iş ortağı gazeteci İlnur Çevik, Irak’a sınır ötesi operasyon durumunda “bağlantılarının” zarar göreceğinden endişe etmiş olacak ki, kaçırılan askerlerle ilgili arabuluculuğa soyunmuş. Acaba tüccar gazeteci durumdan vazife mi çıkardı; yoksa bir yerlerden talimat mı aldı?

İngiliz vatandaşı Bakan’dan Türk öğrencilere fırça
İngiltere vatandaşı olduğu ortaya çıkan Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Bilkent Üniversitesi’nde eşi Anna ile katıldığı konferansta öğrencileri sert ifadelerle azarladı. Konferansta konuşmasını yarı Türkçe yarı İngilizce yapan Şimşek, kendisine soru soran dört öğrenciden üçüne tersleyerek yanıt verdi. Şimşek, “Tarımsal nüfusu küçültürken varoşlara mı göndereceksiniz?” sorusunu yönelten kız öğrenciye, salona dönerek, “Arkadaşınız beni anlamamış” diye alaylı yanıt verdi. Şimşek, “Kuzey Irak’a operasyon olursa devalüasyon olur mu?” diye soran öğrenciye “Sorunun hypothetical draft’ı (varsayımsal çerçeve) yanlış” dedi. Özel sektörün borcunu soran öğrenciye ise “O bilançoların varlık kısmına bakmayı akıl ettin mi sen?” dedi.  
Hürriyet

Devlet adamlığı bu kadar
Hürriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun, Başbakan Erdoğan’ın hem “Kimseye danışmadan gerekeni yaparız” demesini hem de terör politikasını belirlemek için ABD Başkanı Bush’la görüşmeyi beklemesini alaya aldı.
İşte Coşkun’un Devlet Bahçeli’ye de ince göndermeler yaptığı yazısı:   
Şimdi bir koşu ABD...
Bakalım “Başkan Bush” ne der?
Öbürü de (Devlet Bahçeli) “Sen gitme, o gelsin” diyor.
“Başkan Bush” bakacak ki Tayyip Erdoğan uçaktan inmedi, durduğu yerde zıplayarak “Aman bu ne zor bir şey...
 Tayyip Bey gelmedi, bavulumu getirin...” diyecek.
Ve Atatürk Havalimanı’nda bir de bakacağız ki gurbetçilerin arasında Başkan Bush’un kafası..
Birbirine yakın gözleri fırıl fırıl dönüyor ve nöbetçi polise, “O gelmeyince, ben geldim” diye derdini anlatıyor.
Söyler misiniz:
PKK’nın arkasında ABD’nin olduğunu, teröristlerin elinde ABD silahlarının bulunduğunu, terör yataklarını temizlememizi ABD’nin engellediğini söyleyen kim?
Tayyip Erdoğan...
“Bakalım Başkan Bush ne diyor?” diye diye ve çare aramak üzere ABD’ye koşan kim?
Yine o... Büyük devlet adamlığı başka oluyor.
Yazgıya bakın; bana “Çek git” demişti, kendisi ülkesinin güvenliği için bir başka ülkeye sığınıyor.
Devlet Bahçeli de “Sen gitme, o gelsin” diyor.
Gelir mi, gelir. Bakar uçaktan Tayyip Erdoğan inmedi... “Koşun, bavulum...” diyerek uçağa atladığı gibi burada ve girişteki polise anlatmakta:  “Baktım gelmedi.....” 
Bir gece önce Cemil Çiçek’in, “Kuzey Irak’a ilişkin alınan kararları açıklayamam” demesine karşın, dün sabah Başbakan, “Alınan karar yok” dedi, duymadınız mı?
Demek “Alınmamış kararları açıklamamak” gibi bir iş yaptı Hükümet Sözcüsü, ki bu da devlet yönetiminde bir ilk.
Ne yapacaksınız, bunların devlet adamlığı bu kadar!...
Hürriyet

GÜNÜN SÖZÜ
Yaşarken kıymetini bilmediğimiz, öldükten sonra arkasından ağıt yaktığımız siyasilerden “kabine”
kursaydık, Türkiye, çoktan Almanya olurdu herhalde.
Yılmaz Özdil / Hürriyet

Yazarın Diğer Yazıları