Kafalar, amaçlar karmakarışık!

Radikal Başyazarı İsmet Berkan,  “Atatürk’ten 69 yıl sonra hâlâ, O’nun mirası konusunda, anlaşmamamız bizim utancımız”  diyor. Hayır Sayın Berkan, bu, asıl sizlerin utancı! Kafaları, özellikle, Atatürk’ün mirasını emanet ettiği Türk gençlerinin kafalarını karıştırmak için, gazetelerinizin köşe ve  “Ek” lerinde, üniversite kürsülerinden, ellerinizden geleni yapıyorsunuz! Derler ki  “Büyük adam olmak, yanlış anlaşılmak demektir!”  Doğru; ama asıl, O’nu, bu kadar yanlış anlamak ve anlatmak  “küçük adamların”  işi...

Zaman değişti

Berkan diyor ki;  “Atatürk dönemini bir çeşit ’altın çağ’olarak görüp, o döneme ve uygulamalarına geri dönmenin bir çare olduğu savunuluyor ülkemizde esas olarak. Oysa o zaman 1923-38 arasıydı, şimdi 2007 yılındayız. Dünya değişti, insanlar değişti, ülkemiz değişti.”
Yani, demek istiyorlar ki; Atatürk’ün ve ilkelerinin modası geçmiştir... Düşünceleri, diğer milli değerlerimiz gibi, ancak  “zamanında” geçerli ve fakat şimdi,  “Anıtkabir’de Müzeliktir” !
Bu değişikliğe, nasıl değişmemiz gerekeceğine, kim karar veriyor?  “Liboş Radikaller mi?”  2. Cumhuriyetçilere ve kendi  “kriterlerine” göre, AB mi? 
Atatürk, Berkan’ın iddiasına rağmen,  “dogmatik”  değildi.  “Atatürkçülük”  dogma değil! Atatürk’ün asıl üstünlüğü ve  “modasının” hiç geçmemesinin sebebi, ileriye açık, geniş görüşlülük sahibi olması, en  “hakiki yol göstericinin”  bilim olduğunu söylemesi idi. Asıl nevzuhur güncel dogmatizm, bunları inkâr edip O’nu ve fikirlerini de  “Anıtkabir’e” , gömmeye çalışmak! Herhalde bizler, kolay  “ezber”  bozmayacak ve fakat Atatürk’ü, her konuda referans bilen gerçek  “Atatürkçüleriz.”  Bu böyle biline...
Ve şu bağlamda  “Güneydoğu -Kürtçülük”  sorunu konusunda,   “O, ne yapardı”  diye düşünmemiz gerekiyor. Her şeyden önce,  “bunlar böyle olmazdı.”  O, PKK eşkıyasının  “Türk milletvekilleri” kılığında, TBMM’ye inmelerime imkân vermezdi... Bu  “eşkıya vekilleri” , şimdi  DTP kongresinin  “sonuç bildirgesinde” , O’nun en büyük eseri, emaneti olan,  “milli birlik ve beraberliğe” , “eyalet, federasyon”  vb.. istemekle, pervasızca ihanet ediyorlar... Acaba bu;  “barışçı çözümün yolu” diye bunu alkışlayanların, bu Güneydoğu sorununda, temelde ne kadar yanlış düşündüklerini göstermez ve bir ayakları -kocaları- dağlarda olan adamların, kadınların, hemen pılı pırtılarıyla, TBMM’den defedilmelerini gerektirmez mi? DTP’nin, hemen kapatılması ve benzer partilerin de, bundan sonra açılmaması için, gerekçe teşkil etmez mi?
Bu adamlar, bu kadar pervasızca konuşmak cüret ve cesaretini, nereden, kimden alıyorlar? Öncelikle, yıllardan beri eyalet sistemini öneren, hatta bunun altyapısını finanse eden, AB’den ve ABD  “haritalarından” ! Ve de tabii, bizim entellerden ve sonra da maalesef, son zamanlarda Kürt-Güneydoğu sorununda  “hatalar”  yapıldı diye, ayaküstü günah çıkaranların, tarihi gerçekleri görmezden gelerek, afakî, uzun vadeli çözümler önerenlerden! Bakın, şimdi bütün  “malûm”  yazarlar ve bölücü organları, daha iki gün önce  “Bölücülüğe en kesin darbeyi vurmak taraftarı olan Deniz Baykal bile, artık bize hak veriyor ” diye kendi iddialarına, destek -malzeme- buluyorlar! Sadece bu, Baykal’ın bu  “açılımının”  ne kadar zamansız ve hata olduğunu göstermeye yeter! Keşke şu sırada böyle, politikacı ağzıyla konuşmasaydı! 
Değerli bazı komutanlarımız, şimdi Güneydoğu konusunda, kendi dönemlerinin değil de  “Cumhuriyetin” yaptığı hatalardan söz ederek adeta, günah çıkarıyorlar! Doğrudur; uygulamalarda hatalar yanlışlar ve aşırılıklar yapılmıştır, ama bunları şu sırada tekrarlamanın zamanı mı? 
Bu hataların da sebebi, Mustafa Kemal’in Kürtleri benimsemek,  Türk milletine entegre etmek amacına dayanıyordu. Daha önce, yeni devletin iki kurucu unsuru telakki etmişse de, Kürt isyanları ve yabancı entrikaları üzerine, bu rejimin kırılgan bir  “mozaik”  olacağını anlamış ve  “Ne mutlu Türküm diyene” formulünü Cumhuriyete temel yapmıştı. Sayın Aytaç Paşa bunu da, belirtse idi  “günahımız” tek taraflı kalmazdı!
Güneydoğu sorunu nasıl çözülecek? Sonunda muhakkak  “Büyük Kürdistan’a”  bağlanacak... “Eyaletler-Federasyon” sistemiyle mi, yoksa Atatürk’ün formülü ile mi?
Bu ülkeye bağlılık, bir spor kulübüne, GS’ye , FB’ye ,vb..   bağlılıktan ibaret değildir !
Sayın Aytaç Paşama ve Kürt konusunda Cumhuriyetten sonra yanlışlar yaptık diyenlere, yeni yayınlanan  “Küçük Türkiye-Büyük Kürdistan”  kitabımı okumalarını naçizane tavsiye ederim. Kürt sorunu, Cumhuriyetten sonra Kürtleri benimsemek için yapılanlardan çıkmadı. En az yüzyıllık bir  “Oyunun” devamı...

Yazarın Diğer Yazıları