Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Telekulak diktatörlüğünün düşündürdükleri!

Elektronik üzerindeki denetimsizliğin toplumsal yaşam üzerindeki etkisine çağı okuyan her düşünür dikkat çekmektedir. Geleceğin ne getireceğiyle birlikte bilgi-iletişim ve ulaşım teknolojisinin sahip olduğu etkili güce, düşünürler hep vurgu yapmışlardır. Kredi kartından internete oradan da cep telefonuna kadar uzanan süreçte elektronik üzerinde kurulacak otoritenin insanlığı nasıl alçaltacağı bilinmektedir. Türkiye gibi stratejik düşünmeye alışmamış olanlar için, yalnız tele kulak skandalında yaşanan son gelişmeler değil hayatın her alanı sürprizlerden ibarettir.
Bu yazımızda telekulakla ilgili olarak yaşananların gölgesinde, konunun bireysel ve siyasal yönüne girmeden felsefi ve ahlaki boyutuna değineceğiz.

Otorite alçaltır/iktidar bozar!
Oscar Wilde, “Otorite alçaltır. Otoriteyi kullananları da üzerinde otorite uygulananları da alçaltır” der. Lord Acton ise “iktidar insanı bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar” der. Aslında alçaltan ya da bozan otoritenin/iktidarın kendisi değil kullanılma biçimidir. Aslında yalnız otorite değil amaç dışı kullanılan her şey bozar!
Bu bağlamda amaç dışı kullanılan teknolojinin insanı ve insanlığı bozmasından söz edilebilir.
Elektroniğin ya da daha geniş kullanım biçimiyle teknolojinin yükselme ve çöküşler üzerindeki etkisini iyi anlamak gerekir. Son zamanlarda sistemler ve onlara bağlı olarak çöken hayallerin perde arkasında eskiden büyük görünen güçlerin teknolojik ve elektronik dünyada güç olmaktan çıkması vardır. İlkel dönemlerde topluma ok ve yayı ustaca kullanarak egemen olanlar; kara sapanı kullananlar karşısında uzun vadede yenilmişlerdir. Kara sapan kullananlar ise zamanı gelmiş buhar ve makineyi kullanmasını becerebilenler karşısında mağlup olmuşlardır. Gün gelmiş makineyi kullananlar da elektroniği kullananlara rekabet alanını terk etmek zorunda kalmışlardır. Güç merkezlerindeki kayma ahlakta, erdemde ve onurda da bir kaymaya neden olmuştur. Çok açıktır ki, tüfeğin icat olması mertliği, elektroniğin diktatörleşmesi ise insanlığı bozmuştur.

Elektronik şiddet!
Günümüz toplumları gücün yeni boyutu olan elektronik otorite karşısında topyekun kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Elektronik şiddet evrensel ölçekte ve bütün insanlık için büyük bir tehdit hüviyetine bürünmüştür. Burada kaybeden yalnızca sistemler ya da rejimler değil aynı zamanda bütün insanlıktır.
Geleneksel biçimiyle elektronik terörizm bütün dünyadaki aile, özgürlük, demokrasi, insan hakları, ahlak ve vatan gibi kavram ve kurumları hedefleri arasına almıştır. Söz konusu olan elektroniğin otoritelerin eline verdiği imkânlarla etkinliklerin mikrodan makroya bedenselden zihinsele ve ulusaldan küresele yükseltmesidir. İktidar Mao’nun algıladığı gibi “namlunun ucundan” çıkmış, uydunun panellerine taşınmıştır. Gerçek budur.

Gözetim toplumu!
Bilindiği gibi Orwel, her şeyi, her an gören, izleyen ve denetleyen bir toplumu tarif etmiştir. Orada iktidarın kendisi amaçtır. Büyük Birader ise bu amacın simgesel adıdır. Orwel’e göre gelecekte insanların içinde yaşadığı toplum bir “gözetim toplumu” olacaktır. Gözetim toplumunu mümkün kılacak olan en önemli faktör de teknolojidir. Gözetim toplumunda herkes gözetim altındadır. Gözetim altına alınanlar, rahatlayabilecekleri herhangi bir an olup olmadığından emin değillerdir. Saptanamayan gözetim modeli, belirsizlik sayesinde, gözlenenleri bağımlı kılar. Uygun davranırsın, çünkü “onların” ne zaman izlediklerini asla bilemezsin. Orwell’e göre gizlilik, insan onurunun bir yanıdır!

Her şey her yerde çağı!
Aklı başında olan hiç kimse taş devrine dönmeyi arzulamaz. Ancak elektroniğin ’her şey her yerde’çağını başlattığını da kimse görmezlikten gelemez. Teknoloji sayesinde insanlık için özel hayatı olmayan bir dünya, kader haline gelmek üzeredir. Her insan, olay, süreç ve kurum elektroniğin sağladığı olağanüstü imkânlar sayesinde, yönetimler tarafından gözetim altına alınmıştır. İnsan hayatını inanılmaz derecede kolaylaştıran elektronik, bunun karşılığında baskıcı yönetimlerin eline özgürlüğü denetleme imkânını da vermiştir. Bu nedenle özgür toplumlar mutlaka elektroniği demokrasinin denetimi altına koymak zorundadırlar; eğer öyle olmazsa özgürlükleriyle beraber bütün toplum elektronik diktatörlüğün denetimi altına girer. Türkiye’de yaşananları bu gerçeklerin ışığı altında düşünmek gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları