PKK saldırılarının asıl hedefini anlamak!

Biz 1993 yılında Türklüğün Yeni Dünya Düzeni’nde, Yusuf Akçuraoğlu’nun  “Osmanlı İmparatorluğu’nda artık partiler değil, milletler birer siyasal organizasyon halini alıyordu”  tespitinden yola çıkarak  “Osmanlı, etnik derneklerin siyasi organizasyon halini alması ile kısa sürede dağılıverdi”  hatırlatmasında bulunmuş sonraları da her vesileyle Türkiye’deki etnik hareketin partileştiğini gündeme getirerek hedefin aynı olduğunu izah etmeye çalışmıştık. Hatta, sık sık  “Yunanistan’ı kuran Etniki Eterya cemiyetidir”  örneğini de vermiştik.
Bugün, PKK terör örgütünün militanlarını kardeş kabul eden DTP, tam bir etnik parti halini almış olduğu gibi artık özerklik taleplerini de açıkça savunmaktadır.

* * *

Tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık, Taha Akyol’a telefon ederek  “Sabahlara kadar uyuyamıyorum”  dedi ve etnik yapılanmaya ilişkin endişelerini anlattı, bir de mektup gönderdi. İnalcık bugün Batı’nın Türkiye’ye karşı sürdürdüğü parçalama politikasının, 19. yüzyılda Osmanlı’yı parçalama sürecinin bir tekrarı olduğunu yazdı:
 “Yunan, Sırp, Bulgarlar kendi milli devletleri için içeride ve dışarıda ihtilal faaliyetlerinde Batı devletlerinden himaye, teşvik ve fiili müdahale sağlarlardı. Rumeli’de halk kışkırtılır, komiteci baskınlarıyla ayaklanmaya sürüklenirdi. Türk halkı kendini savunma zorunda kalır, devlet müdahale eder, kanlı kırgınlar olurdu. Bu tam da Batı’nın istediği bir şeydi:
Hıristiyan milletler soykırımına uğruyor, dünya barışı tehlikeye giriyor, milletleri ezen Osmanlı rejimi çağdışıdır, gibi iddialarla davayı büyük devletler toplanıp kendi ellerine alırlar. Çaresiz Osmanlı hükümeti seyirci kalmak durumuna düşer ve Batı nasıl planlamışsa ona karar verilir. Balkan milletlerine özerklik veya doğrudan bağımsızlık sağlanır.
Batı, bugün aynı taktiği Türkiye’ye karşı uygulama yolundadır. (...)
Bugün Türkiye için büyük tehlike şudur: Kürt liderler davayı Birleşmiş Milletler’e götürmeye çalışıyor. Barzani şimdiden BM ile temastadır.
PKK, işte bu planın uygulanmasına hizmet etmekte: PKK’nın asıl hedefi sınırda kalmayıp Türkiye içinde kanlı bir çatışma çıkarmaktır. Türkiye’de bir etnik çatışma çıkması ve
Batı kontrolünde Birleşmiş Milletler’in, dünya barışı için bunu bir tehdit sayarak müdahalesi gerçek amaçlarıdır.”
Benzer tespiti, yani BM müdahalesinin hedeflendiğini bu sütunda yaptığımız zaman bir akademisyen arkadaşımız, görüşümüzü abartılı bulmuştu. Şimdi İnalcık da aynı tespiti yapıyor.

* * *

Eski defterleri karıştırırken, 10 Aralık 1992 tarihli bir yazımın başlığı da dikkatimi çekti:  “Çekiç Güç bir şerefsizliktir!”
Çünkü İnalcık’ın bahsettiği ilk yabancı müdahaleyi Çekiç Güç yapmış, hatta bir İngiliz askeri, Silopi kaymakamını tokatlamıştı. O tokat, Türkiye’ye atılmıştı ama Turgut Özal’ın umurunda bile değildi! PKK’yı yeniden dirilten Çekiç Güç’tür.
Şimdi, PKK’nın hamisi ABD, Dışişleri Bakanı Rice’ın ağzından,  “Türkiye’ye istihbarat veriyoruz”  diyor ve U-2 uçaklarını Türkiye-Irak sınırına gönderdiklerini açıklıyor.
Bülent Esinoğlu ise  “U-2 katil uçakları, Türk Ordusunu denetliyor”  diyor:
“Sözde PKK’yı izlemek üzere getirilen uçaklar, insanları gözlemek için değil tank, top, taşıma araçları gibi teçhizatları izlemekte kullanılıyor.
Amerikan ordusu kendi güvenliği için bu uçakları sınırlarımızda uçurmaktadır. Amerikancı medya da sanki Türk ulusunun güvenliği için bu istihbaratı topladığını, Türk halkına duyuruyor. Uyutma işine devam ediyor. 
Amerika, Türk ordusu ile eninde sonunda savaşacağını bildiği için burada yığınağı tam tespit etmeye çalışıyor.”
Meselenin özü budur. Bu gerçeği bilelim ve ona göre çözüm
geliştirelim.

Yazarın Diğer Yazıları