Bush'un yem borusu!

“Akıllı eşim”, Washington görüşmesi konusunda, doğru bir şey söyledi: “Bush’un yem borusu” !
Benzetmek gibi olmasın; hani “yem borusu çalınınca”, evcil mahlûkat  “yeme” koşarlar ya, Bush da “Oval Ofis’te”, gücü, parası olduğu için, öten borusunu çaldı; bizim “evcil” yazarlar da bu “yeme” üşüşüyorlar! Bush’un, Erdoğan’ın “pozitif” duygularından söz ediyorlar. Hatta biri, ortaya çıkan sonucu  “pozitif-ı muğlâklık” diye övüyor. İşin doğrusu, “bulanık sularda balık aramak” ve “ne niyetine yerseniz” öyle!

Doğru sözler

Genellikle, düşüncelerini tasvip etmediğim Ahmet Hakan ve Cüneyt Ülsever, bu sefer durumu doğru değerlendirmişler! 
Hakan soruyor: “Barzani, tedip edilecek mi? Kapsamlı bir operasyona yeşil ışık yakıldı mı? PKK’nın Kuzey Irak’ta barındırılmasına son verilecek mi? PKK’nın elebaşıları Türkiye’ye teslim edilecek mi? ABD, Barzani ile Türkiye arasında bir tercih yapabildi mi? PKK terörü, Bush görüşmesinden sonra duracak mı? ABD, fazladan yeni tek bir şey vermiş midir?” Hakan’ın bu sorulara cevabı, kocaman bir “Hayır” !
Kısacası, cephede değişen pek bir şey yoktur... ‘Eski hal’ aynen devam etmektedir, Türkiye şehit ve kıymetli zaman kaybederken! 
Hakan soruyor: “Başbakan Erdoğan bu durumda, neden bir ‘bayram havası’ estirmeye gayret etmektedir... ‘Hamdolsun, istediğimizi aldık!’Diyerek, Türk halkını tatmin edecek mi?”  Ahmet Hakan’ın bu soruya da cevabı; “Kocaman bir hayır.”
Cüneyt Ülsever de şöyle diyor; “Türkiye bir daha hüsrana uğramıştır... Tek bildiğim, ayılar ile PKK’nın çok yakında kış uykusuna yatacağıdır! Ortada sadece ’başarılı bir oyalama operasyonu’vardır!” Ülsever devam ediyor: “Başbakan’ın harekât ile ilgili ’şaşmaz iradesi’Oval Ofis’te nereye kayboldu, arıyorum!”
Aklı başında Tufan Türenç de soruyor:  “Amerika sözünü tutar mı? Kuşkularımın nedeni Amerika’nın bugüne kadar sergilediği tutumdur... Akılları karıştıran soru şu: Washington elindeki PKK ile ilgili etkin istihbaratı bugüne kadar Türkiye’ye neden vermedi? Neyi bekledi? Bu tutum, Washington’un samimi olmamasının kanıtı değil mi?”
Ve Özkök
Ertuğrul Özkök de bu sefer çok doğru yazmış: “İki şık var” diyor; “Biri: Biz Türkler; Osmanlı’nın son döneminden itibaren, çok toprak kaybettik. Bu topraklar üzerinde 20’den fazla devlet kuruldu. Biraz daha toprak kaybetsek, onun üzerinde bir devlet daha kurulsa ne olur?” ... Ve diğer şık: “Bu kadar toprak kaybettik. Artık bir santimetrekare daha kaybetmeye tahammül edemeyiz.” Ertuğrul’un inancı da, bu sonuncu şık. Der ki; Milli siyasetimiz: “Katil sürüsüne karşı savaşı, vatandaşlarımıza karşı barışı kazanmalıyız.”
Bu yazarlar benim de demek istediklerimi benden daha iyi ifade etmişler. Ama bu doğru sözlere karşı yalakaların “yalakalıkları” da var. Ve de yıllar yıl dost ve aklı başında bildiğim, Avni Özgürel’in söyledikleri. Avni kardeşim der ki:  “... Kanımca çözüm arayışında ilk radikal adım, Öcalan’la varılacak kapsamlı bir mutabakattır. Bu mutabakatın bir ayağı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na tartışmasız saygı taahhüdüne mukabil, Kürt asıllı vatandaşlara bireysel kültürel hakların tamamının eksiksiz şekilde sağlanmasıdır.”
Yani Avni, kısacası, APO’nun “barışçı çözüm” için kullanılmasını ister! Rivayet olunur ki APO, 80’lerde de MİT tarafından kullanılmıştı. Gene de kullanılmaya müsait ve açıktır ama gerçekte, PKK’nın bu “onursal” fakat  “onursuz” lideri bizi kullanır. Özgürel’e ve bu şekilde düşünenlere karşı söylenecek çok şey var, ama sonraki yazılarımda!
Baykal, Erdoğan’a soruyor: “’Hamdolsun’ istediklerinizi aldınızsa, harekât yapmak için artık neyi bekliyorsunuz?” Ben yanıtlayayım;  “Başka baharları...”
 Erdoğan “istediklerini” belki, “aldı” ama kullanmak için gene Bush’tan icazet bekliyor! Vermeden almak Allah’a mahsustur ama galiba bu konuda, Bush’a özgü!
 Avni Özgürel, bilirim nedense Türk Ordusuna güvenmez, ama ben; Türk Ordusuna güvenmekte ve onu beklemekte ısrar ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları