Nice yıllar derken...

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 24. yıldönümü için hükümet birçok ülkeden önemli heyetler davet etti. Bunların arasında, basın mensupları da vardı. Beni de ziyaret edenler arasında eskiden beri temas ettiğimiz dostların, bana hayretle söylediklerini sizlerle paylaşmak istedim. Bu heyetlere tahsis edilmiş olan bazı mihmandarlar bunlara “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kalıcı olmadığını, Rumlarla bütünleşmeğe gidileceğini, başka çare olmadığını” söylemekle kalmamışlar aynı zamanda  “Denktaş idaresinde diktatörlükten, meçhul cinayetlerden” de söz etmeyi ihmal etmemişler. Bir devletin 24. doğum günü için gelmiş olan davetlilere mihmandarlık etmekle görevli memurların, bu propagandası yetmiyormuş gibi, bunların ellerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemen olmadığı, her şeyi ile Türkiye’ye bağımlı olduğu bu nedenle tam bağımsız addedilemeyeceği yönünde bir köşe yazısını da sıkıştırmışlar. Bu devlet düşmanlığının ve kendini bilmezliğin ilâcı veya reçetesi var mı pek bilemeyeceğim, ancak işitenleri bile hayretler içinde bırakan bu kişilerin kendilerine gelmeleri zamanıdır.
Anavatan Türkiye müşterek milli bir mücadelenin gereği olarak yıllardır Kıbrıs Türk Halkını ekonomik açıdan desteklemiş, güvenliğini sağlamıştır. Ateşkes ortamında, gittikçe silâhlanan ve Kuzey’i de ele geçirmekten başka bir şey düşünmeyen, bir seferberlikte yüz bin askeri silâh altına alabileceği ile övünen ve Türkü, Türkiye’yi düşman bilen eli kanlı bir Rum idaresi karşısında dik durmamızı sağlayan Anavatanla bu işbirliği, sözde “tam bağımsızlık âşıkları” tarafından yadırganmaktadır. Bunların özlemi Rum’la bütünleşerek “tam bağımsız” olmaktır; “Türkiye’ye bağımlılıktan” kurtulmaktır. Bu şaşkınlara göre “Rum kardeşleri” kollarını açmış kendilerini beklemektedir ve bize güven verecekler, hak verecekler, eşitliğimizi tanıyıp kucaklayacaklardır. Bu düşüncede olanların sayıları ne kadar az olsa da yaptıkları zarar büyüktür, çünkü takındıkları poza bakarsanız bunlar hepimiz adına konuşmakta, kalemlerini halkın nabzını tutarak oynatmaktadırlar. Bunlar “Kıbrıslıdırlar” hem de kendilerini “Kıbrıslı” olmaya davet edenlerin sapına kadar Elenizmi (Yunanlılığı) savunduklarını bilmeyecek kadar gözlerini kapamış kişilerdir.  Bunlar, Türkiye sayesinde var olduğumuzu, hür olduğumuzu düşünemeyecek kadar zavallılardır; bunlara göre “hak ve hürriyet” kavgasına gerek yoktur. Ayrı egemenlik, ayrı bağımsızlık da gereksizdir. “Rum kardeşler” bizi koruyup esenlendireceklerdir. Geçmişte olanların suçu da,  “Rum kardeşlerin” söylediği gibi, bizdedir.
Ben her sabah BBC’den haberleri dinlediğimde, dünyanın dört bir yanında, bir çok devletin içinde bulundukları tedhişi, diktatörlük altında inleyişi, açlığı, hastalıklar karşısında çaresizliği, bu ülkelerin BM’den veya yakın bir ülkeden “aman yardım” diye haykırışlarını dinler ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gibi “Rum idaresinden daha meşru, daha demokrat, çok daha güven içinde bir ülkede yaşadığım için Allah’ıma ve Anavatanıma şükrederim. Türkiye gibi bir desteğe malik olduğumuz için olduğu kadar, bu necip ulusun ayrılmaz ve kopmaz bir parçası olmanın hazzını ve bunun verdiği mutluluğu yaşarım.” Ben de 24. yıldönümümüzde kendilerine saçma sapan şeyler söyleyenlere şaşan heyetler kadar, bu kendini bilmezlerin kim olduklarını bilmeyi çok arzu etmekteyim.

Yazarın Diğer Yazıları